bugün

Nor Zartonk; Türkiye Ermeni Toplumundan yola çıkarak, Türkiye'deki bireylerin entelektüel gelişimlerini sağlamaları yönünde çalışmalar yapar. Bireylerin, evrensel ve özgürlükçü değerleri benimsemelerine katkıda bulunur.

Nor Zartonk bireylerin, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerine katkıda bulunup toplumsal barış ve huzurun gelişmesinde aktif rol alır. Bireylerin gerek yaşadıkları toplumu gerekse yaşadıkları Dünyayı yorumlamaları yönünde, kendilerini geliştirmelerini sağlayan her türlü projeye destek verir.

Nor Zartonk bireylerin, Adalet, Demokrasi ve Barışı temel değerler olarak kabul etmesine ve bölge ayrımcılığı yapmaksızın insan Haklarının bütün insanların hakkı olarak görülmesine katkıda bulunur.

Nor Zartonk, hayatın her alanında gerçekleşebilen militarizme, cinsiyetçiliğe, her türlü ırkçılık ve etnik ayrımcılığa karşıdır. Hayatın her alanında Evrensel insan Haklarını benimser.

Nor Zartonk, yaşlıların gençler üzerindeki anlamsız iktidarı olan gerontokrasiye karşıdır.

Nor Zartonk, her türlü bilim, sanat, kültür, eğitim spor faaliyetlerine destek olur ve projeler hazırlar ve imkanları dahilinde organize eder.

Nor Zartonk, kendi fikirleri ile uyuşan her oluşum ile işbirliği içine girebilir, projeler geliştirebilir. Gelecekte katılımcıların onayıyla gerekirse kendine bir merkez açabilir, kurumsallaşabilir.

Nor Zartonk, herkesin kendi kimliğini özgürce ifade edebileceği, özgürce tartışabileceği, toplantı ve projelere katılabileceği bir alandır.

Nor Zartonk, herkesin fikrini açıkça beyan edebileceği katılımcı, özgürlükçü bir platformdur.

Nor Zartonk'da herhangi bir hiyerarşik yapı ve yöneticilik yoktur.

Nor Zartonk'da işleyiş ikna esasına bağlıdır. Yapılacak projeler ve kararlar eger aksi belirtilmediyse yüz yüze yapılan toplantılarda alınır. Toplantılara katılmayanlar, toplantılardaki kararları kabul etmiş sayılırlar.

Bu prensipleri kabul eden herkes Nor Zartonk'a katılabilir.

http://www.norzartonk.org
varlığıyla insanı mutlu eden örgütlenme. Geçmişin üzerinden nefret üretmeyen, üstelik kendi aktivite alanını, içerisinden çıktığı etnik yapıyla sınırlamayan bir yapı. izliyoruz bakalım...
http://www.norradyo.com
Sivas Hala Yanıyor!

Bundan tam on dokuz yıl önce, 2 Temmuz 1993 tarihinde, Devlet 1909 Adana’da, 1915’te, 1938 Dersim’de, 6-7 Eylül’de, Maraş’ta, Çorum’da yaşanan katliamlara bir yenisini daha ekledi. Devlet ve devletin paramiliter güçleri, resmi ideolojisine muhalif olan aydın ve sanatçıları Sivas’ta, Madımak Oteli’nde yakarak katletti. 35 insanın alevler içine nasıl terk edildiğini, televizyonlardan izlettirdi. Katliamı ve katliamcıları yücelten devlet, daha önce olduğu gibi Sivas Katliamı’nda da başrolü oynayanları ödüllendirdi. Katliamcı zihniyet hiç böyle övülmemişti, katliamcıların avukatları devlet kademesinde yüksek mevkilere getirildi.

Olaylardan hemen hemen 19 yıl sonra, 13 Mart 2012 tarihinde ise mahkeme adı altında kurulan tiyatro sahnesinde bir kez daha yakıldı Madımak. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verdi. Sivas’ta Madımak Oteli yanarken olayı seyreden ve hiçbir şekilde müdahale etmeyen kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmadı ve dava zamanaşımından düştü.

Devlet, dava kararını protesto etmek için gelen, katliamda yakınlarını kaybeden ailelerin, insanlık davasında zaman aşımı olmaz diyenlerin, sosyalistlerin, devrimcilerin, Alevilerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve tüm kardeş halkların üzerine kolluk kuvvetlerini saldı. Biber gazlarıyla, coplarla, panzerlerle saldırdı. Yetmedi, üniversitelerdeki ırkçı gruplar “ Yaktık, yine yakarız” diye pankart açarken, Recep Tayyip Erdoğan dava kararına ilişkin “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.’’ dedi.

Bizler yine görmüş olduk ki AKP ve devlet faşizmi, dün olduğu gibi bugün de yine paramiliter güçlerini, faşistleri, ölümden yana olanları, tek dil, tek din, tek bayrak diyenleri korurken Uğur Kaymaz’ın, Hrant Dink’in, Festus Okey’in, Metin Göktepe’nin, Şerzan Kurt’un, Ceylan Önkol’un, Metin Lokumcu’nun, Dersim’in, Çorum’un, Maraş’ın, Gazi Mahallesi’nin Roboski’nin ve daha binlercesinin katilleri aramızda dolaşıyor ve biz sessiz kalıdığımız sürece de aramızda dolaşmaya devam edecek.

Canlar,

AKP ve devlet faşizmi katliamı ve katliamcıları övedursun; Bizler, Ermeniler, Aleviler, Kürtler, Türkler ve tüm kardeş halklar, ezilenler ve tüm ötekiler, faşizme ve sömürüye karşı, ayrımcılığa karşı eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesi vermek zorundayız!

Sivas’taki yangın söndürülmeyi bekliyor. Gelin, Sivas’taki yangını birlikte söndürelim.

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER, YA HiÇ BiRiMiZ!

Nor Zartonk

Kaynak: http://www.norzartonk.org...ww.norzartonk.org/?p=6495
Kadına Yönelik Şiddet ile ilgili bir panel düzenleyecek insiyatif.

Dominik Cumhuriyeti’nin Cibas bölgesinde dünyaya gelen ve Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Teresa, eşleriyle birlikte Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu. Patria 1960 yılının Haziran ayında Clandestine Hareketi’ni kurdu ve diğer kız kardeşler de bu harekete katıldı. Sembol haline geldikleri diktatörlük karşıtı mücadelelerinin çeşitli zamanlarında ağır baskılara maruz kaldılar ve hapis cezalarına çarptırıldılar. 1960 yılının Kasım ayı başlarında Trujillo ülkede iki tehlikenin varlığından söz etti: Kilise ve Mirabal Kardeşler!

Tarih 25 Kasım 1960′dı. Üç kız kardeş tecavüz uğrayıp öldürüldüler. “Araba kazasında” öldükleri duyuruldu. Mirabal kardeşlerin öldürülmesinden bir yıl sonra Trujillo karşıtı hareket, diktatörlüğün sona ermesini sağladı.

Mirabal kız kardeşlerin anısı, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele, dünyada ve Türkiye’de kadın hareketleri için bir sembol haline geldi. 1999 yılında Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü” olarak benimsenmesi kararını aldı.

Kadına yönelik şiddet; toplum içinde ya da özel hayatta cinsiyete dayalı olarak kadının fiziksel, cinsel ve psikolojik zarar görmesi ve/veya acı çekmesi ile sonuçlanan ya da bu tür sonuçlara yol açabilecek olan tehdit, baskı ve özgürlüğün keyfi olarak engellenmesini kapsamaktadır. Şiddet hareketleri ve tehditleri, ister ev içinde ister toplumda meydana gelsin veya devlet tarafından uygulanmış, yapılmış ya da göz yumulmuş olsun, kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokar. Taciz dahil şiddet korkusu kadının hareketliliğine sürekli baskı yapar ve haklarına erişimini kısıtlar.

Gelişen kadın hareketine rağmen dünya devletleri ve toplumları kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması konusunda başarısız kaldılar. Dünya ölçeğinde her üç kadından biri bugün şiddetin değişik biçimlerine maruz kalmaktadır. Kadınlar yaşamın her alanında; evlerinde, iş yerlerinde, kamusal alanlarda, mücadelelerinde şiddetin çeşitli biçimlerine maruz kalmaya devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde süren savaşlarda ve iç çatışmalarda kadınlar ve kız çocukları tecavüze uğruyor, öldürülüyor ya da insan ticaretinin öznesi haline getiriliyor. Araştırmacılar Avrupa ölçeğinde her yıl 200 bin kadının insan ticareti ağlarında cinsel sömürüye uğradığını bildiriyor.

Türkiye’de ise her gün dizinden vurulan, taşlanarak öldürülen, namus cinayetine kurban giden, tecavüze uğrayan, nedeni belirsiz bir biçimde intihar eden kadınlara ilişkin haberleri izlemeye devam ediyoruz. Bu haberler, kadın örgütlerinin yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan sayılar, kadına yönelik şiddet, buz dağının görünen kısmını oluşturuyor. Ev içi şiddet konusunda izlenebilen istatistiksel rakamların düşüklüğüne rağmen Türkiye sıralamanın en üstlerinde yer alıyor. Kamusal alanda yaşanan şiddeti ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar ve bu çalışmaları yapanlar da şiddete maruz kalıyor. Gözaltında taciz ve tecavüz olaylarının üstü örtülmeye çalışılıyor.

Bu çerçevede kadına karşı şiddet kullanımının ortadan kaldırılması için kadınların bilgiye, yardım ve korunma hizmetlerine ulaşabilirliğinin artırılması, kadına yönelik şiddeti etkin bir biçimde önleyecek yasaların çıkarılması, şiddetin nedenleri ve sonuçlarını ele alacak eğitsel araçların kamu eliyle geliştirilmesi gerekmektedir.

Taleplerimiz

1. Kadın bedeninin kontrol altına alınması (bekaret kontrolü, istem dışı kısırlaştırma, kürtaj hakkı) uygulamalarının sona erdirilmesine yönelik olarak bir an önce etkin tedbirler alınmalıdır.

2. Namus cinayetleri ve buna bağlı olarak son zamanlarda geliştirilen intihara zorla teşvik etmeyi ortadan kaldırmak üzere, feodal uygulamalara karşı eylem planları geliştirilmeli, toplumsal ve kültürel tutum değişikliği yaratacak toplum temelli yaygın eğitsel ve hukuksal faaliyetler geliştirilmelidir.

3. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik danışma merkezleri ve sığınma evleri açılmalıdır. Kadın örgütlerinin bu yöndeki girişimleri desteklenmelidir.

4. Türk Ceza Yasasında, kadına karşı işlenen suçlar ve cezalar yeniden gözden geçirilmeli, tanımlanmalı ve kadınlara yönelik şiddet kullanımı hukuksal temelde yasaklayıcı tedbirler geliştirilmelidir.

5. Kadının insan haklarına ve şiddetin önlenmesine yönelik kadın kuruluşlarının desteklenmesi ve etkinleştirilmesi için gerekli ulusal ve uluslararası altyapı ve destek programları geliştirilmelidir.

6. Kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin ortadan kaldırılması konusunda onaylanan uluslararası sözleşme ve protokollerde yer alan hükümlerin uygulamaya aktarılması için gerekli tüm mekanizmalar bir an önce oluşturulmalıdır.

7. Şiddet ve kadın konusunda medya organları ve örgütlenmeleri bağlayıcı kurallar geliştirmeli, kadını ve şiddeti medya nesnesi olmaktan çıkarıcı oto-denetim mekanizmaları geliştirmelidirler.

Panelist: Yasemin Güven (Bağımsız Feminist)

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü” vesilesiyle kadına yönelik şiddeti yani erkek şiddetini bağımsız feminist araştırmacı Yasemin Güven ile konuşacağız…

Nedir?
Türleri nelerdir?
Ne yapılabilir?

Panelist: Gülhan Davarcı (Sosyalist Feminist Kolektif)

Kadına yönelik şiddet son yıllarda yoğun olarak kendini kadın cinayetlerinde ve tecavüzlerde göstermektedir.

Kadın cinayetleri ve tecavüzlerin çoğalmasında mevcut güncel politikaların olumsuz etkileri nelerdir?

Mevcut politikaların yetersizliğinin temel nedenleri nelerdir?

Yer: Ermeni Kültürü ve Dayanışma Derneği
Tarih: 24 Kasım Cumartesi
Saat: 14.00

http://www.norzartonk.org...el-kadina-yonelik-siddet/
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar