bugün

hoca gelmeden önce bile sınıfta konuşmanın suç olduğu, bu suçu işleyenlerin sınıf başkanı tarafından tahtaya yazıldığı, çarpık, çağdaş olmaktan, sorgulayıcı, özgür, özgüven sahibi bireyler yetiştirmekten uzak eğitim düzeni.
konuşmanın suç olduğu sistem. Ama ders sırasındada öğretmenler öğrencilerden bi konu hakkında konuşmalarını isterler.
topluma hazırlığın ilkokul sıralarında başladığının biricik göstergelerindendir.Fazla konuşma ,her boka burnunu sokma ki başın ağrımasın,ağacı yaşken eğme yöntemi olarak kullanıldığını düşündüğüm ahmak sürüsünün yetişmesine imkan sağlayan yöntem.
yazmakla kalınsa iyi konuştukça yanına çarpı da koyarlar hoca geldiğinde de çarpı sayısı fazla olan öğrenciyi daha fazla döver.
bu bir eğitim anlayışı değil sınıf başkanlarının otorite sağlayabilmek için uyguladığı bi cezalandırma şeklidir.
tamamiyle çarpık, çağdaş olmaktan, sorgulayıcı, özgür, özgüven sahibi bireylerlerin yetişmesini engelleyen bir sistem olması nedeniyle bütünüyle yanlış bulduğum ve diğer bir çok kabul edilemez ve akıl almaz sonuçları gibi, öğrencilerin ders başlamadan önce nasıl beklemesi gerektiğini onlara öğretmemiş olan dandik türk eğitim sisteminin sonuçlarından biridir.
toplumu oluşturan bireylerin, her şeyden, herkesten şikayet etme bozukluğunun temelleri hakkında ipuçları veren nostaljik bir uygulamadır.
daha çocukken insanları ispiyon,rekabet vs.ye iten olay.
ilkokul 5. sınıfta benim de sınıf başkanlığı yaptığımda içinde bulunduğum sistemdir. üstelik tahtaya yazılan kişi konuşmaya devam ettikçe isminin yanına artılar konur, bu artıların her biri de o zamanın parasıyla 100.000 tl'ye denk gelirdi. konuşan öğrenci bunu ödemek zorundaydı. sene sonunda bu paralarla parti düzenlemeyi planlıyordu örtmenimiz. sonra ne mi oldu? parti iptal oldu ve paralar bana kaldı. sonra o paraları "kahrolsun kapitalizm" diye bağırarak yolda gördüğüm ilk dilenciye verdim.*

(bkz: konuşmayanı tahtaya yazan devrimci sınıf başkanı)
eğitim anlayışı değildir. bunun bir de toplanan paralarla hocaya karton sigara alınan versiyonu var ki, aman diyorum...
zamanının kısıtlı ekonomik geliri olan "meb" ın kalabalık sınıflarda ders eğitimi öğretimi görülen durumlarda öğretmenin dersi dikkatlice dinleyen öğrencilerin hakkına gasp edilmemesi gerektiğini savunduğu durumda uyguladığı yollardan birisidir.buna karşı çıkılacak durumlarda toplu taşıma araçlarında sigara içmek gibi basit ama işlevinin gerekli olabileceği durumları göz ardı etmemek gerekir.
susmaya, en önemlisi susturulmaya hazırlanan insanlara yapılan eğitim anlayışı.
(bkz: şarışınların tahtaya yazıldığı eğitim anlayışı)
öğretmenlerin kendilerini tatmin etmek istediği bir eğitim sistemidir.
ispiyonlama, teşhir etme, utandırarak cezalandırma gibi faydalı alışkanlıkların, istikbalimiz olan türk gençliğine kazandırılmasına katkıda bulunan uygulamadır.
cem yılmaz bir gösterisinde şöyle demişti:

-okulda konuşunca tahtaya yazdırırdı hoca, şimdi baksan kuyruktadır.
son yıllarda * terkedilmeye başlanan eğitim anlayışı. yapılandırmacı yaklaşımın eğitim sisteminde benimsenmesiyle birlikte klasik sistem terkedilmeye başlanmıştır. bir anda olmayacaktır tabi ki. bir süreçtir. yeni nesiller çok daha özgür ve kendinden emin yetişiyor.

ancak okullar hala bu sistemi kabul edemeyen öğretmenlerle dolu. orası ayrıdır.
Yıllarca ''Söz uçar yazı kalır'' gibi klişelerle büyüyen bir neslin, bu sözü yabana atmayarak, hayata geçirme çabası.
bir geometri aleti olan cetvelin işkence aleti olarak kullanıldığı kahrolası sistem.
ders esnasında sigara içmeye, tuvalete, müdürün yanına vs giden öğretmenin en güvendiği öğrencisine verdiği görevdir. nedense hiç o öğrenci olamadım, bir de bu tahtaya isim yazanlar kızlara kıyak geçerdi, o dönemde bile satarlardı piçler.