bugün

Nurculuk, Said Nursi'nin risalelerinde açıkladığı fikirlerine dayanan, 20. yüzyıl başlarında doğan islami harekettir.

Said Nursi kendisini izleyen talebelerini ifade etmek için Nur Talebeleri kelimesini kullanmıştır.

Mensupları Said Nursi'nin risalelerinde yazdığı fikirlerine ve dünya görüşüne uyarlar, Sünni islama bağlıdırlar.

Nur Cemaati, bir tasavvuf tarikatı değildir.

Farklı gruplardan oluşan cemaatin yöntemleri arasında Risale-i Nur'ların okunması, yorumlanması ve risalelerin çoğaltılıp insanlara ulaştırılması bulunmaktadır.

Said Nursi tarafından yazılan 130 kısım ve yaklaşık 6000 sayfadan oluşan Nur Risaleleri'ni okuyan ve Risale-i Nur hizmetini birinci önceliği olarak kabul eden kişilere Nurcu (Nur Talebesi) denilmektedir.

Tasavvuf tarikatlarında oduğu gibi şeyhten el alma, şeyhin postuna oturmanın olmadığı, bir şeyhin mutlak hakimiyeti yerine şûraya, kararların danışmayla alınmasına önem verildiği izlenimi edinilmektedir.

Tarikatlardaki şeyhe mutlak bağlılık akidesi yerine Risale-i Nur Külliyayındaki düsturlara ve meşveret kararlarına hürmet etmeyi gerektiren yazılı olmayan bir anlayışın öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Nur Risaleleri'ndeki konuların başkalarına anlatılması ve eserlerde bahsedilen düsturlara uyulmasıyla ortaya çıkan yöntemlere ise Hizmet denilmektedir.

Bu açılardan klasik tarikat bünyesinden farklılıklar gösterirler.

Nurculuk, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 20 Eylül 1965 tarihinde alınan kararda ceza yasasının 163. maddesine göre suç kabul edilmiştir.

Ancak, 1991 yılında 47. Yıldırım Akbulut hükümeti döneminde karara esas teşkil eden Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi kaldırıldığı için Yargıtay kararının da işlerliğini yitirdiği savunulmuştur.

Artık risalelerin okunması, yayınlanması, satılması ve ücretsiz dağıtımı serbestçe yapılmaktadır.

(bkz: Risele-i Nur Cemaati)