bugün

istisnai ve "gerçekten" fizyolojik bir problem olan durumlar dışında kesinlikle doğru denilebilecek cümle.
obezite tüm dünyada önemli bir sağlık problemi olup, endokrin (hormonal), metobolik ve davanışsal değişimlerle kendini gösteren çok önemli bir hastalıktır. tercih olduğunu iddia edenler muhtemelen göz zevkini düşünen ve hiç bir şekilde durumun farkında olmayan insanlardır.
‘’Ne yiyor ve içiyorsan O'' sun mantığıyla bakıldığında tercih gibi görünüyor.yaşam tarzı değişikliği ve beslenme alışkanlığının çok etkili olduğu doğru fakat altta yatan sebepler de göz ardı edilmemeli.

obezitenin Nedeni tam olarak kesin olmasa da genetik, metabolik, biyokimyasal, kültürel ve psikososyal faktörlerin sebep olduğu bir hastalıktır. Bazı kişiler kilolu ya da şişman olmaya herkesten biraz daha fazla eğilimlidir. Araştırmalara göre şişmanlık ya da obezite ; istemek ya da kendine hakim olamamak kadar basit bir problem değildir.

2006 yılında istanbul’da “Avrupa Obezite ile Mücadele Bakanlar Konferansı” düzenlenmiş ve Obezite epidemisi ve çözüm önerileri tartışılmıştır. Konferans sonunda “Avrupa Obezite ile Mücadele Belgesi” imzalanarak obezitenin evrensel bir sağlık problemi olduğuna dikkat çekilmiş, 2006 yılında Obezite, Diyabet ve Metabolik Hastalıklar Daire Başkanlığı kurulmuştur.

http://saglik.gov.tr/SGGM...42/kampanya-hakkinda.html
obezite tüm dünyada önemli bir sağlık problemi olup, endokrin (hormonal), metobolik ve davanışsal değişimlerle kendini gösteren çok önemli bir hastalıktır. tercih olduğunu iddia edenler muhtemelen göz zevkini düşünen ve hiç bir şekilde durumun farkında olmayan insanlardır.
Madem tercih değil hastalık, neden obezlerin geneli zenginler oluyo..veya neden obezitenin en yaygın olduğu ülke dünyanın süpergücü Amerika.. Hastalık olarak kabul edilebilir, ama bunu direk hastalık, davranışsal sebepler yok diyip sıyrılmayın lütfen.. Komik olmayın
Zenginim ama obez değilim.
Hebatit b de tercihtir o zaman. isteyen şahıs enfekte olmuş küçücük bir iğne ile kendini sarılık edebilir. Hastalık dediğimiz çoğu şey aslında tercih yani.

(bkz: mantığını silkeyim)
ObeziteYi zenginlikle bağdaştıranları gördüğümüz başlık.

Ayrıca "Obezite tercihtir" diyenlere: bebekliğinde annesi zorla mama yedirdiği için obez olanları düşünün. Veya doğum anomalisi olarak obezite yapıcı bir hastalık ile doğanları... veya sonradan, kullandığı ilaçlar yüzünden iştahı artan doymayan, bu yüzden obez olanları? onlarınki de mi tercih?

Anomali ya da kalıtsal hastalık dışındaki obez vakalarını düşünecek olursak; "obezite zenginlikten değil; genelde bilinçsizlikten ve yanlış beslenmeden olur." Diyebiliriz.

Çok yemeyi marifet sanan Cahil ve bilinçsiz ailelerin çocuklarında da obezite sorunu sık görülüyor ne yazık ki.

Ama "çocuğuna çok yedirmeye çalışan anne" de obezite sebebi olamaz bence.

Mesela benim akrabalarım, bana bebekliğimde hiçbir şeyi yediremediklerini şöyle anlatıyor:

Benimle yaşıt bir kuzenim var. Annesi onun burnunu sıkıp 2 tabak mamayı yediriyormuş. Ama benim annem o kadar uğraşmasına rağmen ben bir türlü yemiyormuşum. Dudaklarımı sımsıkı kapatıyormuşum. Annem yemiyorum diye kahroluyormuş.

Sonra kuzenimin annesi "şeyda'ya ben o çorbayı yediririm." Demiş; beni almış. Burnumu sıkmış, ben ağzımı açmışım; bu şekilde kaşık kaşık vermişler. Sonra burnumu bir bırakmışlar; ben ağzımda biriktirdiğim bütün çorbayı çıkarmışım. Sonra annem yine denemiş; burnumu tutmuş, çorbayı vermiş, yutmamışım yine.

Sonra yengem: "benim kızım burnunu tutunca yutuyor; ama şeyda yutmuyor; burnunu bırak, nefessizlikten ölecek." Demiş. Annem de bırakmış ve ben ağzımda tuttuğum çorbayı yine yutmamışım.

Sonra diğer yengem "aman siz de bir şey beceremiyorsunuz; verin ben çorbayı yedireyim şeyda'ya" demiş; beni kucağına almış, sonra verdiği çorbayı yine yutmamışım, dudaklarımdan püskürtmüşüm; hepsinin üstü çorba olmuş.

elimle çorbaya vurup devirmişim; etrafa çorba dökülmüş. 6 aylık bebekmişim o zaman.

Yengem bana hala anlatır bunu: "sana ne kadar güzel domates çorbası yapmıştık; bizim çocuklar yemişti; sana 3 kişi bir çorbayı yedirememiştik. her yer savaş alanı gibi olmuştu; Üstümüz, mutfak hep çorba olmuştu. 3 kişi, seni zaptedememiştik. Ortalığı birbirine katmıştın. Daha 6 aylıktın. El kadardın." Demişti en son.

Yani bebek olmamıza rağmen annemiz zorla yedirse de, yememek bizim elimizde demek ki. "zorla yedirmeye çalışan anne"ye rağmen obez olmayan bebeklerdenim ben de.

Hatta bir keresinde beni olması gerekenden hafifim diye incelemişler; bebekliğimde ege Üniversitesi'nden eve kadın doktor gelmiş; şu sağlık sistemine bakın, ne güzelmiş demek o zamanlar. Doktor bakmış; incelemiş, sonra ben koltuğa tutunarak yürümüşüm; "vücut ağırlığı hafif; ama gelişimi normal; bundan büyük olduğu halde yürümeyenler var; ama bu 7 aylık olmasına rağmen tutunarak geziyor." Demiş. Sonra çeneme bakmış: "kemik gelişiminin düzgün olup olmadığı çene yapısından da belli olur; çene yapısı da düzgün; kemik gelişimi sağlıklı. Kilo almasına gerek yok. Hastalıklı bir zayıflık yok." Demiş.

Sonra ben biraz büyüyünce annem yine "başka çocuklar yiyiyor; benimki yemiyor; herkesin çocuğu tombiş; benimki zayıf" diye yine doktora götürmüş.

bir sürü tahlil yapılmış ve doktor: "her şey normal, iştah şurubu yazılmasını gerektirecek bir durum yok. Acıkmadığı sürece yedirmeye zorlamayın. Kendisi acıkınca yer." Demiş.

Oradan AnnemLe çarşıya gitmişiz, annem de yürüdük diye "belki acıkmıştır" sanmış beni. Bir de o gün tahlil olacak diye açmışım. Önceki akşamdan beri bir şey yememişim. bana pastanenin önünde sormuş: "buradan istediğin bir şey var mı bak şeyda, pasta var, çok güzel?" Ben de istememişim. Eve gelmişiz akşam olmuş, akşam yemeği de istememişim. doktor "acıkmadan zorlamayın" demiş diye Annem de zorlamamış. Ben sordum: "anne siz yerken ben napıyordum" Dedim.

Annem de: "ben sana 'şeyda gel yemek ye' dedim; sen de 'yok yok anne siz yiyin, ben bebeğimle oynamaya gidiyorum' dedin; gittin oynamaya." Dedi.

Akşam da bir şey yememişim. AnneM de "hani kendisi acıkınca yemek yerdi; acıkmıyor işte." Demiş ve bana süt kaynatmış. 2 gün boyunca 1 biberon süt ile yetinmişim. (5 yaşına kadar biberondan süt içtim.) Sonra annem tekrar götürmüş "kendisi acıkınca yer demiştiniz ama acıkmıyor" demiş. Sonra yine bakmışlar her şey normal.
"Onun metabolizması da öyle çalışıyor; ona o kadarı yetiyor, yemeye zorlamayın, iştah şurubuna ihtiyacı da yok." demiŞ doktor.

iyi ki de öyle demiş ve iyi ki annemin ısrarlarına rağmen bana şurup yazmamış. Bana iştah şurubu yazmayan, şurupla işleyişimi bozmayan tüm doktorlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu formumu korumamda, bana iştah şurubu yazmayan bilinçli doktorların da payı büyük.

Var olsunlar.

Konumuza dönecek olursak; obezite gerek doğuştan gerek bilinçsizlikten dolayı ortaya çıksa da; tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır.

Bu yüzden umutsuz olmalarına gerek yok. obeziteyle mücadele eden herkese acil şifalar diliyorum.
Antik Yunan'da fakirler aç zenginler tok oluyor. Adam param var demek için şişman yani.

Günümüzde kötü beslenen yani ucuz beslenmek zorunda kalanlar fakirler. Diyetisyen para spor para kaliteli beslenme para.

Günümüzde zayıf olmak para ile de ilgili.