bugün

hayatın içine o kadar çok girmiştir ki etrafındaki her şeyin kendi menfaatleri doğrultusunda yaşadığını sanır.. onlara hizmet ettiğini anlamadan, farketmeden..
(bkz: aptal aşık)
kısa süreli bir duygudur. mutlaka bir vakit kullanıldığını anlar insan. işte en zor zaman da o zamandır.
varsa ne olacak insanıdır. kimenin kullanmadığı insan ne işe yarardır. herkes birbirinin çekici, pensesi, tornavidası değil mi?
kullanılmaya hak eden insandır. salak bir şey olur böyleleri.
karşısında çok kurnaz bir kişi olan insandır. kullanan kişi, kullandığı insanın hayatına keyfi isteyince dahil olur, işine gelmeyince uzaklaşır, bir şeyleri kısıtlar ve uzak tutar. uzaktan kumanda ettiği bir eşyaya dönüştürür. bu derece dışlanan insanın elinde, bokluklarına dair elle tutulur kanıt olması mümkün değilse de, en büyük kanıt davranışlarıdır. yine de pislikleri ortaya çıkar ve "siktir git" denir. ardından, "allah, belanı versin" diye eklenir.
hazin bir eski sevgili hikayesi olacak olan insandır.
saf insandır. farkına geç de olsa varır ve bütün insanlara karşı güveni kaybolur. kendine güveni de kaybolur.
buruşturulup atılınca aklı başına gelecek olan insandır.
verecek birşeyi kalmadığı zaman ayılacak insandır. verecek şeyi kalmadığında kendisini kullananlardan gerçek bir darbe yiyecek ve kapının önüne konacaktır. o zaman hanyayı konyayı anlayacaktır. iyi niyetinin kurbanı olmuştur, çok açıdan suçsuzdur ama kendisini ara ara uyaranlara kulak asmadığı için iyi bir dersi hakediyordur.
farkına varsak kaç yazar farkına varmasak ne? karşındaki sana iyi davrandı tut ki yalan söyledi tut ki aldandın çünkü o kadar güven vericiydi ki... kusurlarını sevdi, kusurlarını sevdin, gözünün içine baktı, sen aldandın o aldattı öyle mi? o yalan söyledi, sen hiç farketmedin, sen hiç yalan söylemezdin, yalan söyleyeni sevemezdin. ne oldu? kullandı seni. çıkarı vardı, ederi hesapladı, sen kandın, o kazandı. hiç farkına varmadın. sonrasında bitene değil farkedemediğine yandın.

öyle ya sen istemedin yaşamak... birilerinin hep seni ikna etmesi gerekti bir şeyler yapabilmen için. harekete geçebilmen için hep cesarete ihtiyacın vardı, güvenmek için bir söze bazen... istediğin gibi neticelenmeyince bir şeyler adı kullanılmak oldu. adamın niyeti bozuktu. öyle miydi? öyleyse bile önemli miydi? ama yok senin için dert etmeye yeterdi.

desene bir kere "yaşamak istedim yaşadım". sahiplensene bir kere olsa yaşadıklarını. ah etmeden, iyi ki diyerek... bir kere kusur bulmasana gidende... kalan sensin diye bir giden olmalı değil mi hep hikayende? kahramanı öldürmeli, öldürmeli ki sonun mutlu olsun senin.

hep o seni ikna etti diye bunlar. kaçarken aşktan, tutuldun diye. dikkatini çekerim sen aşık olmadın, adam etti kendine aşık. sen güvenmedin, o sağladı bunu yaptıklarıyla. sen inanmadın, öyle şeyler dedi ki inandırdı seni her şeye. yazık. yazık ki kendi başına yapamamışsın bunları. karşındaki hiçbir şey yapmamış olsa dahi bağlanamışsın kör kütük. öyle ya böyle olsa yanacağın daha çok şeyin olurdu şimdi.

farkına varamamış. kullanılmış. hadi canım ordan.

bir defa dahi olsa sahiplen yaşadığını. istedim yaşadım de. kime ne? kullanılmadım de. ha bak hala niyetinin kötü olduğunu düşünüyorsan sağlık olsun de.

(bkz: #3216729)
ergenekon duruşmasının ilk günü silivri cezaevinin önünde protesto yapan içi boş slogan atan bir avuç insan.
'insanlar yönettiklerini zannettikleri zamanlarda -çoğunlukla- yönetiliyorlardır' sözünü akıllara getiren insandır.