bugün

Yolculuğun en sinir bozucu anlarındandır.

idrar kesenizin sayılı dakikalar sonra gürültüyle patlayacağı ve etrafa saçılacağı endişesini duyarak, mola yerinde tuvalete koşarak ilk giren olursunuz ama içerideki kapıların tamamı maalesef kapalı ve de çoğu sürgülüdür. Sizin otobüsten 10 dakika evvel mola yerine yanaşan bir diğer otobüsün yolcuları bütün WC hücrelerini kapatmışlardır. Kapılardan birinin yarı-aralık olmasının verdiği ümitle kapıyı yavaşça itersiniz... Ama kapı daha şiddetli bir şekilde geriye doğru ittirilir içeriden, kalın, tok ve de oldukça ters bir ses ''Doluuu!..'' der (Bu psikoloji içinde hacetini gidermekte olan kişiler, nedense hep seslerini kalınlaştırarak içinde bulundukları helânın dolu olduğunu haykırırlar içeriden. Sanki seslerinin kalınlığı yeterince olmazsa, dışarıda bekleyenin içeriye birden dalıvereceği sıkıntısı mıdır, nedir?). idrar kesesi yerçekiminin de verdiği çekim gücüyle daha bir ağırlığını hissettirir. O anda Allah muhafaza yere salıvermeniz durumunda etrafa nasıl rezil olacağınız, otobüse binince herkesin size ve de ıpıslak pantolonunuza nasıl alaycı gözlerle bakacağını düşünür, daha da bir sıkılırsınız.

Yolculuğun kalan kısmında otobüsün ''Sidiklisi'' olma şerefine erişmemek için, bir türlü çıkmak bilmeyen içeridekilere orta karar küfürler edersiniz içinizden. Allah, onları da böyle tuvalet kapılarında bir gün bekletsin diye içler geçirirsiniz...

Neyse, biri çıkar kapıyı geri itip... Diğer bekleyenlerin sizin sıranızı kapmaması için omuzlarınızı daha bir kaldırır, kendinize heyyulâ gibi bir görüntü vererek açık kapıdan sert adımlarla içeri girerek gözden kaybolursunuz. Şükürler olsun ki, elâleme rezil olmaktan ve vücudunuzdan ayrılmayı bekleyen litreye yakın amonyak menşeili likitten kurtulmuş olur, bir taşla tam iki kuş birden vurmuş olursunuz.