bugün

sorulması gereken ama her defasında cevabı doğru olmayan sorudur. evet çok açık, ne kadar özgürsün? fikri bağlamda, fikirlerinle var olan bir bireyken yani.
toplumun değer yargılarının, kalıplaşmış ideolojilerin, adeta dogmatik bir merhaleye evrilmiş fikirlerin ışığında ne kadar özgür olabilir ki insan?

asla tasvip etmiyorum, şakirt olduğum izlenimi vermeden, esra elönü'nün ''atatürk'ü sevmiyorum'' açıklamasının ardından linç kampanyası başladı. şimdi tekrar soruyorum, ne kadar özgürsün, ne kadar özgür bırakıyorsun fikirleri?
başkasının senin hakkında ne düşündüğünü önemsemeden, kendinde oluşturduğun ve doğru olduğunu düşündüğün o 'ben' ideasındaki gibi yaşıyorsan, özgürsün, çok.
seçenekler azaldığı sürece.
(#17225598)
ülken karış karış emperyalizm tarafından ele geçirilmişken, üretim araçları kapitalizmin yönemindeyse, topraklar ağalar tarafından gasp edildiyse özgür değilsin. hele ki temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanıyorsa! sendika, kıdem tazminatı gibi taleplerin varsa cezan cop, f tipi, taciz, işten atılma oluyor. nerede özgürlük? ülke özgür olmazsa kişileride olamazlar. tüm gücümüzü ülkemizin özgürlüğü için harcayalım. şerefimiz için, alın terimiz için, özgürlüğümüz için!

"zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok, kazanacağımız koskoca bir dünya var"

(bkz: marx)
gücün kadar özgürsün. bu anlamda çapın kadar boşluk doldurursun.
bu ülkede şeriatçısından , marksistine, fakirinden zenginine, değişik cinsel yönellimleri olanından bana dokunmayan bin yaşasıncılara kadar herkesin sorduğu ya da sorması gereken sorudur. sanki bu soru bu ülke için var edilmiş. yıllardır fikir insanlarının hapishanelerde çürütüldüğü bir ülkede neden sorulmaz ve cevaplanmaz bu soru.
tabuların olduğu bir toplum içinde özgür olmak çok daha zordur, doğru. ancak kişi kendi kafasında bazı tabular barındırıyorsa işte o zaman en zorudur. özgür değildir.
insanlarla aranda ne kadar mesafe varsa işte o kadar özgürdür insan.
müziği son ses açıp dineyecek kadar; ama kulaklıkla...

(bkz: özgürüm demekle özgür olunur mu sorunsalı)
ego kartımın ve telefonumun bataryasının doluluk oranı kadar.
güzel ülkem de sadece soru şeklinde yer alır. bunun ne artısına ne eksisine cevap yoktur. tabular, töreler, baskılar, kurallar, karşısında ister istemez bir pranga oluşuyor. bireyler kendine ne kadar özgürüm diye sormak yerine ne kadar esaret altındayım diyebiliyor.
bir zamanlar özgürlük kavramı şarkılarda, şiirlerde , kitaplarda bile yasaklıyken şimdi bu tabulaşmış düşünceler hangi mantıga dayanarak ne kadar cümlesini tamamlayabilir ki.. bunu anlayıp sorgulayabilmek için felsefeye köle olmak gerekir.