bugün

bir ismet özel şiiri

göz yummaksa yumulmuştu
kent ve varoş boğuşurken
yazda şerbet kışın turşu
münasebetsiz kurdeşen
mevsimsiz bel soğukluğu

astarın renk atmışı kireçlisi tenin çorağı kayır mıntıka
pençe dersen mütereddit yeleyi sorma yolunmuş
takat yetirdi koçum kaçmaya verdiysen kanat uçacak
sırıtık çehre bacak kadar çocuklardan yutuldu say
bakkalın varmış insafı kasaptansa kıyı bucak

can caniçi canında ruh ruhunda kavunsa
kavunun elden düşmesi karpuzun hakeza
acem mülkü fiyatlandırılabiliyor madem
hesap et nispetini dürüstlüğün ona
burukluk ücrete nâdim nedamet dilde persenk
domatesin çekirdeği kaynana zırıltısı tohuma kaçmış hıyar
peltek çolağın yabanıl görküyle azak’tan siyah havyar
gelecekmiş de zürih’te bembeyazmış da bonbon
kargalarla kahvaltı etme don

donma donulunca parşömen kâğıda siyah dolma
kalem kapağına adım sırasıyla adam oraya orasına
oracığın has evine has odanın halis oracıklılıklarına
yazılmadı mı –malheureusement non-
lânetin atılmadı mı imzası ip gibi sıralılar
önümde mummuz hazrola
geçerken kaz adımı –malheureusement si-

yarsınmalar gömmedim mi
evrem hiçle oğuşurken
mavi boncuk tokuşurken
nice çektiyse canım evrildiğim mi

yulaf bamya üzüm ayva
tek heceye düşmediler
kim olmak ister ki atlet
giy üste beyazlığı der mi der
madem beyazdır kefen karne cornette
de olsun mu üstüme dar
aktı akacak selâm sanılan selâ
arpalığım çalılıklar mı ola
habire düşman yaratırken latifundia

gömdüm evet hem de dibe
demir atmak kim der buna
eril varoş kente gebe
çek kıl pudrala sun suna

dipten korkunç hidra gelir
sivri dişle haya alır
biraz aklın varsa delir
kent sensiz de çalkalanır

seni saysam sensin tığı
bana yaman gösterecek
dışın ahbap için yağı
yok ol soba söndü söncek

utanç dağıtan kızların
kente sihir çağırışı
şeş dübârâ gelen zarın
kaybettirmesi son taşı

söker bizden yedek parçayı şıllık
der ah kafa pes ettirmedim albayı
geç kalarak beklenen topal tanık
dama attırır papatya kokan attarı

bunlar oldu olmasına
salâhiyet merkezinde
bahse girmem elmasına
benim iyâzım düşümde

düşüm düştür domur üşür
kan tükür gençken üşengeç
sporlanarak ikili saç örgüsü
bembeyaz şort mayısın ondokuzu
büzüştü pörsüdü şehrin füzyonu
nida etti ucuz gitti gelgel etti
gel gel sağ yap gel ey pangaltı kenti
andırıksız ut yeri faz tutmayın beni
vazgeçmedi en kaba en alaycı en alercik
dille iğnelemekten kim idiyse herkesi
kim olduysa herkesi oturduğum yer rami’dir diyen kim
eşim seni sine sine süren kim
el ucu kabasına kavuşunca ne çabuk da cısladı
girdi bikrinin izalesi bahsine fütur etmeden
gelin görün
gelin görün fatihliliğini gizledi.