bugün

geçtiğimiz yıllarda milli eğitim bakanı hüseyin çelik tarafından türkiye okuyor kampanyası dahilinde uygulanmaya konulan okuma seferberliği tarzında bir şeydir. valilikler 20-60 dk gibi bir süre belirler ve okullara uygulanması için yazı gönderir. ders içi yada ders bitimini takiben uygulanabilir. sadece okullarda değil farklı resmi kurumlarda da uygulanmaktadır. zaten aklı başında bir öğretmen bu uygulamanın gelmesini beklemeden sevdirebilir kitap okumayı.

kimi zaman işe yarar ama bu kampanyaların çoğu hava atmak, göz boyamak için kullanılır. depo depo kitap şehir merkezlerinde popüler okullara gitmeyi beklerken, kıyıda köşede kalmış köy okullarında sayfaları paramparça yıllanmış kitaplarla gel de yap okuma saati be hey üseyin. ki zaten türkçe dersinin önemli bir kısmını oluşturan okuma bölümünde serbest okuma saati uygulaması kademeye göre mevcuttur uygulanmaktadır. onun için iş yapıyor görünmek adına böyle zahmetlere girişileceğine en güzeli kitabı olmayan okullara kitap temini sağlamak durmadan usanmadan çalışmak kampanyalar yapmaktır.

okullarda olanı hem öğretmen için hem öğrenci için zevklidir. öğretmen öğrenciyi denetlemek yerine kendi de kitap okur. alışkanlık kazandırmanın bir yoludur bunun için öğretmenin görevi kitaptan soğutmamak adına öğrenciyi yönlendirmektir kesinlikle okuyacağı kitabı seçmek değil. ama kaynak aranıyorsa 100 temel eseri boşuna icat etmemişler diyeceğim de o listeyi de hangi 4 bin öğretmen incelemişse artık çok da dolu bir içerik yok. iyidir hoştur kitap okuma saati..
bir ilkokul nostaljisidir. bilgi dolu saatlerdir.geride kalmıştır üst okullara geçenler için.
bilgisayar monitöründe, envai çeşit renk, grafik vs. bombardımanına maruz kalmış minik beyinlere farklı bir zaman geçirme alışkanlığı kazandırmak ve küçücük de olsa edebi bir zevk aşılayabilmek için -iyi ki- yürürlüğe konmuş uygulamadır.
öğrencilerin her seferinde sınıf kitaplığındaki defalarca okudukları kitapları okurmuş gibi görünerek geçirdikleri ders saatidir. bu şekilde de elbette bir faydası olmamaktadır.