bugün

çevremde tanıdığım ve tanımadığım bir çok kadının elinde hep kürk mantolu madonna'yı gördüm.
ve dillerinden düşürmedikleri raif efendiyi. bugün bir arkadaşım "raif efendi gibi adamlar kaldı da biz mi yok dedik" dedi ve ardından epey tartıştık.

benim de bir zamanlar raif efendi gibi sevdiğim bir kadın vardı fakat karşılıksızdı. bayağı gözlerim kör olmuş içine girdiğim girdaptan kurtulamamıştım. neyse anlatmak istediğim bu değil, kadınların iki yüzlülüğü.

bir çok kadın raif efendi gibi bir adamın kendilerini sevmesini isterler. fakat gel gelelim bunun, kadınların pratik hayatlarında hiçbir karşılığı yok. raif efendiler saf ve katıksız sevdikleri için ve aşklarını ve ilgilerini tamamen karşısındaki kadına teslim ettikleri için, kadınlar tarafından istedikleri ilgiliyi göremezler. çünkü kadınlar zaten kendinden ehlileşmiş bir erkeğin kolay elde edilmiş aşkına karşı vermiyor. kendinin ehlileştirmek istedikleri ve birincil olarak fiziksel çekim aldıkları erkeklere yöneliyorlar. kadın ehlileştirdiği erkeğin sorunlarına da dahil olduğu için ona kendini daha ait görüyor ve o erkeğe bağlı kalıyor.

oysa raif efendi gibiler öyle midir ? raif efendiler kadınların sadece kitaplarda sevdiği erkekler. kadınlar farkında değil ama bir erkeğin içine dokunabildikleri ve orayı görebildikleri zaman gerçek anlamda seviyorlar. raif efendinin kitabın başında bir resmi verilse çok ama çok vasat altı bir yakışıklıktaki erkeği gösterseler. kadınlar raif efendi'den eminim o kadar etkilenmeyeceklerdi. fakat görmedikleri için, fiziksel olarak bir bilgi olmadığı için, erkeğin sadece iç dünyasıyla haşır neşir olup, oraya sempati ile bakmaya başlıyor.

ve ilginçtir kadınlar bu bakış açısına 30 larında ulaşıyorlar. raif efendiler ise nerede nasıl bir derman buluyor bilinmez.