bugün

tam adı resmi belgelerde Boğazlar Rejimi Hakkında Montreux (Montrö)'de 20.07.1936 Tarihinde imzalanan Mukavelename olarak geçer.

genel bilgilere ve metnine şu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.mfa.gov.tr/mfa...ModifyGuest&uaID=2479
almanya'nın savaşı yitirdiği açıkca ortaya çıktığı bir sırada, 1944 yılının haziran ayında von papen'in silahsız bir ticaret gemisi olduğu güvencesini verdiği alman gemileri dışişleri bakanı numan menemencioğlu'nun onayı ile boğazlardan geçecekkken 4 haziran'da ingiliz büyükelçisi bunların gerçekte savaş gemileri olduğunu bildiren sert bir nota vererek ve bunun üzerine yapılan aramada gizlenmiş silahlar, radarlar ve sivil denizci giysileri giymiş olan alman denizcilerin üniformaları bulunacaktır. bu olay üzerine inönü not defterine 8 haziran 1944'te şu notu yazmış:
-öğleden sonra ingiliz sefirini kabul ettim. sert tebligat ve beyanat yumuşak bir müzakere havası içinde yapıldı.
- vekiller heyeti. numan'ın mukavemeti.
- ingilizleri tatmim etmek kararı.
- numan bu işi bize emri vaki yapmış.
- başvekil şikayetçi.
- parti de çok angaje olmuş
sonuçta menemencioğlu dışişleri bakanlığından ayrılmak zorunda bırakıldı.
izmir montrö meydanına büyük bir çukur açılacak
bu çukur senelerce suni havuz olarak kullanılacak
halk ayaklanmasın diyerek ikiz kuleler inşaatı yazılacak
bir süre sonra tabelaya dünya ticarett merkezi yazılarak halk aydınlatılacak ve tekrardan uyutulacak.
boşa giden trilyonların hesabı sorulmayacak.
soranlardan hesap sorulacak... *
türkiye'nin kaygılarını dile getirmesi, ingiltere'nin ve sonrasında balkan antantı daimi konseyi'nin 4 mayıs 1936'da belgrad'da yapmış olduğu görüşmeler sonrasında türkiye'nin haklı olduğu ifade edilerek 22 haziran 1936'da toplanan konferans 2 ay süren görüşmelerden sonra 20 temmuz 1936'da imzalanmıştır. böylelikle lozan barış antlaşmasında, türkiye lehine tam olarak çeviremediği boğazlar ile ilgili hükümleri de bu sözleşmeyle istediği şekle sokmuştur.
(bkz: montreux sözleşmesi)
bize ilk okulda öğretilen şuydu; montrö sözleşmesine göre türk boğazlarından savaş gemileri geçemez. bildiğimiz kadarıyla 85 yıllık cumhuriyet tarihinde de bu kurala uyuldu. ve bu hafta 3 tane amerikan gemisi boğazlardan geçmiş bulunuyor. ne taşıdıklarının hiç bir önemi yok, çünkü bu gemilerde uzun menzilli füzeler var söylenene göre. hiç kuşkusuz kafkas savaşının en önemli olayı bu gemilerin boğazlardan geçmesidir. yine birşeyler oluyor, bir yerlerimize birşeyler kaçacak gibi yine, hadi hayırlısı.
montrö'da 'kara delik'
istanbul (14.09.2008)- karadeniz'e savaş gemileri gönderen abd, montrö sözleşmesi'ni 'ihlal' etmemenin yolunu buldu. boğazlar'dan gir-çık yapan abd savaş gemileri, karadeniz'de 21 gün kalma sınırını deliyor.

22 ağustos'ta gürcistan'a 'insani yardım' bahanesiyle karadeniz'e çıkan abd'nin "mc faul-74" isimli savaş gemisi, 1 eylül'de ege denizi'ne geri dönmüştü. mc faul-74 gemisi, dün tekrar çanakkale ve istanbul boğazlarından geçerek karadeniz'e açıldı.

böylece abd savaş gemilerinin karadeniz'de uzun süre kalmasının formülü bulundu. boğazlar'dan gir-çık yöntemiyle abd gemilerinin karadeniz'de 21 gün kalma sınırı, otomatiğe bağlanarak sürekli uzatılmış oldu. abd gemileri, karadeniz'de istediği gibi cirit atabilecek.

türkiye, daha ilk başta abd savaş gemilerine karadeniz'e çıkış izni vererek 1936 montrö sözleşmesi'ni delik deşik etmişti. abd emperyalizmi, yeni bir yol bularak montrö'de 'kara delik' açtı. istenildiği anda kullanılabilen, nereye ve hangi sonuçlara açılacağı kestirilemeyen bir "kara delik".

http://www.atilim.org/hab...ntro_da__kara_delik_.html
türkiye'nin başını belaya sokabilme ihtimali yüksek sözleşme.
http://hurarsiv.hurriyet....id=9887962&yazarid=23
http://www.nuveforum.net/...24690959-1919-1937-19-jpg
sscb eski çarlık rusyası rüyalarına dalıp çıkmıştır.
sıcak denizlere inme davasını anımsayarak söz sahibi olmak istemiş ancak diğer devletlerin karşı duruşu ile bu arzusunu gerçekleştirememiştir.
20 Temmuz 1936 tarihinde imzalandı...

şöyle ki;

Atatürk'ün 1936'da, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'a, Boğazlar Meselesini çözümlemek için durumu uygun gördüğünü söylemesi üzerine, Türk dışişleri harekete geçerek, 11 Nisan 1936 tarihinde Lozan Anlaşmasına taraf olan devletlere birer nota göndermek suretiyle, Boğazlar sözleşmenin değiştirilmesini istedi.

Sovyetler Birliği başından beri Türk tezini desteklemişti, ingiltere de nota'ya uygun cevap verince, aslında bu gelişmeden hoşnut olmayan Fransa da gelişmeyi olumlu karşılamak zorunda kaldı.

Boğazlar rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936'da isviçre'nin Montrö şehrinde toplandı. Türk tasarısına göre Türkiye, Boğazlar bölgesini silahlandırmak ve buralarda askeri kuvvet bulundurmak istiyordu. Bundan başka, Boğazlar Komisyonu'nun da kaldırılması isteniyordu.

Bu esaslar dahilinde Türkiye, ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçiş serbestliğini bazı şartlar altında kabul ediyordu. Savaş zamanında, Türkiye tarafsız olduğu takdirde bu kayıtlar altında savaş gemileri Boğazlardan geçebilecekti. Türkiye savaşta olduğu takdirde savaş gemilerinin geçişi Türkiye'nin müsaadesine tabi tutulacaktı.
kanal istanbul gerçekleşirse sözleşmeye edit gelecek muhtemelen.
kemalist rejimin yaptığı bir anlaşma. bu yüzden milletin menfaatini gözetmez, ortayolcu, oportünist bir vizyonla kabul edilmiştir.

bugün ikinci cumhuriyet var, oturur yeni bir anlaşma yaparız.
ecevit'in intihal edilen kanal düşüncesi, eğer gerçekten yapılacak bir projeye dönüşürse ve tüm sakıncalarına, zorluklarına ve maliyetine rağmen yapılabilecek olursa ve biz bunu görebilirsek, bu kanalın montrö sözleşmesini abd lehine delmesi sözkonusu olacaktır.

montrö boğazlar sözleşmesine göre, karadeniz'de kıyısı olmayan devletlerin karadenize toplam ağırlıkları sözleşmenin 18.maddesine göre 45000 tonu aşmayan küçük savaş gemileri sokması mümkündür.

ancak, sözleşme yeni bir kanalla delinirse, abd ve nato karadeniz'e büyük savaş gemileri sokmak için türkiye'ye baskı yapacaktır. rusya da ters yönde baskı yapacaktır.

taraf devletlerin onayı olmaksızın yeni bir sözleşme yapılamaz. ancak ilk başında 20 yıl süre geçerli olacağı belirtilen sözleşme taraf devletlerden birisi tarafından feshedilebilir.

tabii, bu halde taraf devletlerden özellikle karadenize sahili olan komşu devletlerden gelecek tepkilerden dolayı büyük siyasi ve askeri gerginlikler doğabilir. peki o zaman iktidarın sıfır sorun politikası çöpe mi atılacaktır ? bu kanal eğer gerçekse, tıpkı nükleer santraller gibi, sakıncaları düşünülmeden yapılacak bir kanaldır ve esasen emperyalizme ve rantiyerlere hizmet edecektir.
2001 yılında çin'e ait varyag uçak gemisinin* * geçişi ile ihlal edilen ve çin'e herhangi bir yaptırım uygulanmayarak bir anlamı kalmayan sözleşmedir.
atatürk sözleşmeyi imzalarken:

görsel
kanalistanbul tarafından afedersiniz ama domaltılıp sikilecek sözleşme.
uluslararası anlaşmaları kira kontratosu sanan kerizlerin en gözde anlaşması.

yahu ondan bundan para dilenen mhkp-c'lilerin şu artizliğine doyamıyorum akhi...
boğazlar komisyonunun kaldırılarak,boğazlarda türk egemenliğinin sağlandığı sözleşme. boğazlarda askeri bölge oluşturma hakkı tanınmasına vesile olan,siyasi belge.
Bu kafayla uzun süre anlamamaya devam edersin yorma kafanı böyle şeylerle, Montrö sözleşmesinin herhangi bir süresi yoktur, yoktur, yoktu, yoktur...
lozan'da garanti altına alınamayan boğazlar meselesinin ülke tarihimizin dış politikada belki de tek başarılı dönemi sayılabilecek 1930'lu yıllarda atatürk'ün girişimiyle boğazlarımızın güvenliğinin ve egemenliğinin kazanılıp muhatap ülkelere kabul ettirildiği 20 temmuz 1936'da imzalanan uluslararası sözleşmedir. sözleşmenin imzalanmasından yirmi yıl sonra taraflara aralarında uzlaşma şartı ile değiştirme hakkı tanınmıştır. günümüzde ne yazık ki bu yirmi yıllık süre sanki sözleşmenin bitiş tarihi gibi algılanmaktadır. 1956 yılında sözleşmenin yenilenmesi talep edilmiş ancak bu yapılamamıştır. O günden beri de taraf ülkeler herhangi bir girişimde bulunmamıştır ve sözleşme ilk günkü haliyle halen daha uygulanmaya devam etmektedir.
Atatürkün siyasal başarısı ile elde edilmiş büyük bir zaferdir. Bazı andavallar çıkıp "nasıl zafer baksana gemiler geçiyor beleşe serbestçe" diyebilir. Ancak dünyadaki bütün doğal su yolları ticaret gemileri için "serbest geçiş hakkı" kuralına uymak zorundadır. Ancak "savaş durumu" ve "savaş durumu tehtidi" gibi durumlarda boğazları kapatıp istediğimiz gibi at sürdürebiliriz. Boğazların kontolü tamamen ülkemizin elindedir.

Ayrıca savaş gemilerinin geçişi tamamen bizim kontrol ve izinimizdedir. Karadenize kıyısı olan devletler savaş gemisinde tonaj olarak kota sahibi değilken diğer ülkeler(abd gibi) belli bir tonajdan fazla gemiyi boğazdan geçiremez ve karadenizde bulunduramaz.

2. dünya savaşında ruslar boğazlarda savaş gemileri geçerken yaşadığı sorunlar ve prosedürler nedeniyle denetiminde söz sahibi olmak isteyerek sözleşmenin maddelerinin değişmesi için türkiteye nota verip siyasal baskı kurmaya çalışmıştır. Talepleri arasında boğazların denetimini rus ve türk birlikte yapmak ve boğazlara askeri üst kurmak gibi maddeler vardır. Ancak ingiltereninde desteğiyle bu talepler kesinlikle kabul edilmemiştir.

Özetle; boğazlar bizimdir, denetimi bizimdir, güvenlik veyahut savaş nedeniyle boğazları kapatabiliriz ve savaş gemilerinin geçmesine izin vermeyebiliriz.(karadeniz sahil devletleri harici ülkelerin)
les gibi bir sozlesmenin les gibi duzeltilmis hali. ayni bokun laciverdi. pis bir anlasmadir
The Montreux Convention Regarding the Regime of the Turkish Straits of July 1936 established the Bosporus as an international shipping lane, but gave Turkey the right to restrict ships from non-Black Sea nations.