bugün

hiç kimse kusura bakmasın, diyerek giriş yapacağım başlık.
batı habersiz, doğu bir yerlere gidiyor. nereye gidiyor allah bilir. insanlar evlerinde otururken olup bitenleri yalnızca gazete, internet ve televizyon aracılığıyla takip ediyor. peki gerçekten doğru şeyleri mi takip ediyorlar?
bu yaşananlar bir ırkın ayaklanması, bir bölgeyi ele geçirmeye çalışmasıdır. nasıl bu hale gelebildik biz?
kardeş kardeş yaşıyorduk. yan komşumuz kürttü, biz türk. biz türktük, üst komşumuz kürt. aslında bizler türk veya kürt değildik. "türkiye cumhuriyeti vatandaşı" idik.
yaklaşık 15 yıldır insanlar birbirlerinden öyle ayrıştı ki, 10 sene önce sokakta birlikte top oynayan insanlar artık lice'de, taksim'de, kızılay'da veya herhangi bir yerde karşı karşıya geliyorlar ve belki de birbirlerine geri dönüşü olmayan zararlar veriyorlar.
işte tam da bu noktada "hiç kimse kusura bakmasın" diyeceğim. bu ulusu bu hale getiren adamları yıllardır tepemizde siz tutuyorsunuz. çaldıkları paraları, sattıkları vatan topraklarını bir kenara bırakın; kardeşi kardeşe düşman eden bu adamları 15 yıla yakın süredir başımızdan eksik etmiyorsunuz.
kürtler hiç kusura bakmasın.
yaptıkları şey misafir olarak kaldıkları evde, ev sahibi olmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. aynı şeyi türkler yapsaydı, onlar için de geçerli olacaktı bu durum. yıllarca birlikte yaşadık biz. yeri geldi birlikte savaşa girdik, yeri geldi depremlerde aynı çadırlarda kaldık, birbirimizi enkaz altından çıkardık, yeri geldi birbirimizin aç karnını doyurduk, bir lokma ekmeği paylaştık. geldiğimiz noktada kukla misali iplerinizi ellerine verdiğiniz adamlar bizi birbirimize kurşun sıkacak kadar düşman etti. türkiye cumhuriyeti'nde türklerden hiçbir farkınız yok sizin. ayrıcalığınız bile var. okullarda lazca veya çerkesce eğitim veriliyor mu? sokaklara, dükkanlara hatta belediye binalarına rumca, arnavutca isimler yazılıyor mu? siz yapabiliyorsunuz. bü ülkenin vatandaşları bir ağaç için eylem yapamazken, sizler memleketi bölmek için istediğiniz zaman, istediğiniz yerde eylem yapıyorsunuz. yetmiyor çevreye zarar veriyorsunuz. sizlere verilen hakları iyi değerlendirmiyor, bunları kötüye kullanıyorsunuz.
türkler hiç kusura bakmasın.
yıllarca kendinizi herkesten üstün gördünüz. hitler'in nazileri misali kendinizi bu topraklar üzerinde üstün ırk olarak lanse ettiniz. yıllardır dünya üzerinde nefes alan her insanın eşit olduğu gerçeğini görmezden geldiniz. yaşadığımız bu topraklar üzerinde başka ırklardan olan insanların da yaşam hakları olduğunu kabul etmediniz. yine yıllarca milliyetçilik uğrana öldünüz, öldürüldünüz. eğer sizlerden farklı olan insanların görüşlerine biraz saygı duysaydınız, şu anda başımızda olan bu dalkavuklar yerine memleketi hep birlikte kardeşçe yönetiyor olurduk. lakin, siz bunu yapmayıp farklı düşünen ve farklı olan herkese içten içe nefret beslediniz, adeta savaş açtınız. sonucunda bizim birbirimizle didişmemizi fırsat bilen "bu adamlar" ortaya çıktı, başa geçti ve bu hale geldik.
sözün özü sizlere verilen şansları iyi kullanmadınız, nankörlük yaptınız ve içinizdeki nefreti bir türlü bastıramadınız. bu saatten sonra bir şeylerin değişeceğine inanıyorsanız kıçınızı örtün, kötü rüya görürsünüz.
teşekkür ederim.

(bkz: hepimize geçmiş olsun)
tanımı bir anekdotla yapmak istersek:

bir grafiker arkadaşım yıllarca okur, deneyim sahibi olur ve sonunda grafiker olur. işinde gerçekten çok iyidir. bir gün bir müşterisi bir iş verir. grafiker arkadaşımda yaklaşık 10 dakikada müşterisinin işini yapar ve fiyat verir. müşteri ise ''ama bu fiyat çok fazla 10 dakikanı almadı bu işi yapmak'' der. arkadaşımın cevabı ise '' o işi 10 dakikada yapabilmek için 10 yıldır tecrübe ediniyorum'' olur.

türkler hiç kusura bakmasın, lazca, çerkesçe eğitim verilmezken kürtçe verilebiliyor olması onlarca yıldır kürt halkının ödediği bedel sayesindedir. bugün gelinen noktada belediye binalarına kürtçe tabela asabiliyorlarsa da bu bunu sağlayabilmek için canını feda etmiş çocuğundan yaşlısına kürt insanlarının sayesindedir.

ha ama kürtler şunu biliyorlar, bu ülkede hak verilmez alınır. kürtler de şimdiye kadar bazı haklar alabildiler.

kürtler bu ülkede mecliste, kamu binalarında ya da sahip oldukları makamlarında tek kelime kürtçe konuşmaksızın cumhurbaşkanı bile olabildiler. işte tam can alıcı nokta da budur. kürt ırkına mensup olabilirsiniz ancak bunu dile getirmezseniz veya türküm derseniz bir ihtimal yükselebilirsiniz. çünkü devlet otoritesi onlardca yıl bunu sağlamak için uğraşmıştır.

rum, çerkes, laz, ermeni, kürt, süryani, arap olmanız önemli değildir yeter ki türküm deyin.
ortak bir geçmiş ve gelecek değeri olarak değildir başınıza dikilen bayrak, otorite simgesidir. o otoriteye itaat edin, dediklerini yapın, size verilen kadarına razı olun ve yaşayın. aksi durumda işkenceye uğrar, gözaltında kaybedilir en iyi ihtimalle ise öldürülürsünüz.

türkler hiç kusura bakmasınlar bu ülkede sizin için de adalet ve refah yok. muktedirin etrafındaki zümre yıllarca yemiş bu ülkeyi dostlar. karın tokluğuna yaşamışsınız. bir baklava çalıp 40 yıl hapis salmış, cezaevinde tecavüze uğramış, 6 yaşında satılmışsınız.
eğitim sisteminde beyninize ırkçılık masalları milliyetçilik diye soslanıp basılmış, asla sahip olamayacağını bir ev, araba reklamlarını izlemişsiniz televizyonlarınızda. sizi şükreder halde tutmak için ramazanlarda sohbetler verilmiş, devlet adamlarınız develer keserken, çöplüklerinizde aç çocuklar bir parça ekmek aramış durmuş.

siz şükretmişsiniz. çünkü daha iyisini görmemişsiniz. daha kötüleri gelmiş başınıza hep.
türkler hiç kusura bakmasın memleketin a.koymuşlar siz uyumuşsunuz.
ermeniler öldürülmüş, aleviler öldürülmüş, kürtler öldürülmüş. siz hep ya bir kılıf bulmuşsunuz olanlara ya da taraf olmuşsunuz öldürenlerden yana.

lice'deki olaylar daha önce de oldu. 30 yıldır savaşın en yoğun olduğu noktalardan biridir lice. devletin üretilen uyuşturucudan pay aldığı korucu,asker, köylü para kazandıkları yerdir.

resmin bütününe bakarsak, bu sistem bu çark baştan beri bozuk. çürümüş ve kokuyor.
tek seçenek var önümüzde barış ve demokratikleşme.