bugün

Albay kemal'in rütbe atlaması şerefine yazacağı yazı dizisi...

Toplanın azizim. Kadın denen muammayı masaya yatıracağız.
Başlıyoruz.
kadına fazla değer veren karı muamelesi görür.

Sizin de olmuştur muhtemelen bir arkadaşınız. Yoksa bile sosyal medyaya bakın , anlarsınız. Hani çok güzel bir ilişkiye başlayıp , belki de ilişkinim en güzel yerinde kız tarafından terkedilen arkadaştan bahsediyorum.

Kadınlar çabuk sıkılır azizim. Özellikle ilgiden. ilgiyi düzenli verdiğin sürece hep daha fazlasını ister. Bir çeşit uyuşturucudur bu onlar için. Ve bir noktaya gelince artık senin ilgin tatmin etmez. Başka bir ilgiye ihtiyacı vardır. Muhtemelen daha piç bir herifin götüne takılmıştır. Bu sırada senden daha piç olan erkek te muhtemelen seninle aynı kaderi yaşayacaktır , sıradaki basamaktır sadece. Yanisi ... Esrardan yavaş yavaş kokaine geçmek gibi bir şey bu. Sonuçta bu kadın her müptezel gibi altın vuruşuna doğru gider. Bir alfa çıkar , ağzına sıçar ama senin için artık çok geçtir. 3 5 sene sonra ağzına sıçılan kadın , senin ağzına sıçmıştır bir kere.

Şimdi azizim neden" değer verirsen karı muamelesi görürsün" dediğimi anladın mı?

Peki bu işin çözümü nedir? Yabgunuz kemal size bir kıyak geçsin bugünlük. ilgiyi düzensiz bir peryotta ve düzensiz miktarda vereceksin. Alışacak , hoşuna gidecek , isteyecek ama asla bağımlısı olmayacak. Kapiş?

O yüzden ilk bir iki takıldın , baktın ilgi müptelası, yol ver gitsin. Şanslı isen ve aklını kullanırsan siktir etmeden bir kaç kez hoplatırsın. Bu da kısa günün kârı olur.
kadınlar aşık değil film kahramanı olmak istiyor

acaba sevgili olabilir miyiz durumunda mısınız?

yoksa bir sevgiliniz mi var?

ve dahası onun sizi sevdiğini, aşık olduğunu, neyse artık kuvvetli bir şekilde bağlandığını mı
sanıyorsunuz?

üzülerek söylemeliyim ki, yanılıyorsunuz. sizi beğeniyor, ama sevmiyor. bu nasıl oluyor demeyin, oluyor. beğendiği bir karakteri hatırlatıyorsunuz ona. birisiyle özdeşleştiriyor sizi. onun yerine
geçiyorsunuz. aslında sizi beğenmiyor yani, karşılık geldiğiniz şeyi beğeniyor. siz sadece
araçsınız. bunun birazını siz sağlıyorsunuz, o karakter olmayı yani, çoğunu ise o tamamlıyor, sizin o olduğunuza kendini inandırmak için bir hayli uğraşıyor. eğip büküp düzeltiyor sizi, ekliyor
çıkartıyor aradığı hayali bulana dek.

geçen gün bi arkadaşla sinemaya gittik. Postacı kapıyı iki kere çalar. çıktıktan sonra, hemen değil tabii, böyle bi sohbetin geçebileceği tatlı bi durumda, filmdeki adamın bana, kadının ise ona benzediğini söyledi, ben de hak verdim. tabii ki bu kadar basit ve sığ olmadı sohbet, sarkastik ve espriliydi. neyse konu bu değil, filmdeki adama ya da kadına benziyor olmamız da değil, konu şu, kadınlar sahip oldukları "aşk" dışında ne varsa, o hariç her türlü "aşk"ı yaşayabiliyorlar hayatlarına soktukları
erkekle.

kimisi annesinin aşkını yaşamaya çalışıyor. kimisi az önce izlediği bi diziden etkilenip oradaki
gibi bi aşk istiyor. kimisi behlül'ünü arıyor kimisi derek'ini. kimisi az önce dinlediği şarkıdan
etkilenmiş "gelme istemezsen yorgun düştü yüreğim sana kırgın" diyor sevgilisine.

siz sevgilinizle konuşurken, öpüşürken ya da hiçbir şey yapmadan sadece anı paylaşırken, o,
farkında olarak ya da olmayarak, kendi yarattığı bir hayalle kendi aşkını yaşıyor. tek taraflı bir şey
oluyor yani bu. elbette göremiyorsunuz, anlayamıyorsunuz olan biteni. o da habersiz aslında. o kadar inandırıcı bir aşk bu.

kadınlar aşık olmak değil, bir filmin kahramanı olmak istiyor. filmlerdeki gibi bir aşk yaşamak
istiyor. filmlerdeki gibi bir erkek istiyor. ama tüm bunları isterken bile, yani hastalıklı bir durum
söz konusu olduğunda bile, o hastalıklı durumun bile hakkını veremiyorlar. dengesizlikleri,
tutarsızlıkları, bir filmin kahramanı olarak gördükleri erkek seçiminin bile sabit kalmasını
engelliyor.

grey s anatomy'deki derek tam ideal erkek gibi? ya aynı dizideki hunt nasıl? hani şu
christina'ya aşık olduğunu açıkça söyleyen, yanında ağlayan? derek ne yapmıştı peki?
meredith'in önünde iki kez diz çöküp evlenme teklif etmesine rağmen reddedilmişti. ama uğraştı didinde sonunda meredth'i tavlamayı başardı. v.s.. v..s..örnekleri, dizileri çoğaltmak mümkün.

anlatmak istediğim şu, sevdiğiniz kadın hem kendisinin hem sizin bir film kahramanı olmanızı
istese bile, aşkı film kahramanlığına dönüştürse bile, bunun da hakkını veremez. siz derek ya da
hunt gibi davransanız, ya da bırakın yabancı karakterleri, bir türk karakteri gibi aşkınızı haykırıp onsuz olamayacağını söyleseniz size deli gibi aşık olur mu? tabii ki hayır.

kadınlar, aşık olmayı değil de bir film kahramanı olmayı istediklerinde bile bunun devamını
getiremezler. yaratılışlarından gelen bir özelliktir bu. kendi hayallerini bile beğenmezler.
yarattıkları hayaller bile değişkendir.

tekrar ve tekrar söylüyorum, onlar tarafından beğenilmek istiyorsanız, onlar gibi olacaksınız.
kendilerine benzeyeni ve kendilerini mahvetmeye yakın olanı tercih ediyorlar. bir kadının aşk'ı memnu seyrettikten sonraki haliyle sabah uyandığındaki haline, size olan davranışına şaşırmayın.
kadınların duyguları, gelgitleri anlıktır. sizin yapmanın gereken tek şey, onların hangi ruh haline hangi kimliklere girdiklerini anlayıp ona göre davranmak. onlar gibi tek bi an bile sabit
kalmamak. 15 saniye önce kolunuzun altına girmek isteyen kadın, şu anda sizden iğreniyor
olabilir, bunu ondan önce hissetmeniz gerek. yapabilir misiniz?
şamil midir peki mülahazat? pek şamil gibi gelmedi bana okuyamadım.
yeni nesil hatunların arızalı ve bunalım olması

mutsuzluk. doyumsuzluk. huzursuzluk. bulunduğu zamana ait olamama. ya geçmişle ya da gelecekle yaşama. çevrenizdeki hatunlara dikkatli baktığınızda temel olarak bu dört ruh halini göreceksiniz. kadınlar genel anlamda anı yaşayamaz. en mutlu anlarında bile akıllarını ya gelecek ya da geçmişle ilgili bi şeyler sarar. kimi zaman öylesine bi kuşku kimi zaman ne olacak sorusu kimi zaman ise nedenini bilmedikleri basit bi sıkıntı. çok mutlu olmak bile baskı kurar üzerlerine. aranırlar aslında sadece. çoğu mutsuzluk bağımlısıdır. arabesk takılmayı severler. aşık olurlar. aşık oldukları kişiye hayran da olurlar. bu yüzden de aşık oldukları kişi onlara aşık olduğunu iddia ettiğinde ona inanmazlar. kendilerini sevmezler çünkü. ve içlerine girip de onları yakından tanıyan, kendilerinin salt halini gören, tüm o dengesiz tavırlarını, kuşkularını, korkularını, kıskançlıklarını, v.s, bunlara şahit olan birinin onlara aşık olabileceğine ihtimal vermezler. olur da verdiler diyelim, gerçekten inandılar aşık oldukları adamın da onlara aşık olduğuna, bu sefer de aşkları biter, gider. kendilerine aşık olabilecek bi erkek tüm özelliğini yitirmiştir çünkü. sıradanlaşmıştır. hayranlık bitince, aşk da biter. kendilerinden nefret ediyorlar, ve bu nefret ettikleri kendilerine birisi delice aşık...

etrafınıza şöyle bi bakın. ruh sağlığı yerinde, neşeli, insanın ömrüne ömür katan bi hatun
görebiliyor musunuz? göremezsiniz. kimin kaçıncı sevgilisi oldunuz? 3, 4 ya da 5, yoksa 6 mı?
sizden öncekiler ne kadar yara vermişse ona, neler öğretmişse, hepsi sizde karşılık bulacak.keza sizinkiler de. hiç bi zaman tam olarak açamayacak kendini. saklanacak. ve ne kadar mutlu olursa olsun hep daha fazla mutlu olabileceğini düşünecek. kavuşulmayan sevdalar, aşklar, hep "uzak" olan, ardında bıraktığı cazip gelecek ona. kaybeden, hep kazanacak.

bi kız tanıyorum. siz de tanıyorsunuz. çok güzel bi işi var. kendi de öyle. iyi bi sevgilisi ayrıca.
ama mutsuz. sorunlu. hep daha iyi bi iş var gelecekte, daha iyi bi sevgili, daha iyi bi hayat.

yeni nesil hatunlar neden mutsuz? neden bunalım? nerede kaybediyorlar? basit aslında.
"şükretmek" duygusuna uzaklar. bilmiyorlar.

22-23'ünü yaşını geçen ne kadar hatun varsa hepsi evlenmekle bozmuş kafayı. evliliğe en uzak
olduğunu iddia eden bile. arkadaşları evlendikçe içlerini yiyen sıkıntı daha da artıyor."aaa şu da
evlendi biliyor musun hem de kocası tekstilciymiş." evlenememekten korkuyorlar. zaman geçiyor. mutsuzlar. daimi mutsuzluklarının evlenememekle ilgili olduğunu sanıp evleniyorlar. sırf can sıkıntısından. bi kere evlenelim de olmazsa boşanırız. aaa işte beni de alan birisi var. ben de evlenebiliyorum. gördüler. sonra ne oluyor? yine mutsuzlar. demek sorun evlilik değilmiş. bu sefer ayrılıyorlar. çok düşük bi yüzdesi ise çocuk yapıyor. başka bi şey yapalım belki mutsuzluğumuz geçer, hayır geçmez, sizinki içten. böylece geçiyor vakit işte. ama mutsuzluk
sabit kalıyor.

hem anneleri ve babaları gibi bi aşk, ilişki istiyorlar, hem de onu yaşayabilecek tamahkarlığı, sadakati gösteremeyeceklerini biliyorlar. sıkışıp kalıyorlar her yerde oldukları gibi. ne istediklerini bilmiyorlar. bi suçları yok aslında. zaman değişti. her şey değişiyor. ve en basiti tek tv kanallı dönemde başlayan, yaşanan ama bi şekilde devam eden aşklara, evliliklere, anne ve babalarının ilişkilerine özenmeleri bitiriyor onları. annelerinin çektiklerini çekemezler. onların yaşantıları
tatmin etmez onları. bütün gün evde oturamazlar. hafta sonu dışarıda bi yemek onları kesmez. kocanın eve gelir gelmez yemek yiyip maç seyretmesine tahammül edemezler. bi sürü şey var artık. bi sürü uğraş. internet, bilmem kaç kanal, bilmem kaç dizi, bilmem kaç hayat. aldatmak da boşanmak da normalleşti. her şey normalleşti. ve yenil hatunların süregelen dengisizliği tüm bunların arasında iyice şaştı, yardıma muhtaçlar.

nasıl bi erkekle evlenelim? babamıza benzesin. ama tam olarak da öyle olmasın. mesela daha çok ilgilensin benle. yeri geldiğinde bağırsın, kızsın maço olsun tabii de, beni de kırmasın.sahip çıksın bana. çok karışmasın da. yeni nesil hatunlar tarafından aşık olunmak istiyorsanız, en az onlar kadar tutarsız, dengesiz, kafası karışık, onlar kadar acımasız, onlar kadar duygusal, onlar kadar soğuk, onlar kadar sıcak olun. sürekli değişin, sizi tanımlayamasın kendini olduğu gibi. ve mutsuzluktan başka alternatif olmadığını iyi bilerek dibini siz gösterin onlara. mutlu olamazlar, imkansız, hayat boyu, ama sıradan bi erkekle mutsuz da olamazlar, sadece sıkılırlar, siz mutsuzluğu tattırın onlara, hoşlarına giden bu.
taş devrinde yaşayıp bir parça çaputla örtünen kadınlarda aynı durumda durumdan muzdaripti muhtemelen.
mutlu olmaktan mutsuz olurlar.
kadınlar konusunda yıllardır ve mütemadiyen uludağ sözlük ahalisini aydınlatan karizmatik, vurucu , hoplatıcı yazarın sevgili aziz arılarına armağanıdır.

%100 işe yarar bir çalışmadır. kültürsüz ve fakir olsanız bile bir kadının kalbinin sahibi olabilirsiniz.

*kadınınıza karşı delikanlı olun. ona içinizden gelmeyen hiçbir şey söylemeyin. misalsırf onunla cinsel anlamda beraber olmak için ona yalanlar söylemeyin. bu sizi ve hislerinizi ucuzlaştırır.

*onu elde edene kadar gösterdiğiniz çabayı ve özveriyi onu elde ettikten sonra da gösterin. "sen eskiden böyle değildin" diyen bir kızı mutlu etmek çok zordur.

*onlara küçük sürprizler yapın. beklemdikleri anlarda onları mutlu etmek ileride size geri döncektir.

*sevişirken direk vajinaya yoğunlaşmayın. önce güzel bir ön sevişme yaşatın ona. sıradan gidin; dudak, boyun, dolgun göğüs, göbek ve vajina... hayvandan farkın ön sevişmedir, bunu unutma!

*boşaldıktan sonra götünü dönüp yatma. bu bir kadına peçete muamelesi yapmaktır. ona sarıl ve göğsünde uyut.

*son olarak da onun hep haklı olduğunu unutma...