bugün

“Başlangıç yalnızca bir eylem türü değil, aynı zamanda bir ruh hâli, bir çalışma şekli, bir tavır, bir bilinçtir.” Edward W. Said, Başlangıçlar
***
Ne güzel! Henüz yaşam için duyarsızlığını bir katman olarak bedenine dikmediği yıllardan sade ama derin bir cümle. Okudu. Kim bilir belki de hâlâ okuyor. istemsiz belki, belki sade ve sade şatafatlı geldiği için, çıkaramadı aklından. Sayfanın üzerindeki yazıdan yansıyan bakışları ele veriyor onu. Duyarsızlığa olan duyarsızlığıyla, okuyor.

Okumayı seven arkadaşlarının arasında kendisini okumayı çok sevmeyen bir çocuk olarak yetiştirmiş, ve muhafaza ettiği (!) bu ruhla artık mezuniyeti işsizliğine bağlayan bir zamanda, kelâma karşı olan hislerini -nasıl olduysa- bir ölçüde korumayı gerçekten de başarmış genç, yanındaki arkadaşına döndü: “Bu olsun.”

Bir çocuk edasıyla seçtiği oyuncak değil, not defteri’ydi. Mephisto’dan çıkarken arkadaşının hediye etmeyi alışkanlık haline getirdiği not defteri’ne bir kere daha poşetinden çıkarıp baktı. Ne kadar teşekkür etse az. Her sağ sayfasının altında bir cümlesi, her iki sayfada bir söyleyecekleri olan not defteri. Sayfayı her çevirişinde bir heyecan.

Okumayı yeni öğrenmiş bir çocuktan daha değerlisi varsa o da sanırım okumayı keşfeden genç. Gözleri bedeni kadar dinç, sözleri yontulmamış hazine. Henüz geniş zamanlı eylemleri bulunan cümlelere hapsolmamış, şimdiki zamanın da olsa olsa rivayetine yer yer takılan bir varlık.

işte bu varlık dostuna döndü ve: “Teşekkür ederim.”

iki dosttan bizimkisi ne kadar okumadıysa, diğeri de o kadar okumuş. Ancak nedense hediyesi hep not defteri. Kitap okumak içinse, defter yazmak için. Bu defter ise hem okumak, hem de yazmak için. Belki de sırf bu yüzden “Teşekkür ederim.” daha içten bir biçimde gönülden ağza gelmiş. Ama tabi bizimkinin, teşekkürün yetersizliğinden yine haberi yok.

istiklâl caddesi (şebnem ferah için bir aşk, onun için bin yalnızlık) önlerinde akıp gitmekte. Adım adım taşlarına anı, raylarına tren olup aktılar. iki dostun sohbetine doyum olmaz, not defteri de beraberlerinde poşetiyle süzüldü. Her muhabbet sayfaları arasına sindi. iki dost ve bir dostluk adına ne varsa ciğerlerine çekti.

Günler gecelere, gecelerse yine gecelere... Belleği konusundaki sıkıntıları için bir adım olarak günlük tutmayı alışkanlık edindi, tarihleri boncuk misali sayfalarına dizdi. Ne zaman sayfaları çevirse bir anı, ne zaman anıları çevirse bir acı. Baktı ki bu acılar da birbirinin tekrarı, günlükteki sayfalar yerini not defteri’nin sözlerine bıraktı. ilk sayfaya döndü: “Başlangıç yalnızca bir eylem türü değil, aynı zamanda bir ruh hâli, bir çalışma şekli, bir tavır, bir bilinçtir.” ilk kez gerçekten de başa döndü. ilk kez gerçekten de “Teşekkür ederim.”e döndü. ilk kez gerçekten de teşekkürünün yetersizliğini anladı. Hayatının tekrardan ibaret döngüsünü kırmak, başlamaktan geçiyordu. not defteri’nin ilk cümlesi hiç bu kadar anlamlı gelmedi. Kelâmın büyüsünü tam da şimdi ayırt etti. “başlangıçlar”ın yoluyla başladı ve her kelâmın kitabından devam ederek tekrarlayamayacağı yaşamına yeni bir yön çizdi. Belki de en iyi başlangıcıydı.

not defteri hâlâ bitmedi. Sayfaları tükenmek bilmedi. Ne anlatacakları, ne dinleyecekleri sona ermedi. Hem günlüğü, hem de yol göstericisi oldu. Başlangıçlardı ne de olsa: yalnızca bir eylem türü değil, aynı zamanda hiç olmazsa bir ruh hali ve bilinçti.

edit: biçim düzenlemesi ve anlatım bozukluğu.