bugün

Evet arkadaşlar israil osmanlıdan para ile aldığı toprakları koruyor ve o bölgede mutlu mesut yaşıyor. Ne zaman ki filistin tarafından bi saldırı oluyor israil buna fazla fazla karşılık veriyor. Bizim televizyonlara yansıyanda israilin karşılık verirken orantısız güç kullanması. Sizce nedir israilin bu durumu
1947 bm taksimi sınırlarının ötesindeki ele geçirme ve ilhak yaklaşımlarının tamamının işgal olduğu su götürmezdir.
birileri yine kerhanede bakire arıyor.
bal gibi de işgalci.
holokost da bu işgalin bahanesi.
israil devletini oraya yamayan da kan emici para babaları.
arzı mevud gerçekleşmesi imkansız bir safsata.
meselenin aslı şöyle;

siyonist lider theodor herzl, 2. abdülhamit ile görüşmeler yapıyor ve abdülhamit toprakları satmaya yanaşmıyor. üzerine diyor ki, "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Devlet-i Aliyye bana ait değil, Türk milletinindir." diyor. 1883'te çıkarılan kanun ile filistin'de osmanlı vatandaşı olmayanların toprak satın almasını yasaklıyor.

işin sonrası daha tuhaf. bu siyonistler de diyor madem öyle, o zaman gizlice asıl sahibinden, yani türk milletinden alırız biz bu toprakları. önce osmanlı vatandaşı yahudilere paralar aktarılıyor. sonra parayı alan yahudilere hafya'dan toprak satın aldırılıyor. bu topraklara da rusya'dan getirilen 140 yahudi ailesi yerleştiriliyor. Bu işte onlara Akkâ Mutasarrıfı Sadık Paşa, eski Hayfa Kaymakamı Mustafa Efendi Kanevetti, yeni Hayfa Kaymakamı Ahmed Şükrü, Akkâ Müftüsü Ali, Hayfa Belediye Reisi Mustafa ve Hayfa idare Meclisi Azâsından Necip Efendi aracılık yapmış. bu ekip, sahte mukavele ve belgeler düzenliyor. sonra bir gece içinde Hayfa Polis Memuru Aziz ve Zabıta Memuru Yüzbaşı Ali Ağaların marifetiyle Rus göçmeni 140 aile Hayfa sahillerindeki bu araziye yerleştirilmişler. Padişahın iradesi (emri) nedeniyle arazi satışının yasak olduğunu bilmesine rağmen Hayfa Belediye Başkanı Mustafa Efendi, sahte ve kadim (çok eski) tarihli bir ruhsatname ile burada 140 haneli yeni bir Yahudi köyü kurmuş, onlardan bir de vergi alarak yıllardır Osmanlı vatandaşı olduklarını belgelemeye çalışmıştır. Bununla da yetinmeyen Mustafa Efendi güya bunların yıllarca Safed ve Taberiyye kazaları arasında bulunan “Mizrate’l-Hafize” köyünde asırlardır yaşadıklarını, ama nüfuslarının unutularak kaydedilmediklerini ileri sürerek onları Osmanlı nüfusuna kaydetmiş, 140 fakir Yahudi ailesinin altısından, birer mecidiye, toplam altı mecidiye, “nüfusa geç kaydolma” cezası almıştı. Böylece, bir gecede 140 Yahudi aileye Osmanlı vatandaşı olarak fakirlik ilmuhaberi verilip, birçok devlet hizmetinden bedava yararlanmaları sağlanmıştı.