bugün

kargadan başka kuş, kürt'ten başka ezilen tanımayan, kürt aşağı kürt yukarı ezildik, bok yedik, yok edildik, amanın hey deyip duran etnik kürt milliyetçilerinin (mikro faşistlerin) kürtleri eleştiren bir yazı gördüğünde "vay!!!! kürt dedi, ırkçı!!!!" şeklinde kudurması olayıdır.

kardeşim karar ver, kürt diyor muyuz demiyor muyuz? diyorsak iyi mi demeliyiz? ne la bu ezik edebiyatı?
sıkılmadınız mı mnskim?
"kürtkürtkürtkürt" diye başlıkları açıp ondan sonra eleştirilince ağlayanların aslında ırkçılar olduğunu kamufle etme amaçlı söylemdir.

(bir bakın bakalım kimler açmış o "kürtkürtkürtkürt" başlıklarını)
'''kürt' demek var, 'kürt' demek var.''

imza: bir ırkçı olmayan.
"barış hemen şimdi" sloganı atıp, beş dakika sonra otobüs yakmaktır,
"yaşasın halkların kardeşliği" derken, diğer yandan "kürtlerin önünde diz çökeceksiniz" demektir,
"savaşa son" dediği günü gecesinde 10 mehmetçiği şehit etmektir,
"demokrasi, özgürlük istiyoruz" derken, terör yapma özgürlüğünü, insan yakma demokratlığını kasdetmektir,

sana bir şey söyleyeyim mi mikro faşist kürtçük; günahım kadar sevmem mhp'yi ama o devlet bahçeli denilen adama yatın kalkın dua edin. eğer sizin (bdp-pkk)yaptığınızın % 1'i kadar etnik milliyetçilik yapsa idi, ya da buna izin verse idi, ülke kan gölüne dönerdi.

siz o etnik milliyetçi politikalarınızla % 5 oy alacaksınız ama en az % 5'de mhp'ye kazandırıyorsunuz.
işte bu da sizin türkiye'deki faşizme katkınız.

küçük faşistler sizi!
güvenliğini sağlayan, suyunu ekmeğini veren bu ülkenin .mına koymak gayesindeki, kaleyi içten yıkmak isteyen bazı şerefsizlerin yaptığı olaydır bu "ırkçı" kelimesiyle vatansever türkleri itham etmek.

ırkçılık buysa ırkçıyım.
(bkz: rudrudrudrud deyip rud diyene golcü demek) *
önce bir anı, sonra tanım efendim:

rahmetli babamla hastaneye gitmiştik. babamın burnu kanıyordu ve kbb uzmanının odasının önüne geldik. sıra bekleyen 8-10 kişi vardı. odanın önündeki görevli hanım bize hemen içeri girmemizi söyledi ve elinde kanlı bir mendil tutan babamla birlikte içeri girdik, doktor gerekli işlemleri yaptı, babamın burnuna tampon sokup kanı durdurdu, 5-10 dakika kadar uzanıp dinlenmesini söyledi ve babam kenardaki kanepede uzanırken sıradaki hastayı içeri aldı.

içeri orta yaşı geride bırakmak üzere olan bir bey girdi ve hemen doktor hanıma dönüp "biz kürtüz diye sıramızı çiğnedin, o türk diye önce onu aldın" dedi, "ama bu günleriniz uzun sürmeyecek" diye ekledi.

doktor, hemşire, babam, ben, hepimiz bakakaldık... sonra doktor "bu bey acil kanamalı hasta idi, kanamalı durumunda sıraya bakılmaz, kanamalı hasta kim olursa olsun, önce alınır. iki kanamalı hasta varsa, daha çok kan kaybeden önce alınır" dedi.
kürt bey inanmaz inanmaz kafasını salladı, "geç, geç" dedi ve şikayetini anlattı; doktor da gereken tedaviyi, kulak yıkanmasını uygulamaya başladı.

babama baktım. hayatımda tanıdığım en eşitlikçi, en uygar adamın yüzünde bir hüzün... izin isteyip kalktı, dışarı çıktık. ben gideceğimizi sanırken, babam dışarıda kürt beyi beklemeye başladı.

birazdan bey çıktı. babam ona "bak kardeşim" dedi, "burada senden başka sıra bekleyen kaç kişi vardı? diyelim 8. bu 8 kişi sırasının alınmasına itiraz etmedi, ama sen ettin. bu kadar insanın, kendi ırkıyla bir sorunu yok, belki kürttürler, belki türktürler, belki lâz; ama onlar sadece burnu şakır şakır kanayan bir insana sıralarını vermeleri gerektiğini, hatta bu durumda sıra diye bir konunun bile olmadığını bildiler ve itiraz etmediler. peki sen niye ettin?"
bey "biz her yerde eziliyoruz" dedi.
babam da "böyle yaptığınız sürece ezilirsiniz zaten, ırksal değerleri insani değerlerin üstüne koyan herkes ezilmeye mahkumdur" dedi.
adam "bırak abey, bu her yerde böyle, sen doğu'yu bilmezsin, siz büyük şehirde bir eliniz yağda bir eliniz balda yaşar, bizim ne çektiğimizi fark bile etmezsiniz" dedi.
babam, "ben doğuyu bilirim, orada yıllarca öğretmenlik yaptım" dedi ve yeni bir soru sordu: "ben de kürt olsaydım, önce benim girmeme itiraz eder miydin, etmez miydin?"
"etmezdim" dedi bey.
"yani doğudaki hastanelerde hiç sıra kavgası yok, öyle mi?" dedi babam, "herkesin kürt olduğu yerde hiç bir tartışma-kavga olmaz, öyle mi?"
"neyse abey, bunlar derin meseleler" dedi bey, "eyvallah" deyip gitti.

babam ardından bana döndü, "görüyor musun" dedi, "zaten var olan haklarının var olduğunun farkında olmayan insanların nasıl hak savaşı yaptığını?"

"amerika'da da bu oldu uzun yıllar; siyah biri hırsızlık yaptı, tutuklandı, 'beni zenci olduğum için hapse attılar' diye mızıkladı. bizim ülkemizde örneğin, yalnızca kendi için başını kapatanlara bir şey denmezken kadınlar siyasi simge için baş kapattılar, sonra 'türbanım yüzünden okuyamıyorum' diye kıyameti kopardılar. şimdi de kürtler yeni hissettikleri varlıklarını abartarak anlatma derdine düştü; pek çok türk, pek çok lâz ve çerkez de onlar kadar aç, cahil, olanaksız olmasına rağmen, 'biz kürtüz diye bize bunlar yapılıyor' diye nefret geliştirdiler. insan kavramını ırk, din, dil, cinsiyet kavramlarının önüne koyamayan herkes, her toplum; ezilmişlik edebiyatının anlık hazzıyla kendi varoluşunu, öfkesini ve zevklerini tatmin eder" dedi.

tanım: ezilmişlik edebiyatıdır.
--
şunu da söylemeden geçemeyeceğim:
(bkz: bir yanım kürt bir yanım türk ben kimi seçeceğim/#7789897)
--
edit: eksilemişsin? ezilmişlik edebiyatını okumadık diye mi?