bugün

örnek alınması gereken büyük insan.
bağzıları için türkiye cumhuriyetinin peygamberi.
rıza nur tarafından hayli karmaşık iddialara muhattap olan kişidir. şimdi kemalistler hemen ağızlarından salya akıtarak saldırmasınlar, şu latife hanım'ın günlüklerini açıklasınlar. açıklasınlar ki insanlar gerçekleri öğrensinler. aslında kalantor kemalistler mustafa kemal'i bizden iyi tanıyorlar. ama tanıdıkları mustafa kemal'i anlatırlarsa bir tane heykeli kalmaz mustafa kemal'in türkiye'de. sanırım bu yüzden kendi istedikleri gibi tanıttılar onu. sonrada arkasına sığınıp her boku yediler. afiyet olsun. ama bir gün kustururlar...
Küçükken bana sorulan,
-En çok kimi seviyosun sen bakiim?
sorusuna verdiğim cevaptır.
tarihi kendisinden önce ve kendisinden sonra diye ikiye ayırabilecek kadar büyük komutan. tüm dünyanın büyüklüğünü kabul ettiği ulu önderimiz.
siyah beyaz fotoğraflarda bile gözlerinin içi umutla parlayan en güzel insan.
kurtuluştaki başarısını kuruluşta taçlandıramamıştır. yüzlerce yıl süren savaşları askeri dehasıyla sonlandırabilmiş fakat harabeye dönmüş ülkeyi imar etmektense devlet eliyle toplumu modernleştirmeye girişmiştir. sosyal devrimleri ekonomik devrimlerin önüne koymuştur. ekonomik devrimler yapsaydı sosyal devrimlerinin hiçbirini halka rağmen yapmasına gerek kalmazdı. bir çok tarihçi ve siyaset bilimci tarafından dikdatörlükle itham edilmiştir. çok iyi bir komutan olmasına rağmen vasatın altında bir devlet adamıdır.
(bkz: yiğidi öldür hakkını yeme)
hakkında bilgi sahibi olmayanların gazete adı verilen bir takım paçavralardan okuduklarını gerçek sanıp hakkında saçma sapan salladığı büyük devlet adamıdır.

ekonomik devrim yapmadığını savunanlar 1920'lere kadar osmanlı'nın hangi sektörlerde üretim yaptığını, hangi ilde ne fabrikası olduğunu açıklamasını isteriz. zira mustafa kemal atatürk 1938'de öldüğünde istanbul, bursa, eskişehir, denizli, kırıkkale, edirde, izmir ve ankara başta olmak üzere onlarca ilde pamuklu kumaş, ipek ayrıştırma ve dokuma, şeker üretim tesisi, pamuklu dokuma, tütün işleme, askeri mühimmat, uçak karoser üretimi, tarım kimyasalları gibi sayısız alanda fabrika kurulu idi. bunların yanında tcdd'ye ait demiryolları fabrikası, döküm ve işleme tesisleri, merinos'a ait dokuma ve örme tezgahları ile dolu fabrikalar, şeker kamışı ve şeker pancarı üretim alanları, kağıt fabrikaları, tekel'e ait tütün ve alkol işleme tesisleri, türkiye'nin ilk ve tek sivil uçakları ile savaş uçaklarını üreten türk hava kurumu, havlı üretim gerçekleştiren tekstil fabrikaları, dahası tarım işletmeleri, kooperatifler aynı dönemde kurulmuştu.

açılan üniversite ve enstitülerde yapılan çalışmalar, tarımda yaşanan atılımlar falan ayrı bir detay, zavallı beyinlerinizi yormak istemiyorum.

sağdan soldan duyduğunuz sığ fikirleri bırakın da biraz araştırma yapmayı öğrenin, onu da biz öğretmeyelim...
fazlaca abartilan. yazilanlanlari okuyunca, kurtulus savasindan sonra ulkenin gulluk gulistanlik, zenginlikten, kulce kulce altinlardan dibe vurdugunu sandim. en az suleyman peygamberin yahudileri kadar zengindik heralde o zamanlar. - hic sanmiyorum. tamam, onu sevebilirsiniz, sayginin kralini da duyabilirsilniz hatta abartip ataturke' e tapabilir siniz ama gercegi, koskocaman bir tarihi nasil gormezeden gelebilirsiniz ? -

kendisi, ortalama bir osmanli naziri.[ idi, olmeden once. gerci bu saygi durusu kadar patolojik baska bir eylem daha tanimiyorum. siren sesi, sonra okuz gibi dakkalarca bekle. ataturk' un ruhu saad oluyor o durusla. ] ulke savastan ciktiktan sonra kanli devrimler, cesitli avrupa ulkelerinden alinan ekonomik, sosyal, medeni, hukuk kanunlari, koklu bir kulturu, dili ile birlikte ortadan kaldirma cabalari..vs. bunlar objektif bir dusunure gore basari degildir. bunun yaninda ulkede yapilan devrimlerin ne kadar yanlis yollar izlenerek yapildigi, bunlarin gerekli olup olmadiklari, ataturk' un savas oncesi izledigi politikanin savas sonrasi, ozellikle lozan' dan sonra zitti bir sekilde degismesi, lozan gorusmelerine yalnizca hayim nahum ve ismet inonu' nun gonderilmesi, ataturk' un ziya gokalp gibi tartismali bir ismin turkculuk ideolojisinden naif bir sekilde faydalanmasi, ortaya cikan nazi sosyalizmi tadindaki milliyetcilik anlayisi, savas oncesi kurt' lere verilen sozler, oldurulen ali sukru bey gibi milletvekilleri, entrikalar, engizisyon mahkemelerini aratmayan istiklal mahkemeleri, bir bir asilan, surulen veya yargilanan yurttaslar... bunlarin yaninda ekonomiden, sagliktan ve spordan ve sanattan bahsetmek, bilinmeyenin ustunden kapali gecmek, atip tutmak oluyor bence. cunku buradan bakildiginda koylunun tarlada monalisa resmi cizerken bir taraftan da bale yaptigini, en azindan uzun atlama veya maraton kosusu ile olimpiyatlara hazirlandigini sanacagiz.

ayrica kurtulus mucadelesini baslatan kisi ataturk degildir. ataturk, bu mucadeleyi baslatan padisahin emrinde bir subaydir. kazim karabekir ve bir kac subay ile birlikte bu gorevde rol almistir. daha sonra silah arkadaslarini istiklal mahkemelerinde yargilatmistir, padisahi surdurmustur o ayri. [ bunlar baska sefere artik ] selanik dogumlu olup kutugunu gaziantep' e aldirmasini da es gecmeyelim.
samsun'a çıkmasından önce, kendisinin fikirlerini önemsemeyen, kendisini ciddiye bile almayan o kadar insan olmuş ki.
kendisi şatoda, sarayda büyümedi.
çocukluğunda yetim kaldı. babasını kaybetti.
ülkesini dünyanın vahşi sömürgecileri çevrelemişti; ne savaşacak takatte asker, ne silah kalmıştı elde.
o da insandı: iki göz, bir beyin...

dünyadaki emperyalizme karşı ilk zaferi o ve askerleri aldı. o zamanın türk halkı aldı.
dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem getirdi.
batıdan önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanıdı.

küllerden diriltti bu ülkeyi.
türkiye'nin kuruluşundaki etkilerinden bağımsız olarak ülkenin geleceği önünde aşılması gereken bir engel haline gelen ya da getirilen bir ikona dönüşmesi asıl irdelenmesi gereken noktadır kendisi ile ilgili.

bugün farklı hatlardaki birçok siyasi unsur mustafa kemal üzerinden meşrulaşma derdi içerisine giriyorsa ve kendi sorunlarımızı çözmemiz 'atatürk yaşasaydı' tandanslı yaklaşımlarla engelleniyorsa, sanırım bunların tarihin 'olduğu gibi' öğrenilmesi önünde teşkil ettiği engeller kayda değerdir. önümüze bakmak için büstünü parlatmak ya da parçalamak zorunda bırakılmamız, kalmamız bugün yaşadığımız en büyük sorun, saçma bir ikiliktir. kendisinin aşılması bu yüzden gelecek açısından oldukça önemlidir.

sözlerimi 'atatürk de yaşasaydı bunu isterdi' amentüsü ile bitirip meşru alandaki yerimi alayım.
kimilerinin bakmaya korktukları , kimilerinin ise adını duyunca gülümsedikleri yüzyılda bir gelecek insandır. yaptıklarının yanında olmasına vesile olduğu şeyler onun kim olduğunu tanıma şerefine ulaşmış insanları gururlandırır. adı geçen şiirlerde bir göğüs kabarıklığı vardır. onun yürüdüğü sokaklarda ise pembe altın gibi bir ihtişam parıltı.
Türkiye cumhuriyeti'nde, siyasi görüşlerinizi meşrulaştırmak için dayandırmak zorunda olduğunuz kişilik. Kendisi aslen bir siyasal düşünür olmadığından ve genel bir "bağımsızlık" perspektifi dışında osmanlıcılıktan sosyal devletçiliğe, liberallikten türkçülüğe pek çok siyasal tavırdan örnekler verdiğinden, bu işi yapmak pek zor değildir. Ne varki böyle "hastalıklı" bir siyasal kültürümüz olduğundan, her siyasi tartışma dönüp dolaşıp "atatürk olsaydı hangi partiye oy verirdi" noktasına indirgenir.
''karizma'' kelimesi henüz yurtdışından ithal olmamışken memlekette gövdeye getiren şahane kişi. zekası, yaklaşımı, hitabeti, duruşu tarihe namzet zaten. bir de çapkınmış, hani bel altı vuracaklar ya, tam da tablo oturur aslında, bilakis... az bile götürmüş konu oysa.
ben bu başlığa neyzen yevfikle katılmak istiyorum.

ne ararsın tanrı ile aramda
sen kimsinki orucumu sorarsın
hakikaten gözün yoksa haramda
baş açığa neden türban sorarsın

rakı şarap içiyorsam sanane
yoksa sana bir zararım içerim
ikimizde gelsek kıldan köprüye
ben dürüstsem sarhoşkende geçerim

esir iken mümkünmüdür ibadet
yatıp kalkıp ATATÜRK e dua et
senin gibi dürzülerin yüzünden
dininden de soğuyacak bu millet

işgaldeki hali sakın unutma
ATATÜRK e dil uzatma sebepsiz
sen anandan yine çıkardın ama
baban kimdi bilemezdin şerefsiz
selanik doğumlu olup kütüğünü gaziantep'e aldırdığı için vatan haini, yunan uşağı ya da sorosçu ilan edilmesi gereken sıradan osmanlı zabiti.

hiç kimse kendisini kurtuluş mücadelesi sonrası ülkeyi güllük gülistanlık bir hale getirip külçe külçe altın dağıttığı için sevmemiştir, onun için de anmamaktadır. kimse bir diğerini zorlamamasına rağmen siren çaldığında ayakta bekleyenler de böyle bir beklentide değildi, beklemeyenler kendi öküzlüğünü başkasına yükleme çabasında zaten. ülkesini satan hocaların, abilerin eteğini öpen karaktersizler bir dakikalık saygı duruşunu eleştirir olmuş, vay ki ne vay...

milliyetçilik anlayışının derinliğinden başlayıp kurtuluş mücadelesinin ve ardından yaşanan devrimlerin karakteristiğini, amaç ve sonuçlarını uzun uzadıya tartışırız, on defa yazdık çizdik zaten sorun değil de, yaşanan olayların bir bütün içersinde incelenmesine dair genel kabul görmüş bir tarih misyonundan zerre nasip alamamış şakirtlerin resmi tarih ağlaklığıyla bir kesimin yazdığı içi boş sözde alternatif tarih uydurmacılığına sığınıp akılları ölçüsünde eleştirel takıldığını görmek insanı güldürüyor gerçekten.

devrimlerin ne gibi şartlarda yapıldığından bihaber, eline alıp bir avrupa devrimi tarihini bile incelememiş bir takım zerzevata göre kendisi asmış kesmiş, yargısız infaz etmiş, bir gün var dediğine bir gün yok demiştir. değişimin ne gibi şartlarda geliştiğini, 1920'lerin avrupası ile 1930'lu yılların avrupası, ekonomik ve kültürel anlayışının, siyasi yapısının bu 10 yıllık kısa süreçte bile ne kadar hızlı ve defalarca değiştiğini bilmeyen, halihazırda o günlerden itibaren yaşananları eşdeğer bir diyalektik içinde incelemekten fersah fersah uzak bünyeler elbette yapılan devrimlerin hatalı olduğunu, dahası yasal değişikliklerin gereksiz olduğunu, bir takım modernleşme hareketlerinin yüzlerce yıllık "sözde" köklü bir kültürü ve dili yoketme amacıyla yapıldığını, savaş öncesi ve sonrası politikaların farklı olduğunu düşünebilir, gayet doğaldır.

yüzyıllara uzanan sözde köklü tarihin ve kültürün ve hatta dilin, kendine ve aslına ait binlerce yıllık kökeni, kültürü ve dili nasıl yok ettiğinden bihaber olanlar, elbette arap bedevi töreleri ve bayağı dili tarafından yozlaştırılan, sömürülüp tüm güzellikleri katledilen o yapay kültüre dört elle sarılmışlardır. binlerce, onbinlerce yıl süregelen tüm gelenekleri, yazısı, inançları, anlatımları, destanları arap hayranlığı peşinde hiç edilmiş, çöpe atılmış ve halktan zorla, aşağılayarak koparılmış bir milletin özüne dönme çabası ancak bu zihniyet çerçevesinde eleştirilebilir ve hatta faşizan bir girişim olarak görülür. bir avuç yobaz din aliminin okuma yazmayı yeniden öğrenecek olması eleştirilirken, milyonlarca türkiye insanının okumayı yazmayı bilecek, öğrenecek olması genellikle "bir millet bir gecede cahil bırakıldı" diye anlatılır bu yoz beyinlerce. ne de olsa bir tek onlar okusundur bilsindir, başka türlü nasıl aldatılır ki cahil halk?

mustafa kemal atatürk'ün kurtuluş mücadelesine padişah tarafından gönderildiği safsatasına tüm kalbinizle inanmaya devam edin. ama bir düşünün bakalım gerçekten öyle olsa ve saltanatın devam etmesine izin verilse bugün şeriatla idare edilen bir ülke ne boka yarardı? şeyhten şıhtan medet uman bir toplum olarak ne boka yaradınız? bir düşünün de öyle konuşun! osmanlı şöyleydi, fatih böyleydi geyikleriyle gelmeyin ama...
Öldükten sonra kendi gibi nesiller yetiştirilmelidir dediğim tek insandır. nur içinde yatsın.
tarihte savaş kahramanlarının her zaman özel bir yeri vardır. bir milletin bağımsızlığını sağlayan lider otoritesini sağlamakta çok zorlanmaz. atatürk de otoritesini savaş kahramanlığı ile kazanmış bir liderdir. halkın gözünde güvenilir bir otorite olmuştur. fakat çoğu insanın fark etmekte zorlanacağı bir kısım var. atatürk türkiye için bir şanstı. bu savaş liderliğini humeyni zihniyetli bir insan da yapabilirdi ve savaşı kazanabilirdi. bunun sonunda aynı halk bu sefer onun otoritesini kabul edecekti.

o yüzden bir otoriteye sırtını dayamak atatürk'ün değerlerine en büyük zararı verecektir. çünkü tarih devam ediyor ve ortaya yeni kahramanlar çıkabilir. atatürk'ün değerlerinin içi doldurulmazsa, sadece atatürk kaynaklı kalırsa, bu değerler temelsiz bir bina gibi kolayca çökebilir. şu anda hala yolun daha çok başındayız. türk toplumu hala demokratik değerleri yapay görüyor, gerçekten inanmıyor. çünkü felsefesi, dayanakları anlatılmamış. ezberci eğitim sonucu herşey havada kalıyor. dünyada demokrasiyi bir otorite dayatması olarak gören tek millet türk milletidir herhalde. bu konu üzerinde uğraşmamız gerekiyor.
turkiye'yi kullerinden kurmuşmuş. o işgalci kuvvetlerle istanbul'da anlasmaya calışırken kuvayi milliye hareketini nasıl baslattı? ataturk kurtuluş hareketini önceleri hiç ciddiye almaz. ne zaman ki izmir işgal edilir dusmanlarla anlasamayacagını anlayan ittihatcilar (ataturk dahil) anadoludaki kurtuluş hareketine katılmaya karar verirler. o gelene kadar her yerde teskilatlar kurulur, batıdaki tum ordular silahlarını teslim etmişken kazım karabekir basına gectigi orduyu ne dagitir ne silahları teslim eder. koskoca dogu cephesi tum gucuyle ordadır. maalesef sizin ezberleriniz dogu cephesi savaslarından gram bahsetmedigi için iki üç vıttırıvızzık savastan haberdarsınız. o ordu ki ta batuma ve musula kadar ilerleyecek gucte. oraya hiç bir direniş olmadan ellerini sallaya sallaya gittiler heralde. cunku sizin bildiginiz tarih bundan pek bahsetmiyor.

bu erzurum kongresini ataturk'mu organize etti? tarih bilgisinden yoksun bunyeler daha erzurum kongresi nedir nasıl yapılmıstır bilmez ama körü körune birşeylere baglıdır. ataturk'ü cok sevdigini söyleyip daha eline nutuk olup on sayfa okuyanı da görmeyiz. ama ataturk'u cok severler ne hikmetse.

erzurum kongresi yapılana kadar ataturk yoktur. hatta yalvar yakar erzurum kongresine gelebilmek için izin ister. cogu insan padisaha ve osmanlı hukumetindeki ittihatcılara guvenmedigi için onun istanbul tarafından gonderilmesine kusku ile bakar, katılmasına karşı çıkar. kazım karabekir o ana kadar elindeki ordusu ile en guclu adamdır ve insanları ataturk'un elindeki belgenin kurtuluş hareketine çok faydası dokunacagı konusunda ikna veya baskı ile susturur. ataturk ittihatci hukumet ve padisah tarafından verilmiş tum kamu gorevlerinin kendine baglandıgını gosteren bir yazıya sahiptir. o yazı olmasa kim takardı mustafa kemal'i? adını hiç duymadıgınız komutanlardan biri olur giderdi. sonucta kongre yapılır ve yine kazım karabekir tarafından desteklenen ataturk bir nevi baskomutan olarak öne cıkar. onu kuytu bir yerde tum iletişimi organize etmek için gorevlendirirler. dogru durust savasa bile katılmaz. kazım karabekir aynı belgeye sahip olsaydı veya olmasaydı bile aynı gorevi yapardı, fakat o cephede kalmayı tercih etmiştir. çerkez ethem olmasa batı cephesinde bir bok olmazdı. doguda ise kazım karabekir ortalıgın anasını beller.

şimdi ise salak salak insanlar cıkıp tum o insanları yok sayıp kendi basına küllerinden bir ulke dogdugu iddiasındalar. 5 milyon kmkare topraktan 10 senede 1 milyondan az toprak kalsa bile o enkazdan yinede bir devlet her halukarda yukselir. koca bir osmanlı devletini yok sayıp kullerden bir devlet diye propaganda yapmakta ne oluyor? o osmanlının iletişimi, askeri, silahı olmasaydı sen nah kurtuluş savası yapardın. ataturk'ude o osmanlı yetistirdi. onun gibi nicesini de...

ataturk'u sevmek veya sevmemek benim meselem degil. sizler gibiler sevdikce zaten ben sevsem bile sevemem. kultursuz, bilinçsiz, tarihten habersiz, bir sürü degerli insanı yok sayan insanlarla aynı safta olamam.

adalet bu mu? biri telgraf basında memurluk yapsın. cephede ölen ölduren komutanların hepsi yok sayılsın.
dusman yok edilirken en sonunda ankara'dan cıkıp bir savasa katılabilmiş. hakkını yemeyelim. iyi liderdir. ordular arasında koordinasyon zordur ancak cephede ölmekte zordur.

yazdıklarımdan zerre kadar karsı oldugunuz bilgi varsa adam gibi baslık acip ataturk kurtuluş savası sırasında şu gün şunu yaptı diye baslık acın bizde bilelim, cahiller gibi 19 mayısta anadoluya cıktı, hemen erzuruma gecti kongre yaptı diye yazmanız anlamsız. cunku ondan once nice cıkanlar oldu. * * *
onun için yaşamak nefes alıp vermesi değil, fikirlerini başkalarında yaşatabilmekti. artık rahat uyuma atam seni de öldürüyorlar bugünün sahipleri.
http://blip.tv/file/2013912
konuşmasında "gökten indiği sanılan" cümlesi geçtiği için cehennemde yanacağı söylenen insan. bu durumda kuran gerçekten gökten inmiş ve allah da gökte yaşıyor diyebiliriz. şaşırtıcı.
bir milleti yok olmaktan kurtarmış karizmatik bir lider.
Zamani geldiginde bedenini Turk milletine armagan eden insanlik tarihinin belki en buyuk dehasidir. Onu baska dahiler anlamis, o da kendinden once gelen dahileri Hz. Muhammed'i Napolyon'u Thomas Jefferson'u saymistir. Lakin keske daha uzun yasasa idi belki 1950'leri Turkiye'ye rahatca gecirtebilecek heyhat Gazi'lik lakabinin gerektirdigini dusundugunu yapmis bunun icin belki olumunu de hizlandirmistir.
Kendisi için ayrı bir sözlük yazılabilecek kadar sıfat edinen baş yapıt,BABA.
Ve hayatta içimizden gelerek,utanarak dileyeceğimiz en hakiki özür Mustafa KEMAL ATATÜRK'E.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar