bugün

ho ho hooo! mutlu yıllar çocuklar...

çocukken ne güzeldi lan yılbaşı zamanları. her yanda bir koşuşturmaca olduğunu bilip de jesus'un, şahsımızı çok da ilgilendirmeyen ve hristiyanlarca coşkuyla kutlanan doğum yıldönümüne şahit olmak. "farklı" bir şeyler olduğunu algılayacak kadar küçüktük hani ve hatta noel babaya inanan saflar bile vardı. oysa ben biliyordum, evimiz şömineli değildi ve soba borusundan o koca kıçlı sevimli ihtiyarın gelmesi mümkün değildi. yani durumu özetlemek gerekirse "kendimin" dahi hissetmediğim bir tılsımı daha en başından yıkmıştım. aslını isterseniz ben, noel babaya hiç inanmadım. çocukluğumun derin izlerinden birisi olan osmanbey'deki "orko" isimli o dönem için hiper sayılacak marketin önünde bir imitasyonunu görüşümü hatırlarım ve gene de küçük yaşıma rağmen aldanamayacak kadar ağırdı şartlar o dönem. rahmetli babamın, iş arkadaşlarıyla beraber "zorunlu" ve sözümona "ücretli" izine çıkarıldığı dönem de aynı zamana denk gelir. durumu özetlemeye devam edersek varolmayan ve bizim olmayan bir hayalin kırıklığını yaşamak... işte "ortalama türkiye şartları" geçerliyken noel de, onun ak sakallı "tonton" babası da pek bir anlam ifade etmez.

gene de bazen düşünmüyor değilim bunca yıldır hala şömineli bir ev edinememiş olsam da bir kereye mahsus şu şişko rejim yapıp da soba borusu genişliğindeki fukara evlerin birisinin, tek bir tanesinin bacasından girip de tek bir çocuğu olsun sevindirecek oyuncağı bir köşeye bıraksa diye. ama yazık ki beklentileri boşa çıkartmak konusunda rekorlar kitabında kafaya oynar tontonumuz.

şimdi, acı gerçek şu ki noel baba yaklaşık 2000 yıldır tatilde ve çocukların yeni yılını kutlamak gene bana ve yârenim billy idol'e kaldı...

ho ho hooo! ben sıramı savdım ve şimdi mikrofonlarımız billy idol'de(tüm zamanların en sarışın noel baba'sında): http://www.youtube.com/watch?v=NqUu4EkLGHo&feature=&p=E1EC0BA115E9B72E&index=0&playnext=1