bugün

haşmet babaoğlu'nun 21 aralık 2005 tarihli yazısıdır.

--spoiler--

"izmir bir prensestir" diye yazmış Victor Hugo...

Öyledir.

Hâlâ öyledir.

O yüzden aklı bir karış havada tatlı tatlı uçmaktadır izmir; siyaset hep biraz aşağıda kalır.

Şair "izmir'in denizi kız, kızı deniz/ Sokakları hem kız hem deniz kokar" demiş ya, izmirlilerin burnu hassastır o yüzden; siyasetin kötü kokularıyla hayatın güzel kokularını ayırt etmeyi bilir.

Ve on yıllardır siyasal iktidarlardan ciddi destek görememesine karşın hâlâ "Ege'nin incisi"dir.

Ya izmirli? O da her sıkıntıda istiridye gibi içine kapanıp karanlığa gömülmeye yatkın bir toplumun içinde inci gibi parıldar.

Kavgacı değil dalgacıdır izmir...

Ortalık her gün ciddi çatışma-bölünme kıvılcımlarının ateşini söndürmeye çalışırken o hâlâ "35 mi 35 buçuk mu?"ya takılmış gönlünü eylemektedir.

Terbiyesiz değil ama yaramazdır izmir.

Heyecanı ve heyecan yaratmayı sever; o yüzden Cem Uzan'ın Genç Parti'sine ülke barajının çok üstünde oy vermiştir.

Korkak değil keyifçidir izmir.

O yüzden ne istanbul'un gündelik hayat şiddetine ne de Ankara'nın bürokratik direktiflerine geçit verir.
***

Kim demiş izmir gavurdur diye?

Ömrü upuzun ve alabildiğine renkli bir şehirdir.

Neden bozkır kasabaları gibi tek bir hikâyesi olsun!

Hatta bu renkli yelpazede neden izmirli ismail Hakkı'dan Kestane Pazarı'na kadar onca şey unutulsun!

Hayır, izmir gavur değildir ama 72 milletle dosttur.
***

Ben de biraz uzaktan, biraz yakından gözleye gözleye anladım ki...

izmir'in özel ve güzel özelliklerine bakarak onu "solun kalesi" olarak değerlendirip yan gelip yatan sosyal demokratlar da, yakışıksız yakıştırmalara gönderme yaparak oy isteyen muhafazakârlar da şu konuda yanılıyor.

Bu şehirden aslında her partiye oy ve iktidar çıkar.

Ama içinde sevinç barındırmayan sevgilere; dostluk kisvesi altında hesapçı alışverişlere "iş" çıkmaz...
***

Şimdi istanbul Mecidiyeköy'de oturmuş, soğuk, puslu bir istanbul öğle sonrasında bunları yazıyorum.

Önümdeki ekrana Başbakan'ın dünkü gafı üzerine izmir'deki diğer partilerin temsilcilerinin tepki konuşmaları düşüyor sürekli...

Onların lafları da nasıl cafcaflı!

Hepsi fırsat bu fırsat "malı götürme" hevesiyle öyle tepkisel laflar ediyorlar ki, her biri ayrı ayrı gaf sayılabilir.

Halbuki kulağıma uzaktan uzağa Kordon'dan bir kahkaha geliveriyor sanki!

Karşıyaka iskelesinin oralarda biri, içine limon sıktığı midye dolmasını bir çırpıda ağzına attıktan sonra bıyıkaltı gülümsüyor.

Bornova'da üniversiteye yakın bir kahvenin garsonu bir yandan televizyondaki haberlere bakıyor bir yandan da yamuk duran sandalyeleri gacırdatarak düzeltiyor.

Hepsinin de içinden tek bir laf geçiyor, eminim: "Atma be Recep, din kardeşiyiz!"




--spoiler--
izmir neyin nesidir?

bazen bir prenses, bazen bir inci tanesi, bazen ulasilamayan sevgili, bazen gavur olarak nitelendirilse de aslinda koskocaman bir "özlem"dir! özellikle de bazilari icin gecmise duyulan özlemdir.

selanik te deniz kenarina ilk inisinizde akliniza tek birsey gelir "izmir", izmir e ne denli benzedigi.. izmir'den ayrilmak zorunda kalan insanlar, ona duyduklari özlemi selanik'i ona benzeterek gidermeye calismislardir cünkü. ve onun icin yaptiklari sarki asagidadir, yunan bir arkadasimin yaptigi cevirisiyle:

http://www.youtube.com/watch?v=9IbN9NKHTLM

***

The songs of Smirni(Izmir)

Your little mirror (is) old
And behind the blur
(there is) Smirni and Kordelio(Karsiyaka)
And Greece of the old times

The glass (is) tarnished
But behind its smokes
God sees Aivali(Ayvalik)
And stops his mind

The songs of Smirni
Who taught them to you
To say them and weep
Flower of my heart

The songs of Smirni
Who taught them to you
To say them and weep
Flower of my heart

Your little mirror (is) old
and your mind is lost
in which pub did you drank
and you came out pissed

The glass (is) tarnished
But behind its smokes
God sees Aivali
And stops his mind

The songs of Smirni
Who taught them to you
To say them and weep
Flower of my heart

The songs of Smirni
Who taught them to you
To say them and weep
Flower of my heart

***

sadece müzigi bile duyduklari özlemi anlamaya yeter de artar bile.

simdilerde gavur olarak nitelendirilen izmir'e, sanirim ancak ona bi daha asla ulasamayacak oldugumuzda benzer bir sarki yapabilirdik. *
başınızı sokacak bir eviniz ve babadan dededen kalma kirada bir kaç eviniz daha varsa bu şehir cennettir. istanbul halt yemiştir yanında. ama okulu yeni bitirmiş bir gençseniz askerliğinizi yaptığınız hakkariyi özletir insana. bu şehirde ne yatırım ne de iş vardır. herkes herşeyin farkındadır ama aynı partiye oy verip içine atar herşeyi. kaderidir bu izmirin. kendi seçtiği kaderi.
izmir hayattır.
güncel Önemli Başlıklar