bugün

metbobüse binecek olan insanların tam kapıların açılma esnasında yaptıkları eylemdir. zira öküz gibi toslaşarak biniyorlar.

(bkz: öküzsünüz lan o ne biçim biniş)
söz konusu istanbul toplu taşımacılığı ise; kimsenin kimseye acımadığı metrobüs duraklarında yapılması farz olandır. zira metrobüs duraklarında da aşağı yukarı orman kuralları geçerlidir; güçlü olanlar oturur, zayıflar ayakta kalır.
metrobüs kullanmama nedenidir.
(bkz: metrobüste yer kapmak için ittifak yapan tipler)
forda maruz kalmamak icindir.
ilkokuldan itibaren eğitim konusu olması gereken mevzudur. toplu taşıma araçlarına biniş dersleri müfredata konulmalıdır.
metrobüsün toplu taşıma aracı değil, insan konservesi olmasından kaynaklanan durumdur. istanbul'u çok sevmem daha doğrusu kalabalığı. geçen yaz bi süre istanbulda düzenli olarak metrobüs kullanmak zorunda kaldım. ilk başlarda afrika savanlarındaki ürkek bir ceylan edasıyla, ' nooluyo lan?' bakışlarıyla metrobüse biniyordum. 1-2 hafta içerisinde dayılara çelme takmak olsun, teyzelere çakrırmadan dirsek atmalar olsun olayın eşşoğleşşeği olup çıktım. istanbul azizim, adamı değiştiriyor.
insanlıkla birlikte fizik yasaları da durakta kalır, hiç kımıldamadan metrobüse binmişliğim vardır.
kimi zaman sadece insanlık bırakılmaz o durakta, bazen sırttaki çanta, bazen ayaktaki ayakkabı ya da bazen bacaklarınızdan bir tanesi kalır o durakta...*
farklı bir bakış açısı için;

(bkz: metrobüste insanlığın yitirilmesi)
sadece metrobüste değil, bir çok toplu taşıma aracında yaşanan bir durum.
metrobüs kanunlarından en temel olanıdır.