bugün

nereye gider ki elinde ekmeklerle insan? tabii ki kurtuluşuna gider. yalanların bittiği yere gider. oyunun bittiği yere.
günün yorgunluğunu taşır insan.günlük işlerini yapmıştır. görevlerin tamamlandığının resmidir zaten eldeki ekmek. sondur işte o. günlük işlevi son bulmaktadır insanın.
geldiği yerdeki yalanlar geride kalmıştır.
gideceği yerde onlara ihtiyacı yoktur.
gideceği yerdekiler onu koşulsuz sevenlerdir çünkü. rengi önemli değildir. tarafı hiç değildir. kişi kendine bir yön çizmiştir ama onlar bu kişiyi sevmek için yönüne bakmaz bile. elinde ekmeklerle yürüyen insan sadece o olduğu için onu sevebilen, kendisine yalanların ötesinde değer verilebilen yere doğru yolculuktadır. orda onu kendi istese de terkedemeyecekleri bekler. kendisini asla terketmeyecekler. koşulsuzluklar. kimseyle paylaşamayacakları. hiç bir şeyi yoksa yalnızlığı. ama yalansız, çıkarsız.
evet.
çıkarsız ilişkilerin olduğu yere gider elinde ekmeklerle insan.
günün yorgunluğu vardır belki de. hayatta yan yana durmayacağı insanlara katlanmıştır belki de. kendini kabul ettirmek için bir şeylere çabalamıştır belki de. yorulmuştur. ulaşmak istedikleri için katlanmıştır belki de onca şeye. gülmüştür yüzü sahtece. ağlamıştır belki de yalandan yere.
ama işte her şey geride kalmıştır eline ekmekleri aldığı vakit.
insan eline ekmekleri aldığı vakit, hayat sahnesinde rolünü tamamlamış, seyirciyi selamlamış insandır. kulisine doğru yola çıkmıştır. yarın oynayacağı role çalışmak için. biraz olsun gerçek olabilmek için.
ister istemez huzurludur içi. hiç bir yere ulaşamasa da, her şey onun olsa da gideceği yerde önemli değildir.
evine gider elinde ekmeklerle insan.
evim dediği yere. kimi için bir inşaatın dibine yapılmış barakadır, kimi için üstünde karaköy belediyesi yazılı bir bank.
kendine ait olan yere. ait olduğu yere. yabancı hissetmediği, aşağılanmadığı, üstün görülmediği ve en önemlisi bunları kazanmak için çabalamadığı yere gider elinde ekmeklerle insan.
eve gider.