bugün

ödüldür o ödül.
dünyanın en büyük cezasıdır. kişiyi bilgilenmeye ve etrafında olup bitenleri sorgulamaya anlamaya itmektedir. hiç boş bir beyinle dolu bir beyin aynı rahatlıkta uyuyabilir mi?
(bkz: hapiste zorunlu kitap okuma uygulaması)

birçok gelişmiş ülkede çoktan uygulamaya konan ve tekrar suç işleme oranlarını yüzde 85'e kadar düşüren uygulamadır..

herhalde sözkonusu uygulamanın türkiye'ye gelmesi 100 seneyi bulur..
o kadar da içi boş bir uygulama değil.. eşini döven adama, 3 ay boyunca insanlık ve insan hakları muhteviyatlı kitapları okuma cezası veriliyor. ve adam gerçekten öğrendim, eşime elimi kaldırmayacağım diyor. hani haberin şişirilmiş olabileceği bir yana, bir çok suç için gerçekten caydırıcı bir yaptırım..
en güzel cezadır.
ne kitapmış bu ki hapis tercih edilmiştir. kitap yerine yerine hapsi tercih eden sığırdır. meraya, saban çekmeye sürülmelidir.
cezadan ziyade ödül olarak zikredilmesi gereken hede hüde.
iyi birşeyle cezalandırma olmaz.
örneğin öğrencilere, ödev vererek cezalandırma yapamazsınız.
aynı şekilde, orucunu bozan bir kişiye, 61 gün oruç tut diyerek de cezalandırma yapamazsınız. oruç bir ibadettir cezalandırma aracı olamaz.
Sonra neden okumayı sevmiyoruz.
Sen kitap okumayı bir ceza yöntemi olarak kullanırsan o çocuk tabi sevmez.
Gerizakalıların verdiği ceza. Kitap okumak ancak ödül olabilir.
Çocukken en sevdiğim cezaydı. Renkli kalemlerle tuhaf bir el yazısıyla özet çıkarır sonra özete bakıp gurur duyardım. Ceza bitincede cırt cırtlı ayakkabılarımı giyip sokağa ip atlamaya giderdim. Ne güzel günlerdi.
bir paradoks.

çetrefilli dertlere gark eden bir sorunsal adeta , bir ceza olarak kitap okuma.
Kitap okumaktan soğutan en gerzek cezadır.
Kitap, ödül olmalı, keyifle, merakla okunmalı.
Ceza verip, iki sayfa kitap okutmaktan soğuttuğunuz adamlarla uğraştırmayın artık bizi alla' sen!