bugün

dalgın dalgın çayını karıştırırken şeker gibi eriyen içini bi infialle dışavurmak. bi masada niyazi abi, ötekinde faruk abi, kapının ağzında recep abi lak lak yapadursunlar. son partide 400 yiyen tayfun abinin ıstakayı öfkeyle tutması bile sana engel olamaz. sevdiğini söyleyememek canına tak etmiş, ayrı dünyaların insanı olmak zoruna gitmişken apansız bir hiddetle oturduğun masayı "seviyorum ulannnn" diye tepe taklak edersin. kahvede millet sus pus sana bakar. kimileri güler kimileri acıyarak ve öfkeli. sonra ivedilikle topuklarsın utanç içinde. mahallede bu haftanın dedikodusu olursun böylelikle. hey maşallah.
emekli ihsan amca ince bir ses ve kısık gözlerle 'git ötede sev evladım' diyecektir.
kardeş payından geçen bir sahneyi hatırlatır.
emrah: seviyorum ulan seviyorum.
yoldan geçen arabadan biri başını çıkarır;
-bana ne ulan bana ne.

ayrıca ultraviyole katılıyorum. aynen.
bir türk filmi klasiği. ama iyi rahatlıyor insan.