bugün

bir ateist olarak savunduğum bir gerçek.

arapça bilmeyen, kuranı arapça bilmediği halde arapça okumaya çalışan ve ya türkçe çevirisini okuyan kişiler tam manasıyla anlayamazlar.

arapça okumaya kalkışan adam hiç bi bok anlayamaz, çevirisini okuyan adam ise tam olarak anlayamaz.

çünkü hiçbir dil diğer dile tam anlamıyla %100 çevrilemez, her dilin sadece kendine has diğer dillerde karşılığı olmayan bir kelimesi ve dilbilgisi kuralı vardır. bu yüzden kuranı kerimi arapça bilmeyen birinin okumasına hiç mi hiç lüzum yoktur.
işte bu yüzden tefsir diye bir şey vardır.
arapların yapması gereken bir şeydir biz Türküz ne yapalım arapcayı.
dilin de yaşayan bir organizma gibi sürekli dinamik bir değişim içinde olduğunu düşünürsek, binbeşyüz yıl öncesinin arapçasını bugünkü arapların bile anlamadığını söyleyebiliriz.
bir de daha önce görev yaptığım yere dört tane kuveytli stajyer öğrenci gelmişti. bunlara eğitim materyali ve sınav kitapçığı olarak arapça kitaplar verildi ama hepsi sınavlardan çaktılar. söyledikleri şeyse : "arapça konuşulan tüm ülkelerde arapçanın zilyon tane farklı diyalektiği olduğu ve en saf bozulmamış arapçanın suriye diyalektiği olduğu, kendilerine sınavda verilen soru kitapçıklarının da suriye diyalektiğiyle hazırlandığı ve bi bok anlamadıkları yönündeydi.

bir de islam dünyasına bi bakın amk. bir tarafta taliban, kuranı ve islamı nasıl algılıyor, diğer tarafta iran, suriye, türkiye, hepsi kafasına göre takılıyor. ne demişler : kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar olur, anlayanlar ateist.