bugün

Acılar sarsıcı ve uzun, mutluluklar çıldırtıcı ama kısadır. her uzun acı kısa bir mutlulukla ödüllendirilir. her kısa mutluluk uzun bir acıyla cezalandırılır.

Ahmet Altan - Geceyarısı Şarkıları.
Büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı.
(bkz: Emrah Serbes)
ağzın düşüncelerine ihanet ediyor. (umberto eco-gülün adı)
'Kendini adamak ancak bilinçli olunursa anlamlıdır.
Yoksa insan kendi zavallığından kurtulmak için kendini adar.' *
Yaşanmış onca hikayeden yalnızca biriydi. Peki var mıydı böyle hayatlar?
Karın üstüne damlayan kanlar, açken misafiri doyuran insanlar, karnını doyurmak için bacağını satanlar gerçek miydi ?

Bazı insanlar, bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için fazlasıyla bencil doğar.
Gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak için sevdiğini öldürür.

Bazılarıysa bir başkası uğruna fedakarlık yapmak için doğar :"Senin için bin tane olsa yakalarım."
Gözyaşlarının inci olduğunu görünce, ağlamak içinse sevd.. soğan doğrar.*
Yalnızlık aşkın vekâletidir. Ölüm aşkın kefaretidir.

Her aşk bir baş götürür. Bu kez baş veren Şems olmuştur.

(bkz: askın gözyaşları)
yureginin goturdugu yere git. susanna tamaro: " akmayan gözyaşları kalpte birikir, zamanla kabuk tutar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç eder."
"Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur."
---
"insan yalnızca farkına vardığı şeylerden sorumlu olsaydı, alıklar her türlü hatadan peşin peşin arınmış olurlardı. Ancak azizim, insan bilmekle yükümlüdür. insan bilgisizliğinden sorumludur. Bilgisizlik bir hatadır."
Eğer onu yeterince sevmezsen onun kemiklerini teker teker parçalarım ta ki içindeki ışık sonene kadar ...
beni anlamalısın. çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.
"bir puro, bazen sadece bir purodur."

platon bir gün kolunda bir ornitorenkle bara girer... - thomas cathcart & daniel klein
"bu gezegenin şöyle bir sorunun vardı -daha doğrusu eskiden vardı. Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü mutsuzdu. Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti ama bu çözümlerin pek çoğu küçük yeşil kağıt parçalarının yer değiştirilmesi ile ilgiliydi. Bu da tuhaftı çünkü mutsuz olan küçük yeşil kağıt parçaları değildi ki."

-Otostopçunun Galaksi Rehberi-
milena'ya mektuplar

"bence hepimiz, dünyadaki herkes hasta, tek sağlıklı olan frank, her şeyi doğru anlayan, doğru hisseden, tek saf ve temiz olan o. kendini hayata karşı savunmadığını biliyorum, hayatın bu türüne karşı savunuyordu."(milena'nın, kafka hakkında sarf ettiği sözler.)
kar neden yağar ?
" söylenemiyor çok şey susmadan " özdemir asaf
'kanıtın yokluğu , yokluğun kanıtı değildir.' Carl Sagan
elektrik iletim dağıtım

-elektron akışı sayesinde elektrik bir yerden başka bir yere taşınır.

ne lan bu amk. elektron akar mı?
kimsesizlik nedir bilir misin? yalnız kalamamaktır, sürekli çevrende birilerinin olmasıdır. Ne seni anlarlar ne de seni anlarlar. Sürekli yanındakilere bağlısındır, bağımlısındır.
Yaşam tahteravalliye binmek gibi. Bir ucunda ümit, diğer ucunda hayal kırıklığı. Ümit ne zaman en yükseğe çıksa, aynı hızla hayal kırıklığını yukarı fırlatmaya başlıyor. Ne kadar hızlı yükselmişseniz, o kadar hızlı düşüyorsunuz. Bir ümit bir hayal kırıklığı bir ümit bir hayal kırıklığı ve oyun böylece sürüp gidiyor. Ama sürüp giderken sürekli kıç üstü yere oturan siz oluyorsunuz. Tahteravalliye binmekten hoşlananlar buyursunlar binmeye devam etsinler, ben iniyorum. (Hayatın Işıkları Yanınca - Serdar Özkan)
darağacında hangi meyve yetişir diye soracak kadar ahmak ve darağacındaki kiraz aromasına tat katacak kadar güzelsin kahretsin!

Özgür gümüşsoy
-Fakat Allah kahretsin ! insan anlatmak istiyor albayım, öyle budalaca bir özleme kapılıyor; bir yandan da hiç konuşmak istemiyor, tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor.
Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım ?
-Yok.
-Peki albayım. Ben de susarım o zaman, gecekondumda oturur anlaşılmayı beklerim.
Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar ? Sorarım size, nasıl ? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı ?
Ben ölmek istiyorum sayın albayım. Ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum.
Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.

Kelimeler, kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor...

Oğuz Atay- Tehlikeli Oyunlar
en arka, kapak sayfasında. fiyatı 28 TL.
"insanların anlamadıkları konularda alaya başvurmalarına alışkınız." Goethe.
kendimi fil gibi hissediyorum. devesa cüssem minnacık kuyruğum var sanki. dağları yıkabilecek kadar güçlü görüyorum aynada kendimi. bir sinek yıkar beni. gözlerin azrailin diğer adıdır.
ve biliyor musun dostum? ben hiç yangın görmedim. şimdi anladım ki yanılmışım. meğer ben hep yangından geçtiğimi sanmışım. meğer ben hiç yangından geçmemişim, hep yangınlar geçmiş benden..
ve şimdi dik duruyorsa başım, elmastan yapılmış heykele benziyorsam.. gecenın bir vakti koşuyorsam yine ve şu anda saat yine üçse, ben üç gündür uyumuyorsam.. kaf dağının arkasında kıyametler koparıyorsam her gece sen uyurken.. fırtınalara, boranlara, okyanuslara posta koyuyorsam günün tam ortasında..üzgünüm; ama artık uyanmak zorundasın o derin uykundan. ayrılmak zorundasın tatlı rüyandan. sıcak yatağından çıkmak zorundasın. yanımda olmalısın, yanı başımda ve koşmalısın benimle. uyan ve korkmadan koş! dedim ya sana hiçbir şey olmayacak çünkü ben dün gece yine bu saatlerde seksek oynadım senin mayın dediklerinle. ve bu sabah okyanus geçerek sana ''uyan'' demeye geldim. biliyorsun okyanuslar yarılarak geçilir, ama ben yarmadım okyanusu içtim de içtim.. sadece uyan diyecektim, uyan..