bugün

evet efenim ben bugün bunu yaptım. facebook denen illete bulaşmış biri olarak o da yetmiyormuş gibi bir oyuna başladım cityville. o da yetmezmiş gibi patronuma cityville isteği yolladım.
sonra ne mi oldu, gelip benim şehrime franchising kurdu. bir de energy yolladı sağolsun. yeni kuruyorum şehri de ihtiyacım olur diye düşünmüş sanıyorum.

bakalım aybaşı yaklaşıyor, sonucunu göreceğiz.
mesai saatinde patrona porno film göndermekten kat kat iyi bir durumdur.

- burak bey odama gelir misiniz?
+ ne var la? *
- burak bey bunu siz mi gönderdiniz bana?
+ la ben ne göndereceğim sikik sen kendin indirmişsindir. *
- bak evladım işinde iyisin ama sabrımı zorlama. iş yerinde böyle şeyler olur mu hiç?
+ lan sen yokken ben büroya karı-kız atıyorum. *
- siktir git lan kovuyorum seni.
+ astalavista bebek. *
"dürt"ülmekle sonuçlanabilecek neşeli bir teşebbüs.
(bkz: iş yerinde bulunmaktan sıkılan yazarlar zirvesi) *
(bkz: sol frame)
patronun, insan kaynakları şeysine "kovulma" isteği yollamasına neden olabilecek durumdur.
(bkz: işten kovulma nedenleri) *
(bkz: muhasebeye ugra)
(bkz: paranı al)
patronuna göre sonucu değişiklik gösterir. eğer ki anlayışlı bir patronsa daveti kabul edip oyuna başlar, tam tersi bir patronsa kapıyı ve internet kafenin yolunu gösterip uğurlar.
ay başı geldi çattı;

patron her ay başında akşam çıkmadan önce hepimizi odasına çağırır; maaşlarımızı vermek için, her zaman o anın gelmesini bekleyen ben, bu defa lan maaşı almasam da olur düşüncelerindeydim. ama öyle olmadı...

telefonum çaldı, çıkmama 10 dk kalmıştı, "tüh" dedim kendi kendime; "işte arıyor". açtım telefonu ve şunu duydum, "picnick hemen odama gel!" sesi normalden daha tok geliyordu ve bunları söyledikten hemen sonra telefonu adeta yüzüme kapatmıştı. odanın önüne geldim ve kapıyı çaldım. yine tok bir sesle "gir" dedi. çekinerek girdim. çok sinirli gibiydi, bana "otur" dedi. oturdum ama terlemiştim, sözlükteki ibneler haklı çıktı dedim kesin kovulacağım. olsun lan bununla ilgili bir başlık açarım çok tutar * diye artık işten çıkarılmayı geçtim sonrasını düşünüyordum...

bilgisayarla ilgileniyordu, içimden kesin hesap dökümlerini çıkarıyor muhasebeye göndermeden buradan direk yollayacak dedim. sonra bana baktı, "bak pic sakın benim şehrime girip franchising falan kurmaya kalkma, sırtımdan para kazanma" diye seslendi. bir an olayı idrak edemeyip "efendim" diye sordum, "franchise diyorum. kurma benim şehrime, zaten pezevenk dilaver gelmiş 3 film birden diye bir sinema kurmuş!" inanın bana o an gülemedim. sonra "ha birde bu kalpler ne oluyor diye sordu?" bildiğim kadarıyla cevapladım sorularını. saate baktığımda 2 saat geçmişti, ben izin isteyip çıkarken "dur maaşın" dedi, sevinçle döndüm arkamı ama elinde bir şey yoktu, "bu ay city ville'e yatırdım paranı istediğin zaman bina yapmak için kullanabilirsin" dedi, sadece kesik bir sesle peki efendim diyebildim...

o gün * berbat geçmişti, uyuyamamıştım bütün gece, tam bir salağım diyordum kendime... sabah işe geldim ve masamda kapalı bir zarf vardı, maaşım!