bugün

geçenlerde Sarıyer'de bir arkadaşla başımıza gelen olay. kitapçı arkadaşı tanımayınca komik bir diyalog yaşanmıştır.
- abicim bak bunu veriyim bırak ucuzunu kendisini zor bulursun.
- nedenmiş o?
- bilmem her yerde bulunmuyormuş işte ama çok güzel kitap.
- sen okudun mu?
- yok ben pek anlayamadım şiirden anlamam zaten ama anlayanlar çok güzel olduğunu söylüyorlar. biraz garip bir adam zaten normal değil yani.
gerisini anlatmıyım siz hayal edip kıkır kıkır gülersiniz. adam sonradan anladıysa fena utanmıştır herhalde.
Akil tavan yapmis.
Türkiye'de fikri hak mülkiyeti müessesesinin yerlerde süründüğünü gösteren tezgahtar.

Yurtdışında (yurtdışı derken yobazların beğenmediği batı) olsa kitabın yazarı, anında soluğu fikri mülkiyet hakları mahkemesinde alır, o tezgahtarın, satanların, kitabı basanların bi taraflarına kor, kaybettiği kar, kazanç, emeğe saygısızlık hakkında bi ton tazminat alır, korsancıları dünyaya geldiklerine lanet ettirirdi. Emeğe ve yaratıcılığa o kadar önem veriyorlar ki işler tıkır tıkır, seri seri ilerler, sonuca bağlanırdı.

Ama burası emek hırsızlığının had safhada olduğu bir ülke; o yüzden sadece komik diyaloglara ve müstehzi gülümsemelere konu olabiliyor sayın yazar.