bugün

adamı ayar eden tiplerdir. onun için hiç bulaşılmaz izlemeye gidilmez. evet.
hiçbir ekole mensup olmayan, ortaya karışıklarıda bünyesinde barındıran tiplerdir.
dudağının üstünde heyecandan yere fırlatılamamış bir kamyon çekirdek kabuğu barındıran tiplerdir.
tribünün üstündeki kameranın uzak cekim aldıgı ve topcuların minyatür topun mikrop kadar göründügü sahnede bile hakemin kararına alel acele küfreden tiplerdir.
Kahve'de bir bardak çay ve yandaş ortamında maç izlemeyi seven tiptir, bide bunların evde yanlız başına izleyen tipleri vardır uzak durulmalıdır asosyaldirler.
tanım: kahvelerde gözlem sonucu elde edilen verilerdir.

heyecanlılar: günler öncesinden yavaş yavaş heyecanları yükselir. maç saatinde ibre tavana vurur. tespit edilmeleri gayet basittir. maçtan önce oturdukları yerde oturamaz, etraflarındaki her türlü gazete, dergi, cep telefonu, kumanda vs. gibi bişiylere amaçsızca saldırırlar. her gollük pozisyonda yanlarında oturanların üzerlerine çullanma ihtimalleri vardır. kavga çıkarmak, küfürlü laf atmak, golden sonra karşı takım taraftarlarına şakayla karışık el hareketleri yapmak gibi hayati öneme sahip tavırları vardır. erman toroğlu ekolüne mensupturlar. uzak durulasıdırlar.

alakasızlar: maç saatinde tesadüfen kahvehanede bulundukları izlenimini verirler. pek heyecan belirtisi göstermezler. maçtan önce yüzeysel ama sarsıcı futbol muhabbetleri yaparlar. derbiyi izlemek için birkaç milyon bayıldıktan sonra etrafındakilere futbolun ne kadar boş ve gereksiz olduğunu ispatlamaya çalışırlar. sözlerine muhalefet eden birisi olmadığı zaman iyiden iyiye coşarlar. başka bir takımın taraftarı yada kahvecinin yakını olabilirler. çıkabilecek bir kavgada kim vurduya gitme ihtimalleri yüksektir. ali sami alkış ekolüne bağlıdırlar. kafa atılasıdırlar.

barışçılar: çoğunlukla 50 yaş üzeri olurlar. kahveye birleşmiş milletler tarafından gönderilmiş barış gücü gibidirler. fanatik taraftar değildirler. gerginliği yatıştırmayı misyon edinmişlerdir. saygı gören tiplerdir. futbol muhabbetlerinde saygılı ve akılcı olmaya çalışırlar. maça birkaç dakika kalmış olmasına rağmen siyaset hakkında konuşmayı, futbola yeğlerler. şansal büyüka ekolündendirler.

battı balık'çılar: maçtan önce fark edilemezler. maçın sonunda doğru yenilen takımın taraftarları arasından yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlarlar. yenildikleri için kahrolmalarına rağmen, bunu etrafa belli etmemeye çalışırlar. işi şakaya döker, maçı çok önemsemiyormuş havası yaratmaya çalışırlar. "sonuçta derbi maçının da puan olarak herhangi bir maçtan farkı yok" ya da "önemli olan puan cetvelinde nerede olduğumuz" gibisinden sözler sarf eder, mantık duvarının arkasına sığınmaya çalışırlar. hıncal uluç ekolüyle benzerlik gösterirler. üstüne gidilmeyesidirler.

ağır abiler: laubali olmayan ve sakin karakterli tiplerdir. fanatiklik seviyesinde olmalarına rağmen taşkınlık yapmazlar. rakip takımın gollerini tüm öfkelerine rağmen sessizlikle karşılarlar. kendi takımları gol attığında bile fazla bağırmaz, hoplayıp zıplamazlar. yüzlerinde gol atan takımın başkanıymış gibi bi ifadeyle, alkışlayarak kutlamayı tercih ederler. muhabbet sırasında da ağır takılır ama ara sıra rakip takım taraftarlarına ince ince laf sokmaya çalışırlar. şiddetlenen tartışmalarda sigorta görevi görürler. kahvecilerin sevdiği tiplerdir. "beyler ayıp oluyor ama", "otur, efendi efendi maçını seyret" tarzı cümleleri en çok kullananlar bunlardır. şansal büyüka ile turgay şeren arasında bir tarzları vardır. *