bugün

istanbul un büyük şehir * olmasından dolayı alabildiğine zorlukları da mevcuttur tabii. hele trafik denen bir keşmekeş vardır ki başka şehirden gelen bir insan için ölümdür.*
(bkz: istanbul seni yenmeye geliyorum)
(bkz: E-5)
trafikte önünüzdeki arabaya sadece korna çaldığınız için yada yol verme hadisesi yüzünden dayak yiyebilir hatta vurulabilirsiniz.

yolda yürürken her an çantanız çalınabilir yada çarpıştıgınız biri tarafından tartaklanabilirsiniz.

esnafsanız arkanızı döndüğünüzde dükkanınız saniyeler içinde soyulabilir yada civar serserileri tarafından küçük haraclar vermek zorunda bırakılabilirsiniz.

Sahura kalkamadan tsunami etkisinde bir sele kapılıp topraga karışabilirsiniz.

metrobüse binicem diye oranız buranız ellenmekten pörsüyebilir.

gideceğiniz yere daima geç kalırsınız.

1 mayıs gibi günlerde meydanlarda tesadüfende olsa bulunmanız biber gazı ziyafeti eşliğinde coplanmanıza sebebiyet verebilir.
her sokağından gaspçı, her köşesinden katil sürücü, her otobüsünden *, her tarafından * çıkabilir. istanbul a gelenlerin buna alışması uzun sürebilir.
şehirdışı yolculuklarda şehirden çıkmanın 1 saat sürmesi.
başka bir ilde yapılan bir şehirler arası yolculuk istanbulda semtler arası yolculukla eş değerdir.

malesef ulaşım+zaman sorunu.
sayıları çok olan zorluklardır.

tanımımızı yaptık(tanıma geel) şimdi gelelim asıl meramımıza. aslında bu noktada konya'nın meram ilçesiyle çağrışım yaparaktan ortaya iğrenç bir espri çıkarabilirdim ama yapmıyorum.(bunu da yeni öğrendim. aslında yaptım bile ama asıl kısmın sizin beyninizde kurulmasına neden olduğum için tam olarak suçlu değilim. vurmayın)

şimdi istanbul'da yaşamanın, istanbullu olmanın elbet sayısız zorluğu vardır. trafiğiydi, gürültüsüydü, kalabalığıydı... ama bunları bir kenara bırakırsak başka zorlukları da vardır şehr-i istanbul'da ikamet etmenin. mesela istanbul'da yaşıyorsanız şehirle ilgili çok anınız, maceranız vardır ama başka insanlarla ortak olan anılarınız çok kısıtlıdır. çünkü aşırı büyük bir şehirdir istanbul. silivri'den çamlıca'ya gidene kadar uçakla türkiye turu yapabilirsiniz örneğin. e, hal böyle olunca şehrin her köşesinde bir yaşanmışlığın olamıyor tabi. misal ben 18 yıldır bu şehirdeyim daha boğazda balık yemişliğim, taksim'de eyleme katılmışlığım, bağdat caddesi'nde araba yarıştırmışlığım, gazi mahallesi'nde polisle çatışmaya girmişliğim ya da ne bileyim bir yağmur almışken üsküdar'a gitmişliğim yoktur. ama küçük şehirlerde böyle mi? sen cevap veremiyorsun tabi şimdi. ben senin yerine söyleyeyim. değil. görelim:

-kardeş sen nereliydin?
+sakarya.
-ben askerliği orda yaptıydım. neresi sakarya'nın?
+kuzey isengard(sakaryalılardan çok özür diliyorum. şehri bilmediğimden böyle oldu)
-aa, ben gitmiştim oraya. hani bi cami var, ordan sağa dönünce göl yolunda bi taş var. oraya gitmiştim.
+oo biliyorum orayı ya. meşhurdur o taş zaten. bizim bi arkadaş o taşı söker yoldan geçenlere atardı. ahahaha
-puhahaha, bizim arkadaş da dikeltir üstüne otururdu.
+ahahaha, ne diyorsun bizimki içine almıştı da ağzına kompresörle hava bastık anca çıktı
-zuhahaha, bizimki de ...

gördünüz. adamlar sadece bir taştan dokuz ciltlik ansiklopedi dolduracak anı çıkarıyorlar. ama istanbullunun durumu farklıdır. şu noktada tıkanır genelde:

-kardeş sen istanbul'un neresinde oturuyorsun?
+çekmeköy
-orası neresi lan?

işte... yandaki sakaryalılar bizim istanbullulara bakıp maytap geçiyorlar şimdi. bir yandan da arkadaşlarının şehir meydanındaki yaşlı amcayı şaka olsun diye nasıl ellediklerini anlatıyorlar. sapık herifler...

bu benim de yaşadığım zorluklardan biridir ey dostlar. daha nicesi de vardır bu zorlukların ama vakit geç oldu. beyin kendine reset atmadan bitirmekte fayda var.

sakarya'da kuzey isengard diye bir yer yok yani di mi şimdi? hani o çeşmenin olduğu yer. bizim bir arkadaş o çeşmeyi şey ettiydi. neyse, gideyim ben.
-18 yaşını heçen her bireyin arabası olması durumundan kaynaklı trafik.*
-hırsızlık olaylarının çokluğu (yankesicilik, cinayet vs. de içinde olsun madem)
-taşı toprağı altın diyerek gelen ancak aç kalan milyonlar

not: ama insan yinede seviyor yahu. şehrim diye demiyorum gidip görmek şart.

(bkz: gençken yapılması gereken 101inci şey)
özellikle dışardan gelenler için; yaşaması oldukça zor olan şehir. ancak doğup büyüdüğün şehir olunca; her hali ile sevilen.
(bkz: yeni başlayanlar için istanbul)
alışmış ve kudurmuş ilişkisi, başka yerde yaşayamamak istanbul dan sonra.
huysuz ve tatlı bir kadın gibi; yaşaması çok zor olsa da asla vazgeçilemeyen.

Evin içinde bir oda, odada istanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada istanbul

Adam sigarasını yaktı bir istanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada istanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeye başladı, oltada istanbul

Bu ne biçim iş, bu nasıl şehir
Şişede istanbul, masada istanbul

Evin içinde bir oda, odada istanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada istanbul

Adam sigarasını yaktı bir istanbul dumanı
.......

**ümit yaşar oğuzcan**
say say bitmez...