bugün

eskisi kadar revaçta olmasa da mahalle maçları, günümüzde hala pırlanta gibi yıldız adaylarının, nice kıvrak messilerin, muz orta yapabilen genç diğmaların mahalle aralarında hiba oluşunu büyük bir üzüntü içerisinde izliyoruz. bizim bugün cevabını bulmaya çalışacağımız soru: nedir bu olay? niçin taştan kalelere abanarak, adamın devam etti tartışmaları içinde yok olup gidiyor pırlanta gibi çocuklarımız? kimdir bunun sorumlusu?
öncelikle, bu hal ve gidişatın en büyük sorumlusunun, yönetimin yapmış olduğu büyük hataları, teknik heyet ve futbolcuların disiplinsiz tutumlarını bir kenara koyduğumuzda, anneler olduğunu görüyoruz. evet, hepsini analar yaptı, kadın analar. bakın buraya bi anti parantez açmak istiyorum. şöyle anlatalım;

Tuttuğun takımın çakma forması amca/dayı (bunların babanın yakın arkadaşlarından oluşması da muhtemeldir, öz olması eser şart değildir) tarafından pazardan alınmıştır. Bir gece öncesinden yatağa yattığında kendini derbi maçının kampında gibi hissedersin. Sabah formanın altına en uygun şortu geçirir aynada son bir kez bakarsın kendine. Televizyonda, gazetede, dergilerde gördüğün kahramanına benzemeye çalışırsın, sonra ayakkabılarını geçirirsin ayağına. O sırada içerden anne bağırır "Nereye güzel oğlum." Oradaki "güzel" sıfatını şimdi belleğe kaydedin, ilerde karşımıza çıkacak.

"Anne arkadaşlarla yandaki arsaya gidiyoruz, mahalle maçı yapacağız, nasipse bu sefer kupayı alıp müzemize getirmek istiyoruz. 27 haftadır alamadık kupayı. Maça çok iyi hazırlandık. En iyi orta sahamız Celil yok ama yerine oynayacak arkadaşların onun yerini aratmayacağını biliyoruz. Zemin ve hava şartları futbola çok müsait."

Bu cevaptan annenin aklına girebilen yegane kelime "maç" olmuştur. Anne size o malum cümleyi kurar... "Tamam 'güzel' oğlum, çok koşturma e mi?"

Anne yapma, anne etme...

Hepinizin "Kim taktı ki birader annesini!" dediğini duyar gibi oluyorum ama takdir edersiniz ki, içimizdeki anne sevgisini kabullenip yüzeye çıkarmak için birkaç seans psikanalize falan gerek yok. Annenizin size yönelttiği o "Güzel" sıfatı var ya? işte o sıfat yüzünden beyninizin bir yerlerinde koşmanızı engelleyen bazı faaliyetler olmuştur. Nice Roberto Carloslar, değme Naniler, sayısız Riberyler heba olup gitmiştir mahalle aralarında. Sergen gibi Tanju gibi bazı istisnalar olduysa da üzgünüm ki futbol koşarak oynanır.

Söz öbeğinin yerine "Terleme" kelimesi emir kipinde kullanılabilir. Aynı etkiyi yarattığı bilim çevrelerinde kanıtlanmıştır.
ZENGiN OLAmamışlardır.

belki bir messi olamazdım kabul ama selçuk şahin sabri sarıoğlu kadar futbol oynayabilirdim. kader işte.
Kadersiz veletlerdir.

Oysa aralarından ne messi' ler, ne maradona'lar çıkardı kimbilir?

Bilmem kaç milyon dolarlık yetenekleri heba olmuş, belki karayollarında memur, belki sanayide kaportacı, belki de taksi şoförü olup hayatla cebelleşmişlerdir.
insan üzülüyor...
Mahallenin hakan abileridir..

En son çare Fabrikada vardiyalı olarak işe başlar.