bugün

sınava çalışmış olmanın verdiği gönül huzurunun etkisinden midir yoksa göte gelme korkusundan mı nedir bilinmez bir gülücük dağıtmalar, bi siktir git çay koy edasına bürünen puşt ev arkadaşının yaptıklarına hiçbir şey olmamışcasına yaşama sevinciyle dopdolu minnoş minnoş bakmalar, pis pis sırıtmalar, kendi kendine yanında kimse yokken kahkahalar patlatmalar falan derken; velhasılı kelam kafayı tırlatan tıp öğrencisidir. yazıktır. ben de öyleyim amına koyim. yazar burda doktor adayı olduğunu çaktırmadan belirtiyor.*

(bkz: öfori)
o güne kadar hayata dair edindiği tüm bilgiler birbirine girmiş olan öğrencidir. anlamsız tepkiler verir, düşünmeden konuşur, bazen kendi kendine konuşur, arada bodrum a yerleşme hayalleri kurar, bir an kendini şebonun konserinde sanıp kafa sallamaya başlar, sonra napıyorum lan ben diyip derse döner, mezuniyete kadar kaç komite kaldığını hesaplar, baraj yememek için kendince özgün matematiksel teoriler geliştirir, falan filan işte..
sınavın ne kadar yaklaştığını içine girdiği saçmasapan ruh halinin yoğunlaşmasıyla anlayan tıp öğrencisidir. her komite öncesi ciddi ciddi baya bi garipleşir. her şeye gülmeye, anlamsız tepkiler vermeye, normal zamanda ufak bir gülümsemeyle tepki verilecek olaylara saatlerce gülmeye başlar. birinin 3 gün önce yaptığı espriye elinde ders notları varken birden katıla katıla gülerek beraber çalıştığı arkadaşlarının da ruh sağlığını tehdit eder hale gelir. onlar da tıp öğrencisi ve kurul öncesi sendromunda olduklarından ilk birkaç dakikalık şaşkın bakışların ardından bu kahkaha silsilesine onlar da katılırlar genelde. kimse mantıklı ufacık hareket yapmaz. bazen ortamda birisi durumun ciddiyetini kavrayıp ortamı yola getirme görevini üstlenir fakat virüs arkadaş grubunu çoktan etkisi altına aldığından muhtemelen başaramaz. her kurul sınavı öncesi kurulun büyüklüğünün yaklaşık altıda biri süresi öncesinde başlayan semptomlar kurul sınavından bir gün önce iyice coşar ve o günün gecesi pik yaparak içinden çıkılmaz hale gelir. ha sanmayın ki bu süreçte sınava hiç çalışılmaz. tüm bu karmaşa anlarının olmadığı zaman dilimlerinde herkes sessiz sessiz ders çalışır. bu süreler genelde 20 dakika ile sınırlıdır. birden sessizliği bozan bir kıvılcım ortamın konsantrasyonunu bir yarım saat daha siktikten sonra tekrar çalışmaya dönülür. herkes mutlu olur.
okuması gereken sayfaların altında fiziksel olarak kalkamadığı gibi zihinsel olarak da çökmüş, yalnız, bahtsız, naçar * * kişidir. o sınavlar ki soruları kabusların temeli, ebedi yatağının içinde seni döndürmeli. işte bu duru içerisinde tıp öğrencisinde bir takım değişiklik olur. komik olmayan şeylere güler, sürekli saçma espriler yapar. aslında bunu yapma sebebi sınava çalışmamak için bahane uydurmaktır. ben ders çalışmamak için 2 günde 3 kez din değiştiren, sonunda arapça öğrenip din konusunda öyle karar vermek isteyen biri ile aynı evde kalıyorum. * ben ise en son dünya dizileri hakkında yaptığım araştırmayı sonuçlandırmış ve izlediğim yaklaşık 90 sezonluk bölüm sonrası dünyanın en iyi komedi dizisinin seinfeld olduğuna karar vermişim. uykusuzluk rekorumu denedim ve 80 saate çıkardım, sonunda vefat ettiği için 10 yıldır görmediğim dedemi gördüm. mutluyum zira hayat şu andan itibaren zikimde bile değil. yaşama sevmiyorum ama intihar edecek gt de yok.
çok çalışarak sinirlerini yıpratmış ve duygu durum bozukluğu yaşamaya başlamış kişidir.
(bkz: bu da gelir bu da geçer)
taa a.m.k ben bu halin.