bugün

insan bünyesinin; kaldıramadığı, sevmediği, sinir olduğu, dinlemekten, izlemekten, yemekten, duymaktan, görmekten, hissetmekten vs vs nefret ettiği şeyleri onu bulması.

öyledir gerçekten insan bir şeyden nefret ettiği zaman sanki inadına oluyormuş gibi gelir insanın dibinde bitiverir.

mesela;

hiç birimiz yemeğimizden kıl tüy çıkmasını sevmeyiz elbette, ama benim babam bundan nefret eder ve çok titizdir.

yemek yiyoruz, lan hepimiz aynı tabaktan yiyiyoruz sonuçta.
ama her yemekte babam kıllarla mücadele ederke yemek yemeye çalısıyor ve en sonunda masadan küfür ederek kalkıyor.

yemeğin içinde ki kılın hep babamı bulması evde tartışmaya bile yol açtı.
yani 1 değil 2 değil neredeyse her yemek.

artık babam anneme ''bunu sen bilerek yapıyorsun benim tabağıma kılı sen koyuyorsun' a kadar geldi lan. az daha boşanıyorlardı.

tabii biz yarılmak ile yemek yemek arasında bocalıyorduk. ama iğrenç bir durum gercekten.
kozmetikçilerin kabahatidir.

istenmeyen kıla, tüye çözüm bulan kozmetik sanayi, insanlar istemediği halde burnunun dibinde biten ota,boka karşı bir çözüm üretmemişlerdir. yavşak kozmetikçiler.
sevmediğin ot burnunun dibinde biter deyişinin açılımı.
hayatı bize sunduğu en büyük sınavdır.
nefret etmek yerine umursamamayı öğrenmenizle geçersiz olacak bulmadır.
bu farkındalıktan oluyor kişi nefrete karşı daha farkındadır, sevgiye karşı değil. o yüzden nefret daha fazla göze batar yoksa insan yedi gün sevinsin bir gün üzülsün o bir gün yedi günü daha az gösterir gözünde.
murphy kanunlarından birisidir.