bugün

şu karabahtlı, kısmetsiz toprakların yeni sendromlarından biridir. daha doğrusu yeni ve abartılı demek yerinde olacaktır.

kurnazlıktan öte gidemeyen ayrı bir akımdır. tabi kimler tarafından üstlenildiği de olayların boyutunu farklı yörüngelere taşır. nitekim bunula birlikte bir de alevilerin aynı akımda ilerledikleri görülür en diğer yandan ise hem alevi hem kürt propagandacılarının. hararetli bir biçimde azınlık olma hevesi çaresizlik içerisinde geliştirillen eğilimler ve sonuçları.

şimdi bu topluluklar biliyorlar ki bu amaçla, bu tavırla, bu doğrultuda hiçbir yere varamayacacklar. ancak hem bunlar hem de diğer ali cengizleri dışında azınlık sevdaları da seçilen yollardan biri. çünkü ezilen, hor görülen, kötü davranılan hep azınlıklar olmuştur denir; hangi topraklarda olursa olsundenir. bu yüzden ufacık bir viyaklama bile çığlıklara dönüşebilmektedir kimi zaman. bunu fırsat bilenler yapılacak onca güzel hareket varken kapılarını gıcırdatıp sanal viyaklama ile bir yere gelebileceklerini sanmaktadırlar. ne yazık ki günümüzün anlayışları içerisinde bunlarda önem teşkil etmektedir kimilerinin huzurunda. propagandalar, karalamalar, öne çıkma çabaları, sivrilmeler, hüzünbaz küçük emrah bakışları... ardından sağanak beklentiler... arkadaşlar azınlık ya el bebek gül bebek bakacağız onlara, olanlara. her türlü imkan sağlayacağız. ekksikleri kalmasın. a sen kürt müsün, alevi misin? sorusundan sonra gelen ilk olumlu cevapta al beni kendimi sana teslim ediyorum demeliyiz. yoksa azınlığın kıymeti kalmaz.

neden çabalayıp onur, gurur, haysiyet ile anılacaklar ki? açlıktan, susuzluktan, kıyamet kopuyor, insanlar yokluktan kırılıyor diye ağlamak varken neden? arada bir düğün yaparlar, ne hikmetse aşiret düğünleri de bitmez ya, 20 kilo altın takarlar ama inan açlıktan, olsa ayıpsın desinler!
mahalle kahvesindeki kürt inşaat işçisiyle bu mevzuuyu bizzat konuşmuşluğum vardır. kendisi bana "ne azıngı abey vallah billah biz azınlıgh degilez baya bi çogunlugaz bize azınlık heveslisi diyenler faşodur" demişti. çok gülmüştüm bu sözlere ve aklıma kemal sunal'ın faşo tabiri gelivermişti nedensiz.
ilginç bir heves olabilir.

azınlığa ihtiyaç var mı ki? demek istediğim, ortada bir "çoğunluk" addedilen varken zaten, 50 tane azınlık kimin işine yarar. çünkü bütün azınlıklar, çoğunluğa karşı tek tek dururlar, çünkü çoğunluk hiçbir zaman azınlıkların birbirlerine yaklaşmasını istemez. tek tek her biri ile ilgilenebilir ama. bayağı bayağı ilgilenmek. hatta abartırsam; dünyanın bütün azınlıkları, birleşin!

varsa öyle bir heves, çoğunluk olmaya heveslenin çocuklar. şerefe!
(bkz: paradoks)
lozan'a göre azınlığın tanımı "hem ırksal hem dinsel yönden çoğunluktan farklı olmak" olduğuna göre -varsa bile- boş bir hevestir.
kazanılan cesaret ve hinlikle, özel muamele görmek ve sınıf ayrımcılığı için şimdi de alevilerin içinde bulundukları heves. önlerindeki örnek içler acısı halde iken bastırdıkça bastırıyorlar. üzülürüm ki kötü akıbet yüzlerine gülmesin.