bugün

hocalarımdan birinin aforizmasıydı unuttum hangisi olduğunu hakkını helal etsin. dur lan hemen atlama sabret biraz asıl anlatacağım bu değil. dinle bak.

malum herkes bir kriz söylentisi tutturmuş gidiyor. bir - iki yıldır fısıltı halinde dillendirilen kriz beklentileri artık yüksek perdeden haykırılmaya başladı. bu noktada bir zahmet (bkz: turkiye ekonomisi/#3001244).

şimdi krizin nasıl bir fırsata dönüşeceğini açıklamaya çalışalım. öncelikle şunu söylemeliyiz ki benzer sebepler benzer sonuçları doğurur. ne demişler; tarih tekerrürden ibarettir. eğer krizin zamanlaması ve muhtemel sonuçları doğru tahmin edilebilirse kriz kriz olmaktan çıkar fırsata dönüşür. tabi ki bu söylediklerimizde reel sektörü görmezlikten geliyoruz. kriz geldiğinde reel sektörün ne kaçacak zamanı ne de yeri vardır.

şimdi bir flashback yapıyoruz ve 2001 e gidiyoruz. tarih 02.01.2001 bir usd = 671.765 tl. 23 şubatta 957.879 tl. 1 agustos 2002 1.688.194 tl 25 mart 2003 1.746.390 tl, burada zirve yaptıktan sonra yavaş yavaş düşmeye başlıyor. bilginiz olsun bugün mb nin usd döviz alış kuru 1,2193 ytl.

hala 2001 deyiz bu defa imkb ye bakıyoruz tarih 2 mayıs 2000 endeks 19.406 puanda, 16 şubat 2001 e kadar istikrarlı biçimde 10.500 lere kadar düşüyor ama 19 ve 21 şubatta 1500 er puanlık düşüşler var. 1.500 puan yüzde onbeş demek. 29 martta dibi görüp tekrar yükselişe geçiyor. 1 agustos 2002 de 10.852 puan, 25 mart 2003 te 9.187 puan, bu noktadan sonra ralli başlıyor ve 31 ekim 2007 de 57.615 le zirve yapıyor.

2001 e biraz daha bakalım. mesela cumhuriyet altını. 2000 yılının 1. ayında 34,15 ytl, 2001 1. ayda 40 ytl, 2001 3. ayda 54,96 ytl, ağustos 2002 113,6 ytl, mart 2003 127,5 ytl, ekim 2007 199,5 ytl ve bugün 263 ytl.

şimdi diğer şartları sabit varsayarak şu verilere topluca bakınca çıkan sonucu inceleyelim. birincisi döviz krizden sonra hızla yükselip sonra düşüş eğilimine giriyor. krizden sonraki ilk yılda dövize yatırım yapanla altına yatırım yapan hemen hemen aynı oranda kazanmış. (1.688.194/671.765= 2,5 113,6/40=2,84) mart 2003 ten sonra borsaya giren yatırımcı ise yüzde 627 oranında kazanç sağlamış. (ekim 2007 ye kadar)

eğer yatırımcı olayların nasıl gelişeceğini görebiliyor olsa ne yapardı?

2001 in 2. ayı başında ceplerini dolarla doldurur ay sonunda dolarları altınla değiştirir ağustos 2002 ye kadar onları güvenli bir yerde saklardı. ağustos 2002 mart 2003 arası gider altınlarını tl ye çevirip faize yatırır mart 2003 te borsada ortalamanın üstünde kar getirecek bir kağıt bulup bütün parasını ona gömer ekim 2007 ortalarında borsadan çıkar muhtemelen yine dövize dönerdi.

şimdi bir örnekle somutlaştıralım. ali nin 100 ytl si var bununla gidip 2 ocak 2001 de dolar alıyor (100/0,67= 149$) şubatın 25 inde 0,96 dan bozdurur (149$*0,96= 143 ytl), gider (143/52=2,75) tane cumhuriyet altını alır. ağustos 2002 de (2,75*113,6=312,4) ytl si olur. bunu gider bir yıllık faize yatırır ( öyle yapmaz ama biz öyle oldugunu varsayıyıroruz) 1+r^t formülünden yüzde elli civarında kazanır etti mi sana 420 ytl? etti. mart 2003 te imkb de ortalama kar getiren bir kağıt bulduğunu varsayalım 2007 ye kadar 420 ytl sini (420*%627=2600ytl) 2600 ytl yapar. tanıştırayım köşeyi dönen adam ali.

ali 100 ytl yi nereden mi bulacak? 1,59 faiz oranıyla kredi veriyor olm bankalar. koş sen de yetiş trenin son yolcuları arasına gir. yoksa tren kalkıyor. bu kıyağımı da unutma köşeyi dönersen bi rakı balık ısmarlarsın, olur da batarsan tanımam seni.
vatan hainlerinin mottosudur. Kriz çıkacağını bilerek gidip dolar'a hücum eden insan en büyük haindir.

Bireysel çıkarını toplumun çıkarın üzerinde görmemek, bu işten toplum zarar görecek, ben kar etsem ne olacak demek de yurtseverliktir.

bu ülkede yurtseverlere vatan haini diyorlar ya gülüyorum gerçekten, gerçek hain ve fırsatçılar varken üstelik.
evet bu vatan hainlerinin mottosudur. bu satırların sahibi yazar gibi bu vatan hainleri maaşlarının yüzde 27 sini vergi olarak devlete öderler, daha bitmez aldıkları her üründe ortalama yüzde 15 ötv öderler, okullarını bitirip askere gittiklerinde devletin onlara müstehak gördüğü 15 ytl çavuş maaşıyla 6 ay geçirirler, askerliklerini bitirip eve dönünce iş aramaya koyulurlar, sınavlar, mülakatlar, torpillerin arasından sıyrılıp güç bela bir işe yerleşirler, sonra bir gecede maaşlarının satın alma gücü bakımından yarıya düştüğünü görüverirler ama dertleri bitmez. bir gün işlerinden de çıkartılırlar. kiralarını ödeyemezler, doğum yapmak üzere olan eşlerini hısım akrabadan buldukları üç beş kuruşla hastaneye yatırıp ancak hastane senetlerini imzalayarak yavrularını görürler. güç bela oluşturdukları, oluşturmayı planladıkları belki de hiç oluşturamayacakları birikimleri piç olup gitmesin diye kafa patlatırlar.

gerçi bunlar vatan hainleridir değil mi? gebersin pis hainler.
Para parayı çeker atasözünün uygulamaya koyulmuş halidir. Ne gerek varki üretmeye nasıl olsa senin için üreten başkaları var. Kriz ortamı yaratılıp 7'e alacağın ürünü 2'ye kapatmak var. Kriz ortamında tıpki imamın sela duyduğunda, cenaze yıkamadan alacağı parayı düşünerek zil takıp oynaması gibi, göbek atan çok sermaye babası var.
burada bahsedilen kriz devlet boyutunda olan, para piyasalarında yaşanan kriz değildir. Şirketlerin sattıkları ya da ürettikleri ürün ya da malların tüketiciler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerdir. bir başka değişle de marka imajını zedeleyebilecek her şey kriz niteliği taşır.

Nestle - Afrika'da satılan çocuk maması örneği gibi.
batanların mallarını değerinden ucuza alıp paraya para katan insanların bencil düşünce tarzı.
yaşasın kapitalizm!