bugün

dizilerde falan sıkça karşılaştığımız olay. zengin hep süt çocuğudur amk. hayatında hiç kavga etmemiştir. hep dayak yemiştir algıya göre. fakir fukara ve onurlu arkadaşımız ise sokaklarda büyüdüğü için her türlü zorluğu görmüş, yaşamış ve kendini korumak için güçlenmiştir. her nevi dayağı atma kapasitesine sahiptir. gerçekte ise durum çok farklıdır ulan adamın babasının fabrikaları var hayvan gibi besleniyor. sabah 100 çeşitle kahvaltı yapıyor, spor salonu anasına ait zaten, endam fizik hepsi var bu zenginde ama gel gör ki açlıktan nefesi kokan fukara sille tokat dalıyor, hacemat ediyor bu çocuğu. mal mısın olm sen, olabilir mi böyle bir şey? çok müthiş, vurduğu zaman ses getiren kemik kıran zenginler var lan bu ülkede fukara piçler adam olsun. öyle dizilerin gazına gelip de "bu nasıl olsa zengin, süt çocuğu bu yerim ben bunu" diye düşünmeyin valla adamın götünden hortumla kan alırlar.
fakir olanin arkasinda mahalle gucu vardir. kahvehaneyi yiktimi hem zengine hem de korumalarinin uzerine , yedikleri zopanin buyuklugu zenginin servetinden hallice olur. (bkz: mahmut abiyi dövüyorlar koşun)
(bkz: entry-nick uyumu)
diziler başlarken, boş yere kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür yazısını yazmadıklarını bize gösteren durumdur.

izlediği dizileri gerçek hayata indirgemenin gereği yoktur.

kimin kimi döveceği kavganın sebebine, sinir kat sayısına, cesarete, tecrübeye ve güce bağlı olarak değişir.
yanlış bir algıdır. o zengin çocuğu düzenli beslenir, tatilleri kıç büyüterek geçirmez gider bi spor salonuna, gider bi dövüş kursuna kendini geliştirir. olası bir dövüşte karşılaşıldığında sakın ola ''ben bunu tavuğun ince kemiği gibi kırarım olm!'' denilmemeli aksine yusuf yusuf demeye başlanmalıdır.
ben seni paramla döverim mevzusundan ibarettir.
Zengin olan -fakir arkadaşlar kusura bakmasın- ortalığın amına koyar.
birinci kavga için geçerli olabilecek durumdur. lakin ikincisinde kavganın taraflarındaki sayı artışı fakir olan için pek hayırlı olmaz.
(bkz: adamın götünden kan alırlar)