bugün

Kendisi maç izlemekle, burnunu karıştırmakla meşgul olduğu için karısından su bekleyen kocadır.
emir vermeyi seven kocadır. çocukları varsa, karısınında çocuklara söylediği emir cümlesidir aynı zamanda.
emekçidir, yorgundur.
okulda türkçe dersinde kiplerin işlendiği dersin ilk 10 dakikasına girip emir kipini öğrendikten sonra tuvalete gitme bahanesiyse dersten çıkmış ve kendisinden bir daha haber alınamamış kişidir.
bak meğerse evlenmiş demek
babam çok yapardı bunu. yazın ayrı odalarda otursak bile çiş için kalktığında oturma odasından senin ayaklandığını hisseder hissetmez ' bana su getirin' derdi. te allam madem susamışsın kalk sen al niye beni bekledin. rahmetli iyi bile dayanmış.
karısını sevip ama belli etmeyi bilmeyen koca tipidir.*
normal kocadır. karısının hizmetinden memnun olur ve karısını mutlu eder. tabi karısı da kocasından hizmet bekleyebilir. ve aynı hizmeti karşılığında görür. ve bu saygı ve sevgiyle hep mutlu olunur. sanırım sır budur. inatlaşmadan itaat etmek.
ses tonu ve mimikleri çok önemli olan kocadır. zira bu cümle çok kaba bi emir olabilirken söyleme şeklinin farklılığıyla çok sevimli bir rica halini de alabilir.
meşgul değil ise karısını köle olarak kullanan kocadır.
karısının da bir gün kalk şunu getir diyebileceğini unutmaması gereken koca.
karısının da bir gün kalk şunu getir diebileceğinin unutmaması gereken koca.
cicim ayları çoktan bitmiş, evliliğin üzerinden uzun yıllar geçmiştir. olmaması gereken bir durumdur. yok yani "getirebilir misin?" desen ne olur.
karısının elinden içtiği suyu daha lezzetli bulan kocadır.
'' karşılığında kalk kendin al ben burada hizmetçi miyim? '' cevabını alıyorsa hayatı kötü giden kocadır. ama eşi o suyu getirip, adamın, önüne koyup, tebessüm etmeye devam ediyorsa o melek kadına çok ayıp etmiştir. özür dilemeli, hatta ayaklarına kapanmalıdır. öyle bir kadın bulup evlenirsem ve bana su getir dersem dilim kopsun inşallah.
karısının duygularını rahat yaşamasını isteyen erkeğin yaptığıdır.

eşim gebe iken yaptığımdır* gebeliği sıkıntılı geçiyordu. 3 defa kanaması olmuştu. artık ev matem içindeydi. öyle ki gözlerinin feri sönen eşim süzülmüş kalmıştı. yemek yemiyor, ağlıyor kendini çok hırpalıyor diye kızdığım eşim sırf ben üzülmeyeyim diye yanında iken ağlamayı kesmişti. içten içe ağlıyordu ama. bu yıkılmışlığına hani bi nebze olsun rahatlar diye sık yaptığım olmuştu. meyve soy bana su getir.... vb... sırf gidip rahatlasın biraz diye... ilk zamanlar anlamamış niyetimi sonra sonra farketmiş "ne zaman bunalsam sen benden bir şeyler istiyordun" demişti çok sonraları bana...