bugün

insanlar üretmek,yaratmak ve iletişim kurmak için neden belli bir fiziksel mekanın sınırları içinde olmak "zorundadır"? Bu fikrin altındaki varsayım, insanların gözönünde ve kontrol altında olmadığında çalışmayacağı, verimli olmayacağı, kaytaracağıdır. Ve bu varsayım, insanoğlunun bu kadar boktan, monoton, baskıcı bir iş hayatı olmasının temel sebebidir.

Benim açımdan bütün mesele, insanların mesleki bilgilerine başlangıçta güvenilmemesinde yatmaktadır. Örneğin, yeni mezun bir kişi kendini kanıtlayana kadar belirli bir disiplin altında çalışmak zorundadır. Ancak gerekli bilgi birikimi ve deneyime ulaştıktan sonra zaten kimse o kişinin yaptığı işi ve üretkenliğini sorgulamaz. Sorumluluk duygusunu kazanmış ve verilen her işi eksiksiz yerine getirmeye başlamıştır. Bu noktada kişi hala iş veren baskısı altında işe geliş gidiş saatlerinde, kişisel seçimlerinden ve davranışlarından dolayı sorgulanıyorsa ister istemez baskı hissetme mekanizması devreye girer. işe giderken ayaklar iki adım öne bir adım geriye gider. Bunu yaşamış biri olarak kendi kurduğum firmada çalışanlarıma nasıl davranacığımı biliyorum ve onların rahat etmesi için elimden geleni yapıyorum. izin mi? izin, ama verilen işi belirlenen bir x zamanda teslim ettiği sürece ne yaptığı, işe kaçta geldiği benim için önemsizdir. Bu anlayış çalışanda baskı yerine motivasyon yaratacaktır. Kimi zaman işyerine gelmesine gerek kalmadan tüm görevlerini yerine getirecektir.

Bu bir evrimsel sürece doğru gider. "Esnek çalışma saatlari" kavramı bu noktadan sonra devreye girer. işveren kimi zaman eleman alımına ihtiyaç duymaz ve tutarı karşılığında işi dışarıya verir. Böylece işveren aynı işi daha az masrafla teslim etmiş olur. Bir yerde güzel bir uygulama gibi görünse de bazı sorunlara gebedir. Belli bir firma bünyesinde olmayan ve iş yapan insan sayısı artar ve işin piyasa değeri düşer. insanlar sömürülmeye ve daha az bedelle iş yapmaya zorlanır. Kimse hak ettiğini alamaz konuma gelir ve sistem başarıya ulaşır. Maliyetler çok düşmüş ve piyasayı elinde bulunduranlar daha fazla kazanmaya başlamıştır. Yani devreye sendikal bir hak arayıcı girmediği sürece kapitalizm kendini acımasız bir şekilde gösterir.
boyunduruk altına girmek.
(bkz: mobbing)