bugün

işletme olarak karşılaştırılması çok mantıklı olmayan işletmelerdir ancak müşteri olarak kesinlikle kıyaslanmalıdır.

Migros'ta herşeyi sepetinde taşıya taşıya alış-veriş yapan müşteri mahalle bakkalına girince padişah kimliğine bürünür ve "onu ver, bunu koy" tarzında yürütür işlemlerini.

Migros'ta 20 dakika kasa sırası bekleyen müşteri mahalle bakkalına girince on kişinin arkasından bağırır " bana bi parliament versene" diye...

Migros'ta bir fiyatın beklediğinden fazla olduğunu gördüğünde "bak buna da zam gelmiş görüyon mu!?" olan tepki mahalle bakkalına gidilince "daha geçen hafta aldım şu kadardı" ya da "heryerde şu kadar adam mı kazıklıyorsunuz lan" a dönüşür.

Migros'ta kasiyerlerin asık suratından şikayet eden zat-ı muhterem mahalle bakkalının sorusuna cevap vermeye bile tenezzül etmez.

Migros'ta dolaşırken mimariye, dizilime vs. aldırış etmeyen müşteri mahalle bakkalına gelince iç mimar kesilir ve başlar ahkam kesmeye "onu buraya çekin, bunu oraya alın, şuna ne gerek var" diye...

Migros'ta istediği diş fırçasını bulamadığı zaman ürün çok zor bulunur bir üründür ama mahalle bakkalında kiraz sapı çayını bulamazsa bu bakkalın geri kalmışlığındandır.

Migros'a bir aylık mutfak ihtiyacının torbalarını taşımaya razı olan bünye mahalle bakkalından bir paket sigara alırken evlere servis olmamasından şikayet eder.

en büyük migros hangi avm'deyse üşenmeden haftanın 4 günü giden zat-ı şahane bakkalın önünde öküz gibi bağırır "bakkal gel şu gazetenin parasını al, giremem şimdi içeriye kadar" diye.
kalitesiz, mahalle kekolarının gittiği mahalle bakkalının, elitist kesim merkezi migros altında ezileceği versus.
mahalle bakkallarını daha çok severdim artık değişti. mahalle bakkalımız dedikodu kazanı. gapçuk ağzımızdan laf almak için elli bin takla atıyor. diğeri sebebi ise, bu sıcak günlerde serinlemek çok güzel migrosta.
Mahalle bakkalı daha pahalı.
bakkal amca alır.