bugün

evet efendim...

sözlükte afedersiniz sivilceli ergen ve tipsiz gençlerden çok olduğu için bilmemeleri doğal olur o yüzden açıklayayım da ondan sonra yaşadığım, ruhumu kahverengiye boyayan elim olayı anlatayım. bildiğiniz gibi beni eskiler iyi tanır yeniler örnek alır, vakt-i zamanında esenyurt-hoşdere-boğazköy hattında 3-5 sene direksiyon sallamışlığım, kız kulesine arabayı çekip (o zamanlar pejo106 vardı bende) evli bayanları bi punduna getirip cicoz etmişliğim var. tabii ki pişmanım, allah'ım günah yazma yazarsan da az yaz o kadar ak partiliyiz.

tabii ki eski tövbekarlardan olup, hayatımı bundan sonra ahlaki biçimde yaşayan, olaylara her daim ak gözlüğüyle bakan bir insan olup çıktım. geçenlerde evde dört döndüm yatalak valideciğim de zaten sürekli yattığı için ne muhabbet ne bir şey müge anlı falan izledik sıkıldım. bende hemen eski konekşınlarımdan birini bulup muhabbet etmek, kahve içip derdimi tasamı boşaltmak için aradım.
kısa bir muhabbetten sonra oo seni nasıl unuturum hayatım, nerelerdesin ayol, beni maltepe camiisi önünden al badem kaslım, atmaca gözlüm.
tamam yavrukuş geliyorum 1saate orda ol dedim ve hemen x5 ime gözüm gitti fakat ulan çok yakar bu karıya da değmez hem de yetişemem diye düşünüp allah bin defa razı olsun yapmışlar metrobüse atladım şak diye kadıköy'de indim.

hemen bir minibüs çevirdim ve birader çek maltepe'ye gidicez dedim ve kaç para dedikten sonra 100 lira verip üstü kalsın dedim. ulan oturacak yer buldum diye sevinirken s.keyim iki tane yaşlı bindi ziverbey'den, s.kicem analarını ya ama biri falan görür de habip millete yer vermiyo diye dedikodumu yapar diye teyze gel gel a.ına koyiyim otur deyip yer verdikten sonra şoförün yan koltuğuna gözüm ilişti. aman ya rabbi manita koltuğuna oturmuş bir karı vardı..

hemen toplumsal duyarlılığımı ağır bastırıp şoföre selamu aleykum gardaş bu hanfendü manitanız mı yengem mi yoksa tanımıyonuz mu diye sordum.
yoo tanımam etmem hayırdır kardeş dedi.

ben de hayır değil şer kardeşim, bu manita koltuğuna oturan kim lan ne iş karıştırıyorsunuz a.ınıza koyarım sizin çek sağa dedim arkalardan birileri meczup şoför bey o boşver bulaşma, ite bulaşma çalıyı dolaş falan diye sayıklıyordu. o esnada kız muhabbete yırtık dondan fırlar gibi erkek erkeğe konuşurken muhabbete dalacak kadar ahlaksız olduğunu gösterircesine noluyo ya oturduysam, ellemiyo ya beni, ben zaten marmara ünivisinde inicem yobaz, polise şikayet ederim bak seni s.kerek öldürürler dedi.

o esnada kadıköyün laik insanlarının arasında tutacaksız kalmış, paltomun içinde küçülmüştüm sanki. noluyoruz lan diyecek gibi oldum ki iri kıyım kelli felli adamlar tarafından göz hapsinde olduğumu farkettim. hemen kadıköy ak gençliğini aradım fakat çoğunun kartal sıraselvilerde toplantıda olduklarını öğrendim üzüldüm cevap vermezsem olmazdı. ya bu saatten sonra aslan gibi johny wick olacak ya da küçük emrah olup allah'tan yardım gelmesini bekleyecektim.

eeh yeter lan deyip karıya şamarı patlattım ve in arabadan a.ına koyiyim deyip tekme attım. bu esnada kızın şort giydiğini ve manita koltuğunda oturduğunu da tekrarladım fakat kız izmirliyiz biz imdat, yobazlık boyu aşmış yardım edin atatürkünüz yok mu sizin diye haykırıyordu.

şoför hemen sağa çekip karıyı kurtarma peşinde ve yolcular üstüme saldırmaya hazırlanırken fırladım arabadan ve minibüsün alfası olan şoföre zıplayıp zıplayıp kafaları soktum ondan sonra yolcuların gözü korktu. kızı da saçından tutup hiç mi ahlak kalmadı a.ına koyiyim, manita koltuğuna oturup ne ima ediyorsunuz lan dedim ve halk araya girip yapma abi dedilerse de sakinleşemedim.

o esnada hemen ekipler geldi üç dört tane ve etrafımızı sarıp silahlarını çektiler bırak kızı diye hemen orada beni tanıyan eskilerden olduğumu bilen galerici şahin kardeşim ve arkadaşları yetişip araya girdi ve beni götürmek isteyen polisleri çay içmeye davet edip biraz para verip uzaklaştırdı. ne kadar valiyle konekşın kurup bunları sürdürmek istesem de vali ye ulaşamadım tabi hesabını sorucam. polisler kızı götürürlerken benim babam subay anladın mı s.ktiricem senin sakalını yobaz adi oc falan diye bağırıyordu.

o esnada meclisten birkaç arkadaşım aradı ve olayı hemen anlattım, polislere telefonu verdim sesi duyunca özür dilediler ve beni bırakıp kızı götürmeye çalıştılar. kızın babası subaymış isim soy isim alın bakim şunun babasının fetöden alalım da görsün anasının albayını dedim elimde çayla. çayımı içip eski arkadaş kaslı şahin'den de özür dileyip, teşekkür edip hayırlı işler dileyerek başka bir minibüs çevirip bindim.

içimde kalp kırıklıkları, içimde pişmanlıklar vardı. ah benim garip habibim neden gelirsin ki bu laik semte, neden? dayan birkaç sene daha ondan sonra tamamen koyucaz çocuğu emin ol yavrum diye kendi kendime söylenirken eski konekşımın cami önünde mini eteğiyle bana el salladığını görüp ooo en kral baksırımı da giymişim ötesi yok be, show must go on azizim diyerek minibüsten inip naber kız zilli gel bi çay içelim diye çay bahcesine doğru yürümeye başladım.

ben hayatın küçük onur'u, küçük emrah'ı olmak isterken, allah'ın da takdiriyle bir kez daha johnny wick olmuş ortalığı kasıp kavurmuştum. yaptıklarımdan pişman değildim, içimde ak bir gururla karışık tükenmişlik hissi vardı.

neye karşı kimlerle mücadele ediyordum, artık şeriat gelmeli, başkanlık gelmeli ve bu yüzde 40 mı 30 mu ne olan yüzdeyi ülkeden göndermeliydi...
Okuyamadigim kizla ilgili yazi. Durumumuz yoktu.
Okudum pişmanım.
uzun entryleri okumadan önce yazarına bakmayı öğreten başlıktır.
durumumuz yoktu okuyamadık.
o yolun yolcusu olabilme ihtimali vardır.