bugün

tezahüratları her bozuşlarında,

(bkz: sosyete sosyete şıngır mıngır sosyete)

tezahüratıyla karşılaşan insanların psikolojisidir. çoğu kendisini sinemada zanneder.
bizzat sahidim.
(bkz: 2 şubat 2006 galatasaray giresunspor maçı)

olaylar aynen vuku bulmuştur...
bu psikoloji iki türlü incelenmelidir. Her daim numaralı izleyicisi ve her daim açık tribun izleyicisi olup numaralıya mac seyretmeye gitmiş izleyici.

Her daim numaralı tribun izleyicisi, maça yaklaşık 5 dakika önce gelir, stad önündeki kalabalığa bakmadan sanki sahilde yürüyüş yapıyormuş havası ile giriş yapacağı kapının önüne gelir. bir gala gecesine giriyor misali ağır adımlarla içeri girer, kendisine ait olan koltuğa yerleşir ve purosunu yakar. Maç başladıktan sonra güzel pozisyonlara, gollere gülümseyerek, tehlikeli pozisyonlara ise kafasını hafif yana döndürüp parmaklarının arasında puro bulunan elini havaya kaldırarak tepki gösterir, bazen ortalama bir küfrü sallar havaya, tribünlerin tezahüratlarını tebessüm ile izler, numaralı ayağa tezahüratlarına el sallayarak karşılık verir. maç bittiğinde geldiği gibi sakin, ağır ve gala gecesini terk eder çıkar, arabasına biner gider.

her daim açık tribün izleyicisi olup da numaralıdan maç izleme şansı elde etmiş insan, maça 3 saat erken gelmeye alıştığı için, 10 dakika önce gel yeter diyenlere pek güvenemez, 1 saat önceden gelir, ayakları açık girişine götürür onu, polislere sorarak numaralı girişini arar, bulduğunda ise sanki yabancı bir ülkedeymiş gibi bir hal ve tavır içine girer. açık tribünün o kaplan, o asi, o fanatik seyircisi artık uysal bir kedidir, etrafındaki puro kokusu, pardesüler ve kalın adamlar arasında gözleri bir turnike arar içeri girmek için, fakat kalabalık turnikeye karşı göz aşinalığından dolayı önündeki turnikeyi göremez. sessiz bir şekilde içeri girer. koltuğunu bulmalıdır, sormaya cesaret edemez, yer göstericinin var olduğundan ise habersizdir. bir şekilde koltuğunu bulup oturur. artık bir sinemaya gitmiş ve film seyrediyor havasına bürünmüştür. gollerde içinde bir aslan uyanır. poposu koltuktan yükselir bir iki santim, ağzı açılır bağırmak için ama bir el tutar onu indirir aşağıya. iç sesinin, yabancılığın elidir o. Gözleri dolar acıklı bir şekilde açık tribününe bakar. Ama rahattır da, oturuyordur, çay, kahve, yiyecek servisi vardır, başka bir keyfini yaşıyordur numaralının. Maç bittiğinde ise merdivenlerden, içindeki ses bağırarak ama kendisi sessizce inerek otobüse biner ve evine gider.