bugün

satanist yiyen kedinin yaptığı eylem
(#4901842)
(#4911518)
karanlık, sessizlik...sessiz karanlık...

sonsuza dek sürecek bir uykuda olduğumu sanıyordum. aslında sanmıyordum, sadece öyleydim. hiçbir düşünce, his; hiçbir rüya, akıl, bilinç belirtisi yoktu. ben de yoktum.

ancak bir anda, hani filmlerde olur ya; kendini ameliyat masasında, şalter sesiyle beraber, üzerine açılmış yüksek voltajlı ışık altında uyanmış bulursun, işte oradaki şalter sesine benzer bi ses geldi hiçlikten. sanki çalışmaya başlayan bir kompresördüm. ışık..ışık nerede? dahası ben neydim? hissetmiyordum gözlerimi, vücudumu..sadece duyma güdüm işliyordu. şalter sesinden sonra tekrar hakim olan sessizlik, nereden geldiği belirsiz bir su şırıltısı ile bozuldu. durmaksızın akmaya devam ediyordu, kendimi garip hissetmiştim bu sesi duyunca..içim gıcıklanmıştı.

uzun bir süre hiçbir şey hissetmeden(duymak dışında) öylece durduktan(belki de durmuyordum: bilmiyorum) sonra su sesi dışında başka ses bulunmayan ortama bir anahtar klik sesi katıldı ve ardından gıcırdayarak bir kapı açıldı. sonra yine gıcırdayarak kapandı. sanırım bir evdeydim. uzaktan birkaç adım sesi önce yaklaştı, sonra bir daha uzaklaştı. aniden su sesi kesildi(içimdeki gıcıklık da bitiverdi), adım sesleri tekrar yaklaştı. homurdanıyordu: adım sesleri gitgide yaklaştı. sese bakarak boyutunun benden oldukça büyük olduğu anlaşılıyordu. acaba bir dev mi? diye düşünürken, ince ve tatlı bir sesle: "canıım, hâlâ uyanmadın mı?" dedi ve ben tepki ver(e)meyince sustu. ardından, uzaklaşırken "ah aptal kafam, suyu nasıl açık unutmuşum! şu lanet su idaresi sürekli suları kesmese...ah ah battı banyo..." diye söylendiğini duydum.

aradan bir saat geçtiğini düşünüyordum. dev kadın hâlâ banyodaydı. bense, doğru düzgün düşünemiyordum. sanki aklımda düşünmeme engel olan bir şeyler vardı. acıkmıştım, buna bağladım durumumu. fakat ne yiyeceğimi, nasıl yiyeceğimi bilmiyordum. canım hiçbir şey çekmiyordu. bunları düşünürken, vücudumda hafiften kaşıntılar hissetmeye başladım.

hissetmeye başladım!!

ama hareket edemiyordum. kaşıntı bütün vücudumu kapladı. çıldırmak üzereydim. bir anda ağzımdan acı dolu bir "miyaaaav" sesi çıktı. aynı anda, aklımdaki, düşünmeme engel olan, şey de yok oldu. ve şimşekler ardı ardına çaktı. korkunç bir acı saplandı binlerce düşüncenin bir seferde aklıma dolmasıyla...'kanlar içinde yerlerde yatan kedi..pembe elbiseli sarışın tombul kokoş kadın..beyaz önlüğünün üzerinde ketçap lekesi olan bıyıklı esmer bir adam elindeki iğneyi bir kediye batırıyordu..ve karanlık..sessizlik.'

bütün anılar aydınlandı. gözlerim açılıverdi. bandajlarla sarılı patilerimi gördüm. yatarken yaralarımın bir kısmı kanamış ve beyaz bandajlar yer yer kırmızıya boyanmıştı. şaşkın bir şekilde bandajlı patilerime bakıyordum, kafam dahil vücudumdaki hiçbir kası oynatamadığımdan görüş açım sabitti. içeriden, bir kapının açıldığını duydum. "tatlım, kendine geldin mi?" sesi geldi, aynı anda kapıda, elbisesini değiştirmiş hâlde o kokoş kadın belirdi. demin aklıma nüfuz eden düşüncelerden birinde görmüştüm, evet, bu o kadındı. yanıma gelip beni kucağına aldı. odanın içerisinde bir tur atıp çıktık. loş bir holde ilerledikten sonra sağa ilk girişteki, sanırım deminden beri temizlediği yere, banyoya girdik. kullandığı dezenfektan maddelerden, yavaş yavaş kendine gelmekte duyularımdan burnum nasibini aldı. genzim yanmıştı. durumuma inanmakta güçlük çekiyordum. güçlük de ne kelime? daha önce buna benzer bir rüya bile görmemiştim!

ahh, bir de şu kaşıntı olmasa...

bu bir şaka olmalıydı..hipnoz mu yoksa? evet, evet hipnozdu kesin...

kokoş kadın "tatlım merak etme bandajlarını birazdan çıkarıp yenilerini takacağım" dedi. bunu duyduğuma sevinmiştim, çünkü kaşıntılarım gerçekten dayanılmazdı. o bunları söylerken bir boy aynasının karşısına gelmiştik. aynada kendimi gördüğümde, tekrar o acı saplandı beynime. bu seferki daha keskindi...'odamda yerde yatıyordum, daha doğrusu ben; odamda yerde yatan beni uzaktan izliyordum..oda darmadağındı, cam kırılmış, yerlere dağılmış; yerde yatan ben yaralıyım, üstümde dumanı tüten bir monitör ve az ilerimde bir kedi..yaklaşıyordu gitgide bana..yaklaştı..yaklaştı..yanıma geldi ve pençesini havaya kaldırdı, hızlıca indirdi..ama yüzüme çarpmadan önce durdu. sonra tekrar kaldırdı ve aynı şekilde indirdi..bir ritm tutmuştu, ileri, geri, ileri...yerde yatan ben bayılmıştı çoktan, olanları izleyen ben elinin altında bir bulanıklık görüyordum..sonra her şey bulanıklaştı...' tekrar acı bir şekilde "miyaaav"ladım.

ben, o kediydim..! uçan kedi; ezan dinleyen kedi...ama nasıl? nasıl olurdu ki böyle bir şey, düşünemiyordum: lanet olası kaşıntı devam ediyordu hâlâ ve acıkmıştım.

to be continued

tanım: nankör olduklarından dolayı çıkarları doğrultusunda her türlü satışı yapabilecek kedilerin kendilerine yapılan kötülüğü unutmayıp günü gelince ödetmeleridir; gerçek ve karanlık yüzlerinin eylemidir. ne kötüsünüz lan siz, pis kediler!
http://www.youtube.com/watch?v=SgMhXQY3jV4

darısı esra ceyhan'ın başına.