bugün

dürüstlüğü takıntı haline getirmiş insan davranışıdır.

yalan söylediğim anda kendime olan tüm inancımı kaybedecekmişim, saygım kalmayacakmış gibi geliyor. yenildiğimi, korktuğumu kabul edecekmişim gibi, kirletilmişim gibi hissediyorum.

yalan söylemeyi geçtim. en ufak birşeyi dahi saklayamıyorum. saklarsam sahtekarlık olur gibi geliyor.

bu beni her ne kadar mutlu ve özgüveni yüksek bir insan yapsa da hayatımı oldukça zorlaştırıyor. en basitinden patronuma karşı bile yalaka görünmemek için bazen sert yapıyorum. efendime söyliyim bazen bir kızla konuşurken kendime ufak tefek kusurlar katıyorum sanki kıza süper biri gibi görünmeye çalıştığımı sanmasın diye. birinden hoşlandıysam hemen söylüyorum hiç beklemiyorum, hem hoşlanıp hem de arkadaş gibi davrandı demesin diye. daha buna benzer milyonlarca hareketim var.
mallıkta ön sıraları zorlamaktır.
aptallıktır.

- sen boşanmış mıydın?
+ resmi olarak hayır.
- görüşmesek daha iyi olacak, benle ilgili bir durum bu.
+ nasıl yani?
- boşver nasılını, görüşmeyelim biz. iyi olmayacak bunun sonu, biliyorum.
+ peki madem, öyle diyorsan öyledir.

iyi olmadı bence de bunun sonu.
Tam olarak, yakışıklı olmadan önce içinde bulunduğum mallıktır.
Baş belası bir durum. Yalan söyleyeyim diye plan yapılır ama yine dürüst olup eleştirilere maruz kalınır.
Örn: -Ne iş yapıyorsun?
-Ehmm bi işim yok aslında (ben mimar oldum kocaman şirkette durumum harika denmek istenir oysa vicdan rahat etmez)
kendime yaptığım en sevdiğim kötülüktür. genelde çok üzüleceğim sonuçlar doğurur ama bir süre sonra hep bir feraha eriş,hep bir iç rahatlığı.