bugün

-Pirimiz- ismet Özel'in, "ÇELiMLi ÇALIM" mecmuası 14-15 nüshasın da yayınlanan yazısının serlevhası.
Nedendir tükenmişlik? 780 bin kilometre kare dâhilinde hangi sebeple vatan için, millet için yapılacak en küçük şey kalmamıştır? "En küçük şey" içi boşaltılmış da olsa, sahtekârlık icabı da olsa, habasete malzeme temin gayesiyle dahi olsa Türk lafzının zikrine, ikrarına tanınan yer dolayısıyla doğan ve Cumhuriyet'in ilânıyla -iki harp arası- gelen şeydi. O vakit itibarıyle Türk lâfzı zikredildiği, ikrar ve ihsas edildiği zaman bir hakkın teslimi itiraf edilmiş oluyordu. Neden? Çünkü iki harp arası dönemde batılı değerlerden artık hiç bir fayda umulamayacağı başat düşünce kabul ediliyordu. Gizliden gizliye itiraf edilen şey ise Âdem aleyhisselam yaratıldığından beri toplu halde yaşamalarını hayırda ittifak etmeğe, birleşilmeğe borçlu olan insanların sadece Türkler olduğuydu. Tarih içinde liyâkatin hep Türklüğe, Türklüğün hep liyâkate kaide temin etmesi yüzünden muhitimizde Bizans otoritesini yok ettikçe doğan Türk toprağı adını hayrın ve şerrin kendı yerlerini tahsis eden güce tâbi olanlardan almıştır. (1'ci yazıdan;)
Baksanız a: Sultaları altında tuttukları zavallıları yarım asır öncesinde "ya taksim, ya ölüm!" diye haykırtanlar bugün aynı zavallıları "teröre hayır, kardeşliğe evet!" diye haykırtmağa uğraşıyor. Ekmeğini biz Türk milletini felâkete sürüklemekten çıkarmış olan ve bunu iftihar vesilesi kabul eden bu zevat yaptığını hem kendisi, hem de bizim için eğlenceli hale getirme uğraşı gereğince "kardeşliğe evet, teröre hayır!" diyor ve dedirtiyor. Bunu niçin yapıyor? işimiz ve etrafımız arasındaki münasebetin son 400 yıl içinde "teröre evet, kardeşliğe hayır!" siyasetiyle yapılandırıldığını gözlerden saklamak için yapıyor. Fransızca bir kelime olan "Terreur" korku ve korkutma anlamına geliyorsa bilinmeli ki, insanların ihdas ettiği her türden düzen "Terreur" mahsülü olagelmiştir. Türkler Sakarya Meydan Muharebesi vesilesiyle yedi düvelin kalbine korku salmamış olsalardı ve hepsinin gözüne korkulacak bir millet olarak görünmemiş olsalardı Cumhuriyeti ilân edecek ortam doğmazdı. (2'ci yazıdan;)
"Allah bana müteessir olmayı nasip etti ki, dünyadaki zindan karanlığını fehmedeyim. Ömrümün hâsılasının hepsi bu. Kendime farz-ı kifaye mevkii uygun görmem kul olarak tedbirden geri durmayışımın bir sonucuydu. Allah'ın takdiri vatan- millet için en küçük şeyin bile yapılabilmesine fırsat vermiyorsa kendime vatan hainleri ve millet düşmanları arasında bir yer beğenecek değilim."
"Namaz kılmak bir şeydir. Asıl şey kıldığın namazdan gafil olmamaktır. Gafletten kurtulmak için mensubiyet mahallini tanıyacaksın. Rusların kadeh kaldırırken "yaşamağa ve ölüme" dediğini işitmişliğim var. Kadeh kaldıran Türklerin "şerefe" dediklerini de bilirim. Bilmediğim şartlarının icap ettirdiği her şeyi kanun bilenlerin ne sebeple hangi şekilden hangi şekle tebdil olunduğudur. Ben şartları kanun belleyenlerden değilim. O yüzden bana Türklerin kadeh kaldırmasının neme ne iş olduğu sualini tevcih etmeğe tevessül etmeyin. Tövbe bahsi bir bahs-i diğerdir. Benim burada anlatmaya niyetlendiğim kadeh kaldırırken Rusların da, Türklerin de aynı şeyi söyledikleri olsun. Türk milleti ne yaptı da millet şeklî kazandı? Türkleri Türk yapan hem yaşamanın, hem de ölmenin tek bir şeye, "şerefe " değdiğini öğrenmiş olmaktır. Türkler için şereften uzak duran şey ne hayata dairdir, ne de ölüme."
"Resmi ağız kâfirden ihsan bekleyişi sebebiyle Çanakkale muharebelerinin 100. yılında Türklerin zaferinden, yani Türklerin şerefinden bahis açmaktan kaçınıyor. Resmiyet en az 600 yıl muzaffer Türklerden korktu. Korktukça korkusu büyüdü. Bu korku yüzünden resmiyet dâhilinde hileli hurdalı fiillerden başka fiil kalmadı. Hem muzaffer Türklerin başına ne iş açacağından, hem de yaladığı çanağın ağız tadını bozmasından korkuyor. Bu söylediklerimde bir doğruluk payı var mı? Neymiş Türklerin zaferi? Var mıymış böyle bir şey? Kimin aklına Hıristiyanlığın çelik zırhını delen 1915 Çanakkale'sini Hıristiyan kalkanını 1526'da düşüren Mohaç'la karşılaştırmak gelirmiş? Türk milletinin ikbâli bahsi açılınca "o bir hikâye idi, geldi geçti" demenin şimdi moda olduğunu, Türklüğüyle övünmenin ise modasının çoktan geçtiğini bilmeyen mi kaldı? Böylesi sualler Türklerin sualleri değil. Türk şairi "Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi" demiştir. Ancak bu kadar... Allah'ın Bedr'de Müslümanlara yardım ettiği ayetle sabit. Küfür âlemi Çanakkale'de Allah'a alenen düşmanlıkla hiçbir yere varamayacağını gördü. Küfür âlemi Allah'a olan düşmanlığını Çanakkale'den itibaren hafiyeler marifetiyle devam ettiriyor." (1'ci yazıdan;)