bugün

tanım: ülkemizde müslümanların inancına saygı gösterme zorunluluğudur.

not: zorunda değilsin onlarda sana göstermez olur biter kasmaya gerek yok.
saygı ve zorunluluğun aynı cümlede kullanılması kadar saçma bir öneridir. saygı zorunluluktan ileri gelmez, tahammülden ileri gelir ki bu da vicdani bir meseledir.
müslüman olmayanlara da gösterilecek saygı kadar zorunludur.bu yüzdendir ki laiklik vardır çağdaş ülkelerde.
olmayan zorunluluktur. eğer dinlerini maddi manevi çıkar amaçlı ve baskı unsuru olarak kullanıyorlarsa saygıyı hak etmezler. saygıyı kurumlar, dinler ve tüzel kişilerden ziyade insana indirgemediğimiz sürece böyle küçük bir ülke olmaya devam edeceğiz. eleştirlmeyen herşey bir gün tepenizde canınızı almak için bekler.
öncelikle genellemelerden mümkün olduğunca kaçınmak lazım. zira peşi sıra ön yargıları da beraberinde getiriyor. çevremizde ya da toplumda gördüğümüz, eksiklikler barındıran yanlış örnekleri, tek bir noktaya kanalize etmek, en başta adalet duygusunu yaralayan bir tutum olur. çevremizde bize saygı göstermediğini düşündüğümüz ve müslüman olarak tanımladığımız insanların varlığını, tüm müslümanlara mal edemeyiz. zira ben, işte o mal edilemeyecek müslümanlar sınıfında yer aldığımı düşünüyorum ve haksızlığa uğradığıma inanıyorum şu aşamada. benim düşünce sistemimde; terör, şiddet ve hakarete başvurmadığı sürece, her insan istediği konuda fikrini ve düşüncesini ifade etmekte özgür olmalıdır. saygı, işte tam da bu noktada devreye girer. fikrine, düşüncesine katılmadığımız insanları anlamaya çalışmak ya da en azından onları olduğu gibi kabul etmek gerekir. aksi durum, şiddet diline kapı aralamaya sebep olur. şiddet dili de zamanla keskinleşerek, bizatihi şiddete vize verir. sonuç olarak, elbette ki birbirimizi sevmek zorunda değiliz, ama birlikte sağlıklı bir toplum olarak yaşayabilmenin temel kuralı, saygıdan geçer. şüphesiz ki, karşılıklı saygıdan.
norveçte norveç bayrağı dahi yakılabilirken, yurdum insanının tartıştığı şey.
saçma zorunluluktur. kendinden olmayanı kafir, orospu diye yaftalayan insanların haketmediği saygının zorunluluğu da olmaz.
saçmalıktır. saygı tüm insanlara, doğaya, yaşama duyulmalıdır zaten. müslüman kişinin kendisini diğerlerinden üstün görmesi, dolayısıyla daha fazla saygı beklemesi onun müslümanlığının fasa fiso olduğunun açık kanıtıdır.
insan başkalarından saygı beklerken çuvaldızın ucunu sürekli etinde hissetmeli. Alay etmek, aşağılamak v.s. bir düşünce açıklama şekli değildir ve karşılığında da saygı gösterilmesi beklenmez. Hele düşünce açıklama dediğimiz şey art niyetli ve karşıdakini yaralamaya yönelikse zaten ortada saygıdan eser kalmamıştır. Bizde de inançların tartışıldığı çoğu ortamda bu oluyor. Karşılıklı alay etmeye dönüyor iş. Aslında inançları tartışmak ne kadar akıllıca bir şey sorgulamak lazım. Çünkü iki tarafında haklı nedenleri ve soruları vardır. (Hindistan da ineği kutsal sayan insanlarında haklı nedenleri vardır.) Çünkü 6,45 yayınlarından adını hatırlayamadığım bir kitabın girişindeki toplantı notlarında yazdığı gibi "Her zaman bir fazladır soru sayısı cevap sayısından." Aslında sorun inançlara saygı sorunundan daha geniş bir halde. işte, aşkta,trafikte,okulda, evde, otobüs sırasında, bakkalda her yerde bu sorunu yaşıyoruz. Gün içine kaç kişi size saygı gösteriyor kaç kişiye saygı gösteriyorsunuz! Bugün ülke çapında yaşadığımız onca sorunun temelinde de saygısızlık yok mu size? Türbanlıların okula girememesi, alevilerin Cem evlerinin resmi statüde olmaması, Gayri müslimlerin durumu, ateistlerin toplum dışında kalması inanca saygısızlık değil mi, Kürtlerin anadilde eğitim alamaması dile saygısızlık değil mi, kadınların tavuk gibi kesilmesi, evlere kapatılması, sadece erkeğin dilediği gibi seks yapması kadınlığa saygısızlık değil mi ve eş cinsellerin linç edilmesi cinsel tercihlere saygısızlık değil mi? Sürekli koca gövdemiz açıkta kalırken kafayı kuma gömen, pisliği halının altına süpüren bir toplumuz. Henüz elimize hiç çuvaldız almadık. işin kötü tarafı biz çöpleri halının altına süpürmek için insanlar öldürdük, öldürüyoruz; hayatlar kararttık ve karartmaya devam ediyoruz. Ama kafamızı kuma gömüpte açıkta bıraktığımız kıçımız fazla üşüdü. Artık karnımız ağrıyor. Ve yirmi yıl kadar sürecek bu karın ağrısı sırasında ne yazık ki daha çok insan öldüreceğiz ve çok hayat karartacağız. Ve yirmi yıl sonra saygı duymayı öğrendiğimizde alay edip aşağılamanın bir düşünce olmadığını anlayacağız.
saygı ile itaat karıştırılmamalı. savaşın bile bir saygı çerçevesi vardır hiç bir savaşta buna uymak bir zorunluluk değildir uyan vardır uymayan vardır.saygı insanın kendine biçtiği değerdir. bu yüzendirki karşındakine saygı duymak zorundasın.kimse sana savaşma diyemez.inançların savaşmanı söylüyorsa bunu yaparsın tartışamazsın.
saygınlığı; zorunlu kılarak değil, sadece hak ederek kazanabileceğini bilmeyen müslümanların başvurduğu yaptırım şekli. nüfus kağıtlarınızın dini ibaresi boş bırakılır ama ilköğretimin kapısından girdiğiniz anda elinize tutuşturulan "din kültürü ve ahlak bilgisi" kitabıyla beraber; bir mümin olmak zorunda bırakılmışsınızdır bile.
zorunluluk falan yoktur. herkesin kendi bileceği iş. saygı gösteren saygı görür, itlik yapan da ite edilen muameleyi görür. ondan sonra siz ağlıyorsunuz, müslümanlar eziyor, çiziyor diye...

bize göre hava hoş...
oksimoron şeklinde yansıtılan duygular. isteyen istediği gibi saygısızlık yapıyor, birde bunu saygı gösterme zorunluluğu diye başlık açarak yapıyor.

olması gereken duygu ve düşüncelere saygı gösterme zorunluluğudur. neden vardır? açar insan haklarını okursun. insan haklarının neden yazılmış olduğunu okursun. saygı gösterme zorunluluğunun neden gerektiğini kanunlarımızı açar ve neden öyle yazıldığını açan yorumlarından okursun. hala anlayamadıysan ufacık özetleyelim ve farklı yönlerine de değinelim.

günümüzde geçerli insan hakları olsun, gerçek evrensel hukuki metinler olsun; insanların huzur içinde bir arada yaşamasını amaçlayan kurallar manzumesidir.

fransız ihtilalinden sonra avrupa'da hristiyanlığın yarattığı acıları tamir etmek için tepeden inme bir çağdaşlık rejimi getirilip inançlılar ikinci sınıf insan sayılsa ve üzerine gidilse de görüldü ki dünya bu çağdaşlık yüzünden daha çok acı çekti. dinsizler veya inancını çağdaş kabul edenler dindarları evrimleşememiş, çağdaşlaşamamış toplumlar görüp onları köleleri yapmaya, sömürgeleri yapmaya çalıştılar. çağdaşlaştıracağız diye üzerlerine gittiler. biraz ufku olan bir insan görür ki dünyada herşeyin bir dengesi var. bir zaman bir şey ön plana çıkıp diğerini ezer, bir süre sonrada diğeri güçlenip onu ezer. batı son iki üçyüzyıllık yükselmesini tamamladı ve batıya karşı kendi vatandaşlarından bile büyük bir tepki oluştu. şimdi doğunun yükseliş zamanı. sen bu yükselişe karşı koyacağım dersen statükocu kalırsın ve bu marjinallikle ezilir gidersin. neyse konumuza geri dönelim.

toplumun çoğunluğunun müslüman olduğu veya başka bir dine yoğun bağlılığın olduğu bir yerde senin dine küfretmen hazmedilemiyorsa huzuru bozmamak için küfretmeyeceksin, bayrağın kutsal sayıldığı bir yerde bayrak yakmayacaksın. ama çoğunluğu dinsiz olan bir ülkede dinlere hakaret edebilmeye varabilen açıklamalar hoş karşılanabilir. temel kıstas insanların sorunsuz yaşayabileceği ortamların gerektirdiğini yapmak. ben elitim, ben çağdaşım dersen dünyanın dişlilerinde öğütülüp gidersin.
sevgili sol frame. üzülerek görüyorum ki, monitörümle orantılı olarak solda sergilediğin yaklaşık 20 cm'lik uzunluğunun hiçbir işlevi kalmadı. ne akıllı bir müslüman, ne de cin bir ateist göremiyorum, damarlarında dolaşan kanda. öööylece si. gibi durmaktasın karşımda.

bir adet sıfat. bir adet kavram. bir adet yüklem. gelişigüzel bir şekilde hercümerç edilip, konduruluyor bir sinek gibi üstüne. sıfat, din ve siyasi oluyor genelde. kavram ise saygı, üstünlük, tahammül, demokratik hak vs. sürekli. yüklem için de çok eğlenceli şeyler var bu arada ; sorunsal ( sorun dururken,sorunsal da ne demekse artık ), zorunluluk ve -dır -dir -dur yargıları.

yahu sol frame. neren sol, neren frame, anlamakta güçlük çekiyorum. saygı mı duymalıyım bu işe ben ? ateist müslüman öldürmüyorsa, müslüman da ateist taşlamıyorsa, bunun adı saygı mı sana göre? ne diye açıyorsun müzeni bu müze-sevmez gezginlere? üstelik ücretsiz !
çağdaşlığa bağlayanlar var.okuduğumuzu anlamadık sanırsam.adam parasıyla ekmek alır, arasına pipisini koyar, capsini alır, siteye koyar; malum yasakçı zihniyet gider siteyi kapattırır.bide oh çeker.ulan parasıyla aldığı ekmek, neyin kutsalı olabilir lan bu.e hıyar ağası, o zaman kurban bayramında hindular ağzınıza sıçsın bunu mu istiyosun.benim kutsalım senin kutsalın diye bölünmeyi iyi bişey sanan babalar kalmış, zevkle izliyorum onları.neymiş ekmek kutsalmış,inek kutsalımış odun kutsalmış.öpüyüm tüm kutsalını.

tanım: islamofaşizmin 1 beden küçüğü
bu istek sadece ve sadece islamın özünü teşekkül eden faşizm'dir.

bana bir tane, bilim-teknoloji üreticisi, muciti müslüman-islam ülkesi gösterin. şu anda entry girdiğimiz pc'den tutun tüm teknoliji, yahudi-hristiyan icadıdır. neden?
zorunluluk falan değildir, zira herkes gösterdiği saygıya göre saygı görür.
ondan sonra ''bize saygı göstermiyorlar'' diye ağlayanların hazmedemediği durum.