bugün
- artificialintelligence8
- uzağı göremeyen insan11
- anın görüntüsü20
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- icardi19058
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi18
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel14
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın8
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- boşuna yaşıyorum hissi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri19
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız12
- evlilik17
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu16
insanlar üretmek,yaratmak ve iletişim kurmak için neden belli bir fiziksel mekanın sınırları içinde olmak "zorundadır"? Bu fikrin altındaki varsayım, insanların gözönünde ve kontrol altında olmadığında çalışmayacağı, verimli olmayacağı, kaytaracağıdır. Ve bu varsayım, insanoğlunun bu kadar boktan, monoton, baskıcı bir iş hayatı olmasının temel sebebidir.
Benim açımdan bütün mesele, insanların mesleki bilgilerine başlangıçta güvenilmemesinde yatmaktadır. Örneğin, yeni mezun bir kişi kendini kanıtlayana kadar belirli bir disiplin altında çalışmak zorundadır. Ancak gerekli bilgi birikimi ve deneyime ulaştıktan sonra zaten kimse o kişinin yaptığı işi ve üretkenliğini sorgulamaz. Sorumluluk duygusunu kazanmış ve verilen her işi eksiksiz yerine getirmeye başlamıştır. Bu noktada kişi hala iş veren baskısı altında işe geliş gidiş saatlerinde, kişisel seçimlerinden ve davranışlarından dolayı sorgulanıyorsa ister istemez baskı hissetme mekanizması devreye girer. işe giderken ayaklar iki adım öne bir adım geriye gider. Bunu yaşamış biri olarak kendi kurduğum firmada çalışanlarıma nasıl davranacığımı biliyorum ve onların rahat etmesi için elimden geleni yapıyorum. izin mi? izin, ama verilen işi belirlenen bir x zamanda teslim ettiği sürece ne yaptığı, işe kaçta geldiği benim için önemsizdir. Bu anlayış çalışanda baskı yerine motivasyon yaratacaktır. Kimi zaman işyerine gelmesine gerek kalmadan tüm görevlerini yerine getirecektir.
Bu bir evrimsel sürece doğru gider. "Esnek çalışma saatlari" kavramı bu noktadan sonra devreye girer. işveren kimi zaman eleman alımına ihtiyaç duymaz ve tutarı karşılığında işi dışarıya verir. Böylece işveren aynı işi daha az masrafla teslim etmiş olur. Bir yerde güzel bir uygulama gibi görünse de bazı sorunlara gebedir. Belli bir firma bünyesinde olmayan ve iş yapan insan sayısı artar ve işin piyasa değeri düşer. insanlar sömürülmeye ve daha az bedelle iş yapmaya zorlanır. Kimse hak ettiğini alamaz konuma gelir ve sistem başarıya ulaşır. Maliyetler çok düşmüş ve piyasayı elinde bulunduranlar daha fazla kazanmaya başlamıştır. Yani devreye sendikal bir hak arayıcı girmediği sürece kapitalizm kendini acımasız bir şekilde gösterir.
Benim açımdan bütün mesele, insanların mesleki bilgilerine başlangıçta güvenilmemesinde yatmaktadır. Örneğin, yeni mezun bir kişi kendini kanıtlayana kadar belirli bir disiplin altında çalışmak zorundadır. Ancak gerekli bilgi birikimi ve deneyime ulaştıktan sonra zaten kimse o kişinin yaptığı işi ve üretkenliğini sorgulamaz. Sorumluluk duygusunu kazanmış ve verilen her işi eksiksiz yerine getirmeye başlamıştır. Bu noktada kişi hala iş veren baskısı altında işe geliş gidiş saatlerinde, kişisel seçimlerinden ve davranışlarından dolayı sorgulanıyorsa ister istemez baskı hissetme mekanizması devreye girer. işe giderken ayaklar iki adım öne bir adım geriye gider. Bunu yaşamış biri olarak kendi kurduğum firmada çalışanlarıma nasıl davranacığımı biliyorum ve onların rahat etmesi için elimden geleni yapıyorum. izin mi? izin, ama verilen işi belirlenen bir x zamanda teslim ettiği sürece ne yaptığı, işe kaçta geldiği benim için önemsizdir. Bu anlayış çalışanda baskı yerine motivasyon yaratacaktır. Kimi zaman işyerine gelmesine gerek kalmadan tüm görevlerini yerine getirecektir.
Bu bir evrimsel sürece doğru gider. "Esnek çalışma saatlari" kavramı bu noktadan sonra devreye girer. işveren kimi zaman eleman alımına ihtiyaç duymaz ve tutarı karşılığında işi dışarıya verir. Böylece işveren aynı işi daha az masrafla teslim etmiş olur. Bir yerde güzel bir uygulama gibi görünse de bazı sorunlara gebedir. Belli bir firma bünyesinde olmayan ve iş yapan insan sayısı artar ve işin piyasa değeri düşer. insanlar sömürülmeye ve daha az bedelle iş yapmaya zorlanır. Kimse hak ettiğini alamaz konuma gelir ve sistem başarıya ulaşır. Maliyetler çok düşmüş ve piyasayı elinde bulunduranlar daha fazla kazanmaya başlamıştır. Yani devreye sendikal bir hak arayıcı girmediği sürece kapitalizm kendini acımasız bir şekilde gösterir.
boyunduruk altına girmek.
(bkz: mobbing)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar