bugün

milletin otobüste uyurkenki fotoğraflarını çekmek ve akabinde bakıp bakıp gülmek.
o zamanlar 7.sınıftayım, klasik bir istanbul gezisi. pierre loti'ye çıkılmış, dönüşte cryptic water'ın içindeki fotoğrafçı canlanınca o küçük küçük nostaljik taşlı bayırda bir yandan yürürken bir yandanda önüne bakmadan fotograf çekerek birazda havalı yürüyorum. sonra grupla aramda fark açıldığını farkedip hızlanıp bir yandanda arkadaşlarıma sesleniyorum. tam grubun büyük bir bölümü bana doğru bakarken uçarak onlara yetişip ayak uçlarına çakılıyorum. ve haliyle tabi kahkahalar ve uçan insan esprileri...
babamın odtüde arkadaşını ziyaret edip geldikten sonra odtü kampüste aynı dondurmayı yalayan sevgili bir çifti görüp anneme,kızımı üniversiteye göndermeyeceğim ben,orda sevgililer aynı dondurmayı birlikte yiyorlar demesi ve annemin de merak etme hayatım sende kızına fazla para verirsin,o kendine başka dondurma alır demesi *
amasya borabay'da bindiğim eşeğin bacağıma yapışan tüylerinden ve tokat ballıca mağarasında başımın üzerinden geçen yarasalardan ibarettir.
6.sınıfdayken 18 mart sebebiyle çanakkale gezisine gitmişiz. otobüsün bizi bıraktığı yerden conk bayırı'na 21 kilometre yol yürüdük. hava çok sıcaktı o zamanlar. her neyse aldık bayraklarımızı. giydik sırtımıza "dede ben geldim" formalarımızı. içtik un çorbalarımızı ve geri dönüşte başka bir okulun grubuna karışıp kaybolduk ben ve 6 arkadaş. tabi telefon falan da çekmiyor. bulunduğumuzda ise çok azar işitmiştik.
lisedeyken okul bizi gezmeye bursa f tipi kapalı ceza evine götürmüştü. Tam gezmelik yer gençler tavsiye ederim. Tabi asıl olay sadece gezmek değildi , etkinliğin 2 ay öncesinden gösteri yapmak için hazırlıklar yapılmıştı falan. Anadolu teknik lisesiyiz bölüm makine sınıfta ki kız sayısının 3 katının karesi sınıftaki erkek sayısına eşit. Yani formülle ;

x = erkek sayısı , y = kız sayısı ise

x = (3y)^2

Diğer bölümlerde böyle bir durum söz konusu değil çünkü diğerlerinde çoğunlukla x=y , hatta öyle bölümler var ki y sonsuza giderken x = 0 yani o derece.

Böyle bir sınıfın cezaevinde gösteri olarak ( mahkumlar ve diğer sınıfların karşısında ) "bir bir biri birilerine bakar bakar bakar dururum" isimli şarkıyı almanca olarak söylediğini düşünün. Çok sağlam travmaydı.
güncel Önemli Başlıklar