öncelikli tam başlık atalım:

televizyonda mili tenisçi marsel ilhan'ın wimbledon 2010 ilk tur maçı yerine televizyonda şili-isviçre maçını izlemek.

elbette gerzek değiliz. herkes istediğini izler elbette. tercih ve zevk meselesi. kimseyi de ilgilendirmez. o kadar saçma konuşacak halimiz yok.
ama kafa kurcalayan bir durum.

şu cümleler bizim çünkü:
-hocam adamlar oynuyor ya
-hocam adamlar yapıyor ya
-bizde olsa böyle sessizlik hayatta olmaz
-bizde nerdeeee böyle adamlar çıkacak da...
-bizimkiler anlamaz bu işten
vesaire...

cümleler tanıdık, cümleler bizden, cümleler bizim çünkü.
e o zaman nerede hata yapıyoruz. ve neden hata yapıyoruz.
bir tarafta şili ve isviçre; kutsal değerler gibi tüm tvler'de açık.
bi tarafta ruhunu duymadığımız marsel ilhan ve tenis.
bi tarafta kendi şikayetlerimiz, adam gibi gelişemedik ulen nidalarımız.
bi tarafta işte bu derin çelişkilerimiz.

sen kendine-sporcuna değer vermeden, nasıl bir gelişim göstereceksin ahali; nasıl...
tenis yerine futbolu tercih etmektir.
futbol maçının, tenis maçından daha heyecanlı ve zevkli olmasından kaynaklanandır.
nba maçı varsa bu kez futbola, tenis muamelesi yapılabilir.
21 haziran 2010 marsel ilhan marcos daniel maçı yerine, 21 haziran 2010 şili isviçre maçı'nı tercih etmiş olmaktır. mantıklısı da budur.
ben şili isviçre maçı olarak bakmadım olaya isviçre milli takımındaki türk futbolcuları takip etmek için izledim bu maçı evet olay bundan ibaret.