bugün

kişinin kendi ilgi alanlarına, sermaye miktarına, aldığı eğitime göre, patronunun kendisi olacağı iş yeri açması, kendi işini oluşturmasıdır.
işçiLerin hayaLini süsLeyen hayaL türü...*
her memurun hayalini süsleyen fakat, memur olmalarının sebebi olan korkaklıkları sebebiyle gerçekleştiremeyecekleri, adı üzerinde hayaldir.
insana memur olmanın nedeni neden korkaklık olsun ki sorusunu sordurtan başlık
memur olsun ya da olmasın tüm çalışanların hayalini süsleyen hadise.. tabi bunun için bir miktar kapital ve cesaret gereklidir..
hayal değil plan olmalıdır.

kimse bir anda koca bir şirketin başında bulamaz kendini. klişe olsa da bakkal < market < süpermarket < hipermarket örneğini verebiliriz. ama bu bir gerçektir, çevremizde bile bolca örneği görülebilir. önemli olan ticari zeka, bir miktar birikim ve biraz da risk alma cesaretidir.

bu girişimin meyvelerini yemek insana büyük bir tatmin hissi verecektir. ama bundan da öte, özellikle bu birikimin çocuklarınıza geçecek olması, onların daha rahat bir hayat yaşayacak olmaları insanın son nefesinde çok rahat bir şekilde gitmesine sebep olacaktır.
girişimcilik.

-ulan herifin girmediği sektör kalmadı bee.
-bi dikiş tuturamadı.

girişken insanı...
ve akabinde yan gelip yatmak ile birlikte gelen iflas. *

kendi işini kurmak özel sektörde çalışan her bireyin hayali. çünkü ne vardiya uzaması gibi sürprizle karşılaşır, ne maaşının geç yatması gibi bir derdi vardır, ne sabah erken kalkma gibi bir mecburiyeti.
oysa ki daha büyük sorumlulukları vardır. zeka gerektirir. ama her şeyden önce sermaye gerektirir. ve hayallerde kalması çok daha makbuldür.
kapitalizmin hiç bir engel tanımayarak dünyayı sarması sonucunda tarihe gömülmesi çok yakın olan söz öbeğidir. nitekim ileri kapitalist ülkelerde nüfusun yüzde beşinden daha azı kendi işine sahiptir. kapitalizme sınır getirilememesi ve serbest piyasa kavramının da buna bağlı olarak dizginlenememesi sonucunda dünya yakın bir gelecekte kapitalist zenginler krallığına dönüşecektir*
örneğin; kendi ayakkabı dükkanına sahip olan ali usta her gün neşeyle gelip dükkanını açmakta, müşterileriyle içten ve sıcakkanlı bir şekilde ilgilenmekte bir yandan ayakkabı tamiri yapıp diğer taraftan kendi üretimi olan ayakkabıların satışını yapmaktadır. derken bir gün "shoe city" adında ayakkabı satış zincirleri olan firma bizim ali ustanın kasabasına uğrar, dükkanının karşısına 3 katlı mağazasını diker, görkemli bir açılışla mallarını halka arz etmeye başlar. makine kuvvetinden faydalanarak seri ve ucuz üretim yapan firma bizim ali ustayı iflas noktasına getirir. ali ustanın iki seçeneği vardır; ya fiyat rekabetine girecek -ki bu kar yapmaması demek- yahut kepenk indirecektir. sonuçta ali usta en iyi ihtimalle bu "shoe city" firmasında çalışmaya başlayacaktır ki bu da ali ustayı artık patron değil, maaşlı çalışan olarak görmemiz anlamına gelir.

şimdi sorarım size suç kimde?