bugün

istanbul'un muhtelif yerlerinde karşiniza çıkabilecek duvar yazısı.

ilk gördüğünde insan önemsemesede, heryerde karşisina çiktiğinda üzerine kafa yormaya başliyor. benim kanaatim mahalle aralarında sık sık görülebilen "ne olur geri dön", "seni çok özledim", "hilmi dursunu seviyor" gibi yazılara bir gönderme içerdiğidir. tabi bu yazıyı yazanda aynı kıroluk seviyesinde biri olup gerçekten eski sevgilisinin geri dönmemesinide istiyor olabilir.
(bkz: asla geri dönme) *
(bkz: kal desem de git lütfen)
"bugun dönme, hemen dönme
bu halimle, bu halimde beni görme"
satırlarını akla getiren cümle. *
Önce Taksim'deydi. Beyoğlu'nda, istiklal Caddesi'nde pek de ortalıkta olmayan duvarlarda gördüm:
"Ne olur geri dönme!"

Sonra Nişantaşı'nda gördüm aynısını. En afilli duvarı bile acısıyla tarumar edecek kadar acayip bir cümle gibiydi:
"Ne olur geri dönme!"

Büyük harflerle, şehre sığamayan büyüklükte.
"Buralarda bir çocuk herhalde" dedim. "Kendi kendine çekmek istiyor acısını ve söylüyor bunu şehirde yürümekte olan sevgilisine."
Sonra işler değişti. Maslak'ta, ki uzaktır Nişantaşı'na, oto sanayiinin duvarında gördüm aynı yazıyı, aynı harfler, aynı yazımla:
"Ne olur geri dönme!"

Ne oluyor? Biri, bir genç adam muhakkak, şehrin duvarlarına kaydetmeye mi karar verdi acısını? Şehrin duvarlarını çize çize mi katlanıyor yalnızlığa? Çünkü sadece Avrupa yakasında değil, Anadolu yakasında da:
"Ne olur geri dönme!"
Büyük harflerle, kendine sığmayan büyüklükte...

Alışır insan. Alıştığı, alışmaya başladığı anı da bilir üstelik. Gidenin yokluğuna alışmaya başladığını, bir hastalığın nekahet dönemine girdiğini bildiğin gibi bilirsin. Ve ondan sonra esecek bir rüzgâr, çalacak bir telefon, gecenin bir yarısı pişman olmuş biri beliriverdiğinde kapıda... En baştan, ta en baştan başlamak zorunda kalırsın hummaya. O yüzden işte, bir gün bir anda artık istemez olursun, geri gelmesini hiç istemez olursun. Giden bir kere gitmiştir çünkü. Bir kere giden ne kadar geri gelse gelmez. Gelişi bir türlü dikiş tutturamaz. Bu yüzden içinden, çok içinden yalvarmaya başlarsın:
"Ne olur geri dönme!"
Artık geri dönme...

italo Calvino'nun bir hikâyesidir. Âşık olduğu sevgilisinin her anını fotoğraflamaya karar verir adam. Giderek bir saplantıya dönüşür bu. O kadar çok fotoğraf çekmeye başlar ki, sonunda kadın bıkar ve gider. Bu kez adam, kadının yokluğunun fotoğrafını çekmeye başlar. Kadın "her yerde olmadığı" için her şeyin ve her yerin fotoğrafını çekmeye başlar adam, her anın fotoğrafını. Giderek kadının yokluğu, var olan her şeye yayılmaya başlar böylece. Onun gibi bir şey işte. O yüzden bir genç adam da elinde kara bir boyayla dolaşıyor istanbul'da bugünlerde. Her yere yazıyor:
"Ne olur geri dönme!"

Belki önce kızın geçme ihtimali olan yerlere yazıyor. Sonra biraz düşününce başka yerlere. Sonra geceleri aklına geliyor kızın şehrin herhangi bir yerinde, orasında ya da burasında olabileceği, şuraya ya da buraya işinin düşebileceğini. Gidip oralara da yazıyor:
"Ne olur geri dönme!"

Bunun ne acıklı olduğunu, ne korkunç bir alışmak olduğunu biliyor adam. Peki kadın biliyor mu? Adamın nasıl bir isyan ve inatla ağulu aşkı başından kovmaya çalıştığını? Geri dönse adamın yeniden bütün şehri dolaşacağını... Bütün şehri dolaşıp tek tek o yazıların üzerini daha da kara bir boyayla kapatmaya çalışacağını... Hayatın maskarası olduğunu düşünüp düşünüp enayiliğine ağlayacağını... Şimdi, bugün, hayatın karşısında böyle maskara olmamak için bağıra bağıra yazdığını o cümleyi:
"Ne olur geri dönme!"

Ve bunun dünyanın en güçlü geri dön çağrısı olduğunu...
istanbul'da genç bir erkek, bugün, delirircesine istiyor bir kadının geri dönmesini. Şehir duvarlarının manşetlerine taşıyor bunu. O adama işte, kolay gelsin diyorum...

ece temelkuran
Milliyet
24/06/2007
taksim asmalı mescitte karşınıza çıkacak olan yazıdır. bana kalırsa en özel yere yazılmıştır, cuk oturmuştur. yazana ve söyleyebilene helaldir. orada sevgilisiyle yaşamış ve aynı cümleyi kendi kendine artık söyleyebilen biri olarak okumaktan memnun olmuş ve abartıp önünde fotograf çektirmişimdir.

(bkz: neyse) * *
Artık alıştım sensizliğe , Ağlamıyorum da yokluğuna, dönersen tüm acılarım depreşecek, ne olur geri dönme.
beşiktaş taraftarının kleberson için söylediği sözdür.
"tamam donmem" denilerek tam da yolun yarisina gelinmisken uzuntuyle geriye donmektir. yaptim mi? hayir tabii ki.
bir dönem istanbul'da her tarafta güzelce yazılmış duvar yazısı idi. insanlar dertli bir aşığın yazdığını düşünürken bu yazıyı, altından şöyle bir şey çıkar: reklam şirketleri hazırlanan reklamları şirketlere sunar, eğer müşteri reklamı beğenmezse o reklam geri döner. reklamı hazırlayan kişi işi bitirince başını iki elinin arasına alır ve 'ne olur geri dönme' diye temennide bulunur. işte bu geri dönmüş işler bir kitapta toplanır ve basılır. duvarlardaki 'ne olur geri dönme' yazısı da bu kitabın reklamı için imiş.
ne umduk ne bulduk.
orient expressions bu güzide yazıyı alıp, üstüne insanın içini, dışını ışıklandıran bir melodiyi yerleştirip son albümünün 7. şarkısı olarak nakşetmiş.. bu şarkı için harika demek istiyorum. çünkü böyle demek çok güzel birşey...
hüzünlü bir ayrılık sözüdür.. o kadar alışmışsındır ki, kopmak istemezsin ama olan olmuştur. vardır çeşitli sebepler, ayrılırsın istemeden. "gidiyorum" dediği andan itibaren hep aklındadır "o". uyursun, uyandığında yüzünde bir ıslaklık hissedersin. bakarsın aynaya, kırmızı bir sıvı yılların izlerini boyamıştır.. acırsın haline, kendine üzülürsün, ağlarsın ama içine dökersin bu sefer o kırmızı sıvıyı. gelmiştir ayrılık vakti. sarılırsın, ağlarsın ama içinden.. gururuna yediremezsin, istemezsin ağladığını görmesini. sorar; "bir şey söylüyor musun?" diye. son sözündür belki " ne olur geri dönme!"..
(bkz: reklam kokan hareketler)
hadiseden geri kaldığım ama gördüğümde beğendiğim duvar yazısı.

genelde alışıla gelmiş cümlelerin dışında olmuş, herkes geri dön, ölüyorum gibi cümleler yazarken, bir şahsiyet ortaya çıkmış ve "ne olur geri dönme" diyerek ters açı yapmıştır.

dönmemesi gereken kişi çok mu bıktırmıştır yada sürekli geri dönmesindenmidir bu yazı bilinmez.
http://www.youtube.com/watch?v=GGROyUomqHw
unutayım
Gururuna yenil be bir kere
Biz hükmen mağlup seviştik
Haybeye haybeye.