bugün

yine sigara içerken düştün aklıma, o kadar çok istedim ki seni kül tabağına basmayı,
sigarasını yakıp içine öyle derin bir nefes çekti ki orada olmamanın verdiği acıyı
ciğerleri de yaşasın istedi, bir kez daha içine çekti
keşke burda olsun diye zehirledi ciğerlerini, ne kadar da özlemişim dedi,
her sigara izmaritini söndürüşte hala bitmemişti acısı,
bitsin diye içiyordu daha da çok oluyordu acısı,
bitsin diye sertçe bastırdı küllüğe kalbi acıyordu bazı zaman,
ciğerlerini dolduran duman bile gülümsedi,
dudaklarında kalan bira kalıntıları bile kahkaha attı istanbula gitmelisin diye,
ellerine kalbinin üstüne birleştirdi,
hımmmm diye içine bir nefes çekti,
sanki uzun süre görmemiş birine sarılır gibi, sanki hasret kalmışta saçlarını boynunu koklayıp
mutlu olmuş gibi ellerini birleştirdi kalbinde,
son biram diye açıp damarlarına yolladığı alkol belki bu sefer unutturur
umudu ile yudumladı, sabah uyandığında sanki yaşanmamış gibi uyanmak istiyordu kimi zaman,
kalbini sıkıştıran acı dört beş biraya gitmiş gibi hissetmek istiyordu,
neyse dedi, en yakın zamanda görüşmeliyiz dedi,
iyiki varsın dedi kalbinin en derinlerinden,
bütün acılarını bütün sevinçlerini hissediyorum,
yalnız değilsin, sakın yalnız hissetme kendini dedi,
kötü bir şey yalnızlık yapma bunu kendine dedi,
yalnızlık iliklerimizi kemirince hemen yazalım birbirimize dedi,
kalbimizi kemirmesin, yatakta yeterince hissettiriyor kendini dedi.

tutamadı gözyaşlarını elini ters çevirdi ve işaret parmağı orta parmadığı ile nefretle sildi gözyaşını ..
yaşadığı şeyleri kaldıramayacığını
düşünürken dik durmaya başladığında yakaladı kendini
hiçbir şey beni yıkamaz diye cesaretlendi..

nasıl mutlu oldu dik duruşu ile kendine gelişi,
kelime bulamadı, böyle zamanlar için kelime olmalı dilimizde diye geçirdi içinden,
kalbinden ağladığını biliyordu, keşke imkanı olsa da kalbinin gözyaşlarını dindirebilsem dedi,
ama sadece yanaklarına akarken güldürmek bile yetiyordu bazen, inemezdi kalbine, isterdi acısını alsın, atsın denize, dalgalar vurdukça parçalansın ikiside biliyordu öyle kolay olmayacak, zoru seviyorlardı anlaşılan, acı çekmek mi mutlu ediyordu yoksa bunları, neden sevilmek varken sevmek için çaba harcıyorlardı, neden kolayı oynamıyorlardı, neden satrançta asker olmak varken, ısrarla kral kraliçe olup sona kalıyorlardı, aslına bakarsan insan olarak iyiyiz diyordu sezen aksu, belkide sezen aksuyu dinlemek lazımdı, ben bittim artık kalmadım...

tüm bunları okumak bile yetmişti kıza..herşeyi bütün sıkıntıları uçup gitmişti hafiflemişti sanki..böyle birisi hayatımda iyiki var dedi..
ya bulamayan varsa diye üzüldü..sonra boşverdi çünkü bu hayatta kimse kimse için pek üzülmüyor ve acımıyordu..zoru sevdikleri kesindi ikisindinde..aslında sadece huzurlu sessiz sakin bir yaşam peşindeydi ikiside..
yorulmuşlar bıkmışlardı..sevilmek yetmiyordu onlara sevmeleri de lazımdı yoksa nasıl acı çekerlerdi ki .. acı çekmeleri gerekiyordu iliklerinde hissedene kadar hemde.. sezen aksu dan daha çok kendimizi dinlememiz gerekir aslında dedi.

off dedi sigarasını yakarken,keşke bir sigaralık yaşamım olsa dedi,
içip kül tabağına sönsem, diğer sönen izmaritlerin acısını dinlesem, acı çeken diğer dudakların nasıl söndüğünü dinlesem, nasıl onları söndürürken basılan duyguları hissetsem, her zerresinde hissediyordu mutlu olmalı bu hatun, bitip gitmemeli, öyle mutlu olmalıydı ki rüya mı ayırt edememeliydi, içmeden sarhoş olup aynaya sarhoşmuş gibi kocaman bir gülümseme bırakmalıydı, acı olsundu ama mutluluk o kadar güzel yakışıyordu ki alnına düşen lüle lüle saçlarına, sanki dünyanın dönmesini onun gülüşü sağlıyormuş gibi öyle içten güldün istiyordu, gözyaşlarını ben akıtırım dedi, sen sadece saşlarının lüleleri gibi kıvrım kıvrım yaşa hayatı dedi, ordan oraya savrul, saçların omuzlarına düştüğünde omuzların bile mutluluk duysun yeter ki sen ağlama, istersen ben üzülürüm ikimizin yerine dedi, senin acın çok fazla, yalvarırım ver acını dedi, biliyordu verse hissederdi, ama boşverdi hepsini öyle güzel güldü ki, daha fazla yazmasına gerek yoktu, yüzündeki o gülümseme yeterdi.
sevdiğinin dudaklarından ta ciğerlerine kadar içine çekilmişsen, ve bu kadar yolu fersah fersah alıp iliklerine kadar işleyip geri dönmüşsen, aslında bir bakıma onu yavaş yavaş öldürüyorsan, elleriyle ezilerek seni ölürdemesini isteyebilmektir.
(bkz: bunun üzerine laf yok dağılın la)