bugün

aslında doğrudur bir bakıma. çünkü bunlar sadece inanıyorlardır. kötü kişilere alet olsalarda aslında inandıkları değerler yüzünden bunları yapıyorlar. nurcular diğer tarikatlara nazaran daha moderndir. diğerleri açıklara ve kendinden olmayanlara şeytan derken bunlar saygılıdır o konuda ve aşırı bir giyiniş tarzları yoktur cübbe, çarşaf gibi. yardımseverlerdir doğrudur. tamam verdikleri paralar bazılarının cebine gidiyor ama sırf insaniyet adına veriyorlar deniz feneri gibi kuruluşlara paraları. aslında en çok zararı gören onlardır. onların parasıyla bazıları lüks içinde yaşıyorlar.
(bkz: bir nurcu nun gözyaşları)
çok inançlılarsa camide gider namazlarını kılar arkasından ne yapacaksa gelir evde yaparlar. cemaat işi zaten tamamen boka batıştan ibarettir.
Hüseyin Nihal Atsız "nurculuk denen sayıklama" adlı bir yazı hazırlamıştır ve yazıda o eşsiz üslûbuyla nurcuları "said-i nursi adında cahil bir kişinin peşine takılmış gafil bir sürü" olarak, nur risalesi talebelerini de "sait-i nursi'nin o çetrefil ve cahil kürt türkçesiyle yazdığı risaleleri, atom fiziği ve einstein nazariyeleri okur gibi toplanıp okuyan bir yığın zavallı" diye tanımlar.bu yazısının hemen ardından yayınladığı "islâm birliği kuruntusu" adlı yazısında; türklük bakımından komünizmle, nurculuğun hiçbir farkı olmadığını, islâm birliğinin kuruntu olduğunu, dinin baş unsur olduğu zamanlarda bile gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini, gerçekleşecek olanın türk birliği olduğunu belirtir ve ekler: "türkler müslümanlık sayesinde değil, müslümanlık tükler sayesinde yükselmiş ve yaşamıştır."

(bkz: yeşil komünist)